“Sana, kıssa olarak bildirmekte olduğumuz bu haberler, helak olmuş emleketlerin haberlerindendir ki, onların kiminin izleri ayakta kalmış, kimi de biçilmiş ekin gibi yok olmuştur. Onlara biz zulmetmedik, fakat onlar kendi elerine zulmettiler. Allah’ın dışında taptıkları yalana tanrılar, Rabbinin azâb emri geldiği zaman, onlara hiçbir fayda vermedi. Ziyanlarını artırmaktan başka bir şeye yaramadı”(Hud,100-101)
Bil ki Allah Teâlâ, evvelki kavimlerin kıssalarından bahsedince,”Sana kıssa olarak bildirmekte olduğumuz bu haberler, helak olmuş memleketlerin haberlerindendir…” buyurmuştur.
Bu kıssaların zikredilmesinin faydası vardır:
Birinci Fayda: Sırf aklî delilden istifâde etmek, ancak kâmil kimseler için söz konusudur. Bu ise, çok nâdir olur. Ama, delilleri zikredip, sonra da onları, evvelkilerin kıssalarıyla tekid ettiğinde, bu kıssalar adeta o aklî delilleri akıllara sokan unsurlar olurlar.
İkinci Fayda: Allah Teâlâ, bu kıssalara, peygamberlerin tutunduğu çeşitli delilleri de karıştırmış, kâfirlerin o delillere karşı delil getirmelerinden o delilleri savuşturmak husunda ki şüphelerinden bahsetmiş, bazıları peşinden de, peygamberlerin o şüphelere karşı vermiş oldukları cevapları zikretmiş, daha sonra da küfürlerinde ısrar edip büyüklendikleri için, onların dünya azabına düştüklerini ve onların, hem dünyada ahirette lanet ve ceza içinde kalakaldıklarını belirtmiştir. Binâenaleyh, bu kıssaların ele alınması, delillerin ve şüphelere karşı verilen cevapların, münkirlerin girmesine, onların kalblerindeki katılık ve sertliğin yok olmasına vesile olmuştur. Böylece, Allah’a davet hususunda en güzel yolun, işte bu şey olduğu sabit olmuş olur.
Üçüncü Fayda: Hz. Peygamber (s.a.s), bu kıssaları, hiçbir kitap karıştırmadan ve hiç kimseden öğrenmeden anlatıyordu ki bütün bunlar, daha önce de anlattığımız gibi, O’nun peygamberliğine delâlet eden büyük bir mucize gibi olmuş olurlar.
Dördüncü Fayda: Bu kıssaları dinleyenlerin aklına şu husus yerleşmiştir: Sıddîkın zındıkın ve hakka uyanın, münafık olanın akibeti, er geç bu dünyadan ayrılmaktır. Ancak ne var ki mümin, dünyadan dünyada bırakmış olduğu güzet medihlerle ayrılır, ahirette de bol mükâfaat elde eder. Kâfir de, dünyadan, orada maruz kaldığı lanetlerle çıkar, ahirette de ilahî cezaya uğrar.
Binâenaleyh, dinleyenlere bu kıssalar tekrarlandığında, onların mutlaka kalblerinin yumuşaması, gönüllerinin boyun eğmesi, düşmanlıklarının da silinmesi gerekir ve onların kalblerinde, onları tefekkürde bulunmaya sevkeden bir korku meydana gelir. Bu, kıssaların zikredilmesinin faydalan hususunda, yazılmış olan güzel bir açıklamadır.
Fahruddin Er-Râzi, Tefsir-i Kebir Mefâtihu’l-Gayb, Akçağ Yayınları: 13/113-114
Necmeddin-i Dâye [*****] çev. Halil Baltacı Necmeddin-i Dâye (ö. 654/1256) tasavvufun bir din yorumu…
Gazzâlî [*] çev. Osman Demir Gazzâlî (ö. 505/111) Allah’ı bilmenin imkânı ve yöntemi konusunda…
Gazzâlî [*] çev. Mahmut Kaya Te’vilin şartlarını tespit etmeyi ve iman ile küfür arasındaki…
Kilise babalarının en ziyade iltifat ettiği, teolojik ağırlıklı bir anlatıma sahip Yuhanna Incil’inin l’inci Bab’ının…
İçinde yaşadığımız dönemin hakim zihniyetini karak- terize eden en önemli hususlardan biri de, hiç şüphesiz,…
İçinde yaşadığımız dünya, bedensel varlığımız ve duygularımız zamanın eliyle şekillenir. Sabretmeyi, şükretme- yi, iyiliğin ve…