Kibirli Kalp
Kibre uyma sîret-i şeytânidür
Kıl tevazu kol sıfat insânidür
Ahmed-i Rıdvan
Kibre gitme ki şeytanın içi kibirle doludur. Sen tevazu yolunu seç, çünkü tevazu (Âdem’den dolayı) insanın sıfatı olmuştur.
RAHMET dediğimiz yağmur suları dağ başlarında değil, alçak vadilerde birikir. Kibirli insanların kalpleri de böyledir ve rahmet onların kalplerinden akar, alçak gönüllülerin kalplerinde toplanır.
Kibir, kişinin kendini üstün görmesi ve bu duyguyla başkalarını aşağılayıcı davranışlarda bulunmasıdır ve elbette kalbin en kötü hastalığıdır. Kabristanlar, maalesef “Küçük dağları ben yarattım” havasında yaşamış insanlarla doludur. Ve aramızda onlardan çok çok vardır. Büyüklenme, böbürlenme, başkalarını küçük görme hastalığına tutulmuş insanlar… En kötüsü de inancı reddedip Allah’a karşı kibir taşıyan, yendisini yaratmış olana karşı boyun eğip kulluk etmeyi kendine yediremeyen kibirliler… Sahip olmadığı meziyetlerle övünerek kendini olduğundan farklı göstermeye çalışanlarsa başka bir âlem. Kendinden başkasını beğenmeyen narsist ruhlar…
Kibir üç kademedir. En az zararlı olanı gururdur. İnsan geçici değerlere aldanıp onlarla avunuyorsa gurur sarhoşu olmuştur. Bunun bir derece zararlısına “ucb” derler. İnsan başkasını küçük görmeden kendini ve yaptıklarını beğenerek böbürleniyorsa ucba müptela sayılır. Bunlar narsist bir duygunun içindedir. Üçüncüsü ise kibirdir; yanı insanın kendini büyük görmekle birlikte karşısındakini de küçük görmesi halidir. İşte kalpleri karartan da budur. Çünkü bu tamamen şeytanın uşağı olmaya benzer. Nitekim şeytan da kendisinin Âdem’den daha üstün olduğunu ileri sürerek secde etmemiş ve lanetlenenlerden olmuştu.
Kibir insanın manevî yardım almaşım engelleyen önemli bir hastalıktır. Bunun giyim kuşamla, mevki makamla, para pulla alâkası yoktur. Sofrasında akşam yemeği bulunmaya» nice fakirlerde de, herkese hidayet yolu gösteren nice şeyh efendilerde de bulunabilir. Kişinin sorumluluğu, başkasına göre değil kendi nefsine göre kibrini sorgulamak ve yanlıştan dönmektir. Gazzâlî kibrin, insanın müminlere yaraşır huylar kazanmasını önlediğini ve cennete girmeye engel olacağım; bunun da asıl kaynağının kibirli kişinin kendisi için istediğini başkaları için isteyememesine bağlar…
Kibrin tedavisi için yalnızca bir yol vardır: tevazu. Kibir yüzünden kalbimizi istila eden katılıklar, kabalıklar, sertlik ve soğukluklar hep tevazu ile arındırılır. Gerçekten iyi bir insan kibirli olamaz. Kibirli ise iyi olamaz. Kibir kalbimizi olduğu gibi ruhumuzu da bozup hasta eder. İnsan her daim zayıf ve âciz bir varlık olduğunun bilinciyle hareket ederse Allah onun itibarını hem insanlar arasında hem de kendi katinda günden güne büyültür. Bir damla sudan yaratıldığını bilen birinin kendini yaratana karşı veya kendisi gibi bir damla sudan ibaret olan birine karşı kibirlenmesi ne ola ki? Sonunda yan yatmış bir mezar taşı mı?
Hani denilmiştir: “Gururlanma padişahım, senden büyük Allah var!..”
İskender Pala – Kalp,syf.279-282