Kibirden, Bencillikten Sonra Hakikat Tanınabilir Mi?
Hayvan yularından çakılır, insan gözünden, kulağından çakılır. Bizim kadar aldanmağa hazır yaratık var mıdır? Yüzümüze gülenleri dost sanırız; kulağımıza gelen sözlere hemen inanırız. Etrafımızı dalkavuklar sarınca, kendimizi dev aynasında görmeğe başlarız. Artık bu hal ile bizde sağduyu mu kalır? Gözümüzü benlik perdesi bürüyerek kibir ve nahvetten her şeyin ve herkesin üstünde olduğumuzu zannettikten sonra nasıl olur da eşyayı olduğu gibi görebilir, ve hakikati tanıyabiliriz? Kendimizi sultan farzederiz; halbuki maddenin, heveslerimizin esiriyiz. Ruha kulluk etmesini bilirsek, ve içimizdeki gurur ejderini kırarsak «âşık, maşuk ve aşkı birleştirerek» yani konumuzu bire irca edecek yerde kendimizi konuda eritirsek, o zaman eşyayı hakkiyle tanıyacak ve sağduyumuzu kaybetmiyeceğiz.
Marangozun meziyeti tahtasını tanımakdır. Çiftçinin meziyeti toprağını ve tohumunu tanımakdır. Hakimin meziyeti de insanı tanımak olmalıdır. Çünkü o ülküsünü İnsana telkin edecek, ahlâkî ve siyasî yapısını insan üzerine kuracaktır.Bir marangoz gibi kalp insanı sağlamından, sahtesini temizinden, bayağısını asilinden ayırdederniyen nasıl hakim (bilge) olur? Sağduyusunu kaybeden, kibire ve benciliğe esir olan nasıl olur da maddesini seçer, onun üzerine bina kurmağa kalkar? İnsan tanımak ve dost seçmek meziyetlerin en basiti, iktidarların en büyüğüdür. Onu kazanan her şeyi kazanacak, onu kaybeden hiç bir şey kazanamıyacaktır. Eğer insan tanımıyorsak, yüzümüze gülenleri, etrafımızda sahte bir medih ve riya havası yapanları, değerli insanlardan ayıramıyorsak kurmak istediğimiz ahlâk ve siyaset binası akibet bir gün tahtadan bir yapı iskelesi gibi devrilip gidecektir.
Size teklif edeceğim telkinlerden biri de sükûn, ve sabır telkinidir.Hedefe bir an önce varmak için çırpınmayınız. telâş etmeyiniz! Vakaların aksi neticelerinden yese düşerek heyecana kapılmayınız! En sonra söylemeniz gereken şeyi ilk önce söylemeyiniz. Vakaların tesiriyle doğup kaybolan taşkınlıktan sakının. Çünkü aceleniz sizi şaşırtacak, taşkınlığınız yenilmeğe götürecektir. Zaten az olan kuvvetinizi bir seferde tüketerek yarı yolda kalmak neye yarar! Sabır ruhun meziyetlerinden en büyüğüdür. İhtiras onunla gerçekleşir, ve insan onunla gayesine ulaşır. Sabır tabiata meydan okumaktır, Sabır, kini yenmek ve kötülüğü öldürmektir. Az şey isteyen sabredemez. Hemen ulaşılacak şey isteyen sabredemez. Âncak büyük, sonsuz ve ulaşılamıyacak şeyler istiyendir ki,sabredecek ve ebediyetten yol alçaktır.
Hilmi Ziya Ülken,Aşk Ahlakı