İlkel İnsan Kavramı Üzerine

Asla unutulmamalıdır ki, “İlkel insan” terimi ile kastedi­len ne ilk insandır, ne de ilk insanlardır. İlk insan ve O’na ina­nanlar “Cennet”te İlâhi terbiyeden geçen Hz. Adem, Hz. Hav­va ve çocukları “medenî” idiler. İnsanlık, onların tebliğlerin­den uzaklaştıkça, “somut”a tapınan bir idrâke mahkûm ol­dukça ilkelleşti. “İlkel” kafaya, idrâke sahip insanlar, her de­virde mevcuttur. 20. yüzyılda, ilk feza […]

Daha fazla oku
Varlıklarda Tekamül(Olgunlaşma,Gelişme) Mahiyeti

Gerçekten de tarihler birbirlerini hatırlatır,fakat asla tekerrür etmezler. Halbuki biz tarihçileri de teselli ederek iddia edelim ki,artık yalnız tarih değil,fizik,kimya,biyoloji,psikoloji,sosyoloji olayları da tekerrür etmezler. İnsan müdrikesi, ayniyet prensibi içinde hareket ederek,benzerlikleri birbirine irca ile tekerrürleri elde ettiğini sanmaktadır. Tekerrür dış realite ile değil,realite atı bir prensiple izah olunacak bir zihni olaydır. Duyuların realitesi,tekerrürleri değil,değişikleri,ancak bir […]

Daha fazla oku
Kaypak Bîr Mefhum: Orta-Doğu

Bütün rüyaların kanatlandığı ülke, bütün rüyaların ve kâbusla­rın… Müphemin ve meçhulün vatanı… Kin, öfke, hayal kırıklığı ve sonsuz ümidler: Doğu, duyguların aksettiği perde. Kâh yakın, kâh uzak… Bazan Afrika, bazan Okyanusya, bazan İspanya veya Rusya… Arzı iki bloka bölen ilk topluluk: Roma… Kendi dünyasını hudut­ları belirsiz bir Asya’dan ayırmak istemiş. Sonra, gururun, bağnaz­lığın veya bilgisizliğin […]

Daha fazla oku
Kuran İslamı Kavramı

İlk mealcilik hareketini İngilizlerin İslam ülkelerine enjekte ettiğini biliyoruz. Batı oryantalizminin hedefi; “Hz. Muhammed’siz (s.a.v.) bir din ve hadissiz bir yaşam”dır. Hayattan Hz. Peygamber’i (s.a.v.) uzaklaştırmaya çabalamışlardır, Hz. Peygamber’i (s.a.v.) etkisizleştirip, bütün dinlerden derleme yeni bir din çıkarmak ve Hz.Musa, Hz. İsa veya Hz.Muhammed’den (s.a.v.) birine inanmak yeterlidir.Dilediğini seç! Noktasına meseleyi getirmek istemişlerdir. “İbrahimi dinler” […]

Daha fazla oku
Vehhabilik ve Vehhabiliğe Bakış Açısı

Hz. Peygamber (s.a.v.)’in ahiret yurduna göç etmesinden sonra bir takım ihtilaflar zuhur etmiştir. Bu itilaflar ilk iki halife dönemlerinde yok denebilecek seviyede az iken, Hz. Osman’ın hilafetinin son altı yıllık döneminde artmaya başlamış, Hz. Ali döneminde iyice fazlalaşmıştır. Bunun ardında yatan pek çok neden bulunmaktadır. Bu yazımızda bunlardan söz edecek değiliz. Ancak Hz. Ali’nin zamanında […]

Daha fazla oku
Kültür Emperyalizmi

Günümüzün en büyük davalarından biri kültür emperyalizmi. Mesela yanlış konmuş. Kültür beşeri bir değerdir. İstismar hedefi güden telkin ve propagandaların adı ideolojidir, kültür değil. Kültür deyince, azıcık batılılaşmış bir münevverin aklına -meselâ Şerif Mardin’in- Beethoven, Bach, Leonardo da Vinci, Shakespeare gelir. Ne kadar lüks, ne kadar ince bir silahtır bu. Beethoven’i tanıyacaksınız ve emperyalizme kurban […]

Daha fazla oku
Milliyetçilik ve Batı

Milliyetçilik mefhumu, doğrudan doğruya batıdan ithal edilen bir mefhumdur. İslamiyet bütün insaniyete şamildir ve biliyorsunuz ki kıtaları ikiye bölmüştür: Darü’l-Harp, Darü’l-iman diye.Daru’l İman,vahdet mefhumu etrafında toplanan insanlardan müteşekkil.Irk,kafatası..ayrımı yok. Avrupa bu vahdeti hiçbir zaman gerçekleştirememiş.Barbar istilalarından sonra birlik kuraramamışlardır.Hırıstiyanlık birleştirci unsur olamamıştır.Kavim kendi müşterek hareket etmiş ama,kendi arasında zaman zaman kavga da etmiş. Halil Açıkgöz […]

Daha fazla oku
Slogan İlkelin İdolojisi

  Karanlıkta kavga olmaz. İdeolojiler, uçurumları aydınlatan hırsız fenerleri. İstemesek de onlara muhtacız. Kaosu kosmos yapan insan zekâsı, tecrübelerini ideolojilerde sergilemiş. İdeolojiye düşmanlık, tek izm’e teslimiyettir: obskürantizme. İdeolojiler siyaset dünyasının haritaları. Haritasız denize açılmır mı? Ama harita tehlikeli bir yolculukta tek kılavuz olamaz. Pusulaya da ihtiyaç var. Pusula: şuur. Tarih şuuru, milliyet şuuru, kişilik şuuru. […]

Daha fazla oku
Avrupa’nın Yeni Bir İhraç Meta

Batılılaşma miti  eskiyince, yeni bir yalan çıktı sahneye… Daha doğrusu, aynı nâzenin taze bir makyajla arz-ı endâm etti. Filhakika , intelijansiyamızın  şerefine şampanya şişeleri patlattığı bu sözde bâkire, Tanzimat’tan beri tanıdığımız “Batılılaşma’nın” ta kendisi. “Çağdaşlaşmak”, Avrupa’nın yeni bir ihraç metaı, kokain ve LSD  gibi… Şuuru felçe uğratan bir zehir. “Çağ-dışılık” ithamı, iftiraların en alçakçası, en abesi. Aynı çağda muhtelif çağlar vardır. Çağdaşlaşmak […]

Daha fazla oku
Gerici… İlerici…

Canavarlarla dolu bir ormandayız. Yolumuzu hayaletler kesiyor. Tanımadığımız bir dünya bu. İthal malı mefhumların kaypak ve karanlık dünyası. Gerçek, kelimelerin arkasında kayboluyor. Ne güzel tarif: “Gerici, bir toplumun gelişmesini sağlayacak hiç bir yeniliği istemeyen, her yönüyle eskiyi özleyen ve eski düzeni getirmeğe çalışan (kimse)” (Meydan-Larousse). Tarifin tek kusuru bu ucubenin hangi çağda, hangi ülkede yaşadığını […]

Daha fazla oku