Kapsama Alanı
Sevgilinin sesi. Arayacak mı? Aramazsa ben onu aramalı mıyım? Telefonun ucunda sevgilinin sesi varsa bu bekleyişe yürek dayanmaz. Sevgilinin sesi her anı, bütün uzayı doldursun istersin. Sadece onun sesi olsun ve bütün telefonlarda o konuşsun.
Telefonun en cana yakın ama bir o kadar da hayal kırıklığı yaratan bir alet oluşu aşkla mümkündür. Sevenler ahizeye yapışık yaşar. Sevdikleriyle uzun uzun konuşur, faturaları hiçe sayarlar. Onun sesini içine almakla var olur seven, onun sesi olmadığında ıssız kalıverir. Sevgilinin sesi yoksa telefonda, endişe ruhu dövmeye başlar. Ya beni önemsemiyorsa? Ya beni benim onu sevdiğim kadar sevmiyorsa?
O yüzden her telefon konuşması aşkın teyidi ve varlığın geçerlenişidir.Sonra sonra, aşkın hayal kırıklıklarına açılan pencereleri belirir. Ses tonunda sevgilinin, binbirruh hali saklıdır. Neşeli: Beni seviyor. Durgun ve soluk: Benden bıktı,artık beni istemiyor. Telefonun bir ucunda sevgili varsa, beri yanda hızla çarpan bir yürek vardır. O yüzden telefon kapatılmak bilmez, o yüzden o konuşmaya doyulmaz. Bu konuşma, aradaki mesafeyi yok ederek iki kalbi buluşturur. Veya aşkın kaprislerini gönderir tellerden, küsüş ve susuşlarını. Aşk telefonda da bir sarhoşluk halidir.
Snsvyrm. Seni seviyorum. Cep telefonlarının kısa mesaj dili ne çok duyguyu sırtlanır. O mesajlarla kalbin her türlü hali kırık bir imlaya yüklenir. O kırık imlanın takati yetmez oysa öfkenin kurşunlarını taşımaya. Aşk, intikam, öfke, alay. Cep mesajıyla, yüz yüze söyleyemediklerimizi ne kadar kolay söylemiş oluruz.
Ama acaba onları ifâde etmiş olur muyuz? Karşımdaki benim o mesaja yüklediğim anlamı yakalayabilir mi? Modern çağların bu yeni dili, sevinç anlarının ancak yüz yüze gelmekle çoğaltılabilecek coşkusunu öldürmüyor mu? Mesajla kandil ve bayram kutladığımız ve aynı kalıbı bin kişiye aynı anda gönderdiğimiz zaman, o insanların bizim için taşıdığı hususiyetleri de görmezden gelmiş olmuyor muyuz? Mesaj, toplu halde gönderildiğinde gayrişahsîleşir. Benim kendi varlığımı telefon ajandamdaki isimlere hatırlatmamın bir yolu oluverir. Ama snsvyrm diye yazan bir liseli, aslında telefonda aşkını ölümsüzleştirmektedir. Saklanıp yeniden okunabilecek bir kısa mektup. Risksiz ve zahmetsiz. Ter akıtılmamış, uğruna çile çekilmemiş. Modern aşk gibi onu iletmenin dili de çabuk, ani ve kısa. Emeksiz. O yüzden kolayca silinebilir. O yüzden kolayca bir kenara bırakılıp unutulabilir.
Zırıltı. Her yerde kablosuz telefonun zırıltısı. Uzayda bu dalgaların ulaşmadığı hiçbir yer kalmadı, insanın iç uzayı da cep telefonunun sesleriyle tıka basa dolu. Öyle ki, gerçek sesleri susturuyor. Konser salonunda, ibadethanede, en olmayacak yerde zırıldıyor. Konuşmanın tam ortasında. Çoğu insan, bir dostunu dinlerken çalan cep telefonuna cevap vermek ihtiyacı duyuyor. Telefon neden beklemesin? Hem bakalım telefondaki ses, o konuşmayı bozmaya değer önemli bir söz edecek mi? Hayatın anları telefonun zırıltısıyla bölünüyor. Hâyat teknolojinin saldırısı yüzünden yekpare bit bütün olarak yaşanamıyor. İnsan sessiz, kendi başına kalıp hayat ve âlem üzerine esaslı bir iç konuşma geliştiremiyor. Kendi iç seslerini dinleyecek olsa telefon çalıyor.
Alo? Şu an çok uzak bir âlemde, bir şiirin kanatlarında seyahat ediyorum. Bana ulaşmanız mümkün değil. Gündelik hayatın kapsama alanı dışındayım. Ruhum sessizlikle yıkanıyor. Alo? Alo?
Kemal Sayar,Herşeyin Bir Anlamı Var