Kadınların Aklının Eksik Olması,Kuran’a Aykırı Mı ?

images-8 Kadınların Aklının Eksik Olması,Kuran'a Aykırı Mı ?

 

Ebû Sa‘îd el-Hudrî anlatıyor: “Bir ramazan veya kurban bayramıydı.Resûl-i Ekrem Efendimiz bayram namazlarını kıldığımız namazga­ha geldi. Bir tarafta kadınlar da bulunuyordu. Onların yanından geçti ve şu hitapta bulundu: ‘Ey kadınlar, sadaka veriniz istiğfarı çok yapı­nız. Çünkü bana cehennemlikler gösterildi, çoğu sizler idiniz.’ Bunun üzerine o kadınlar: Ya Resûlullah, bizler ne yaptık da cehennemliklerin çoğu bizden olmuş’ diye sordular. Resûlullah (a.s.) şöyle cevap ver­di: ‘Çünkü sizler ötekine berikine çokça lanet eder, kocalarınıza kar­şı nankörlükte bulunursunuz. Ne gariptir ki, akıl ve dîni noksan olan­lardan hiç birinin akıllı bîr kimseye sizin kadar galebe çaldığını görme­dim.’ Kadınlar tekrar sordular: ‘Aklımızın ve dînimizin noksanlığı ne­dir, Ya Resûlallah?’ Resûlullâh (a.s.) ‘Kadının şâhidliği, erkeğin şâhidliğinin yarısı değil midir?’ diye sordu. Kadınlar, ‘Evet’ cevabını verdi­ler. Resûl-i Ekrem Efendimiz ‘işte bu, aklın eksikliğindendir’ buyurdu ve tekrar sordu: ‘Kadın, hayız gördüğü zaman (günlerce bekler) namaz kılmaz, Ramazan’da bir müddet oruç tutmaz değil mi?’ Kadınlar, ‘Evet’ dediler. ‘Dînin noksanlığı da budur’ buyurdular.”(Buhari,Haya,6-İman,20-Küsuf,9-Nikah,88;Müslim,Küsuf,17)

 

Bu rivâyetin Kur’ân’a aykırı olduğu iddia edilmiştir. Zira Kur’ânda haklar, teklifler ve ceza konularında erkekle kadın arasında eşitliğin olduğu görülür. İşte birkaç âyet:

“Ey insanlar! Hakikat biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık ve bir­birlerinizle tanışasınız diye sizi milletlere ve kabilelere ayırdık. Şüphesiz ki, sizin Allâh yanında en şerefli ve itibarlınız, (O’ndan saygı ila en çok) korkup (fenalıklardan) sakınanızdır.” (Hucurât, 13)

“Ey İnananlar! Öldürülenler hakkında size kısas farz kılındı: Hür ile hür insan, köle ile köle ve kadın ile kadın. Öldüren, ölenin kardeşi tarafından bağışlanmışsa, kendisine örfe uymak ve bağışlayana güzel­likle diyet ödemek gerekir. Bu, Rabbiniz’den bir hafifletme ve rahmet­tir. Bundan sonra tecavüzde bulunana elem verici azab vardır.” (Ba­kara, 178)

“Hırsızlık eden erkeğin ve hırsızlık eden kadının (bu yoldan) elde ettiklerine (ve insan haklarına el uzatmalarına) karşılık Allâh tarafından ibret verici bir ceza olmak üzere ellerini kesin.” (Mâide, 38)

“Biz, kıyâmet günü için adalet terazileri kurarız. Artık, kimseye, hiçbir şekilde haksızlık edilmez. (Yapılan iş,) bir hardal tanesi kadar da­hi olsa, onu (adalet terazisine) getiririz. Hesap gören olarak biz (her­kese) yeteriz.” (Enbiya, 47)

Detaya girmeden önce genel bir değerlendirme yapalım. Kadının cehennemlik olduğuna, aklının ve dîninin eksik olduğuna dair hadis­ler, ahkam bildiren, temel ilkeler vaz’eden hadîsler değildir. Dolayı­sıyla, hadîsler, mantıkî ifade ve önermeler gibi, onların kuralları çer­çevesinde ele alınmamalıdır. Böyle ele alınmamasını gerektiren küllî ilkeler de bulunmaktadır. Bir kere sâliha kadınlar, erkeklerde oldu­ğu gibi cennetliktirler. Kur’ân’a göre, pek çok konuda eşittirler. Yi­ne, cennet anaların ayağı altındadır. En önemlisi, erkek olsun kadın olsun mü’min olan herkes eninde sonunda cennete girecektir. Bu ve benzeri ilkeler bize mezkûr hadîslerin hakiki anlamda ele alınama­yacağını göstermektedir. Kaldı ki, kadınların cehennemlik olduğuna, akıllarının ve dînlerinin eksik olduğuna dair ifadelerin bağlamı rivayetlerde geçmektedir. Bu da bize mezkûr ifadelerin genellestiri- lemeyeceğini ima etmektedir Bu ifadelerin bağlamını şu şekilde ortaya koyabiliriz;

İnceleyin:  Iddia:Kur'an Yazılı, Hadîs Değil

a-Sadaka verilmesine teşvik

b-Kadınların çoğunun cehennemlik oluşu

c-Cehennemlik oluşun nedenleri

1-Çok lanet etmek

2-Kocalara karşı nankörlük etmek

3-Aklı başında bir erkeğin aklını çelmek

d-Kadınların akıl ve dîn yönünden eksik varlıklar olması

1-Kadının şâhidliğinin erkeğin şâhidliğinin yarısı olması

2-Hayızlı olunduğunda namaz ve orucun sakıt olması

Şimdi burada bazı tenkîdler çerçevesinde hadîsi değerlendirme­ye çalışalım:

a-“Kadınların erkeklere göre aklen eksik olduğundan bahseden, cehennem halkının çoğunluğunu kadınların teşkil ettiğini ifade eden bu rivâyetler, kökleri ta antik çağa uzanan, oradan Yahudi, Hıristiyan ve Islâm kültürlerine geçen bir zihniyet ve anlayışın ürünüdür”.

Bir kere burada “kadınların erkeklere göre…” diyerek mukayese  yapıldığı gibi Hz. Peygamber mukayese yapmamıştır. Burası önemlidir,  çünkü hadîsle ilgili önyargıyı besleyen cümlelerden biri budur.

Diğer bir husus da şudur: Kadının aklının ve dîninin eksik oluşu geçmiş kültürlerde ve câhiliye halkında var olmuş olabilir. Bu tenkîd- ten geçmiş kültürlerin kadının bir varlık olarak aklının eksik olduğunu kabul ettiği anlaşılmaktadır. Belki de Hz. Peygamber geçmiş kültürle­rin bir formu olan “akıl eksikliğini” kullanmış, ama içeriğini değiştir­miştir. İçeriğinden anlaşıldığı gibi Hz. Peygamber’in sözleri bir varlık olarak kadın aklının eksik oluşunu değil, sadece kadının şâhidliğinin erkeğin şâhidliğinin yarısı olduğunu göstermektedir. Hatta bu şâhidlik meselesinden, Hz. Peygamberin, aklın eksikliğini “unutkanlık” olarak yorumladığını anlamak mümkündür. Çünkü âyette iki kadının şâhidlik yapmasının sebebi olarak, birinin unutması halinde diğerinin hatırlat­ması gösterilmektedir.(Bakara,282) Oysa, tenkîdde geçmiş kültürlerle ilgili aktarı­lan bilgilerin hiçbirinde akıl eksikliği bu şekilde ele alınmamıştır. Dolayısıyla, hadîslerde, akıl eksikliği, “aklı kıt, akılsız” anlamına gelmemek­tedir. Tam tersine yukarıda söylediklerimize paralel olarak, “tecrübesi eksik” gibi bir mana söz konusu olabilir. Çünkü akıl, tecrübe anlamın­da da kullanılır. Şâhidliğin söz konusu olduğu ortama baktığımızda da kadınların fazla bir tecrübelerinin olmadığı görülür. Dolayısıyla, Hz. peygamber, “akıl eksikliği” formunun içeriğini tamamen değiştirmiştir.

Kadınların dîn yönünden eksik oluşlarının mahiyeti de hadîste açık­lanmıştır. Buna göre kadınlar, hayızlı günlerinde namaz kılmayıp oruç tutamadıkları için dînî yönden eksiktirler. Kadınların hayızlı günlerin­de namaz kılmamaları ve oruç tutmamaları, dînin emri olduğu için bu­rada hakiki anlamda eksikliğin kastedilmesi veya kadınların bu şekilde hafife alınması mümkün değildir. Bu, olsa olsa Hz. Peygamberin ka­dınlara yönelik bir latifesidir.

İnceleyin:  Hz.Adem ve Hz.Musa'nın Tartışması Kuran'a Aykırı mı ?

Kadınların çoğunun cehennemde oluşuna dair ifadelere gelince, Bunun matematiksel olarak ifade edilmediği açıktır. Zira Hz. Peygam­berin hem böyle bir tebliğ amacı olamaz hem de kadınları ümitsizliğe sevk edecek böyle bir söz sarfetmesi düşünülemez. Zaten hadîsin bağ­lamından kadınların sadaka vermeye teşvik edildiği anlaşılmaktadır. Ayrıca, sadakaya teşvikin dışında, kadınların çok lanet etmeleri, ko­calarına nankörlük etmeleri ve erkeklerin akıllarını baştan almaları da cehennemlik ameller arasında sayılmıştır. Şüphesiz bu unsurların hep­si, aile kurumunun sağlıklı bir şekilde ayakta durmasının temel taşla­rıdır. Hz. Peygamberin “cehennem” ifadesini kullanarak bunlara vur­gu yapması mümkündür. Bazen Allâh Resûlu, kötü birtakım davranış­ları “şeytan” sembolizmini kullanarak anlatmaya çalışır. Bu hususlar­da yadırganacak bir şey yoktur. Tenkîdlerde, geçmiş kültürlerden ak­tarılan bilgiler, kadının bir varlık olarak kötü olduğu, cehennemlik ol­duğu izlenimini vermektedir.

b-İlgili rivayetler Kurana aykırıdır.Çünkü Maide Suresi 3.ayetine göre göre dîn tamamlanmıştır. Kadınlarla alakalı olan nakillerde onların akıl ve dînlerinin noksan olduğundan bahsedilmektedir. O zaman, ya dîn tamamlanmamıştır ya da erkeklerin dîni tamamlanarak kadınların­ki noksan bırakılmıştır. Bu ise doğru değildir”.

c-“Kur’ân’da 268 âyette cehennem ve cehenneme gireceklerden bahsedilmektedir. Âyetlerin bu kadar çok olması, ilgili rivâyetlerde bah­sedilen ‘kadınların cehennem halkının çoğunluğunu oluşturduğu’ hu­susunun da cehenneme ait diğer hususlar gibi Kur’ân’da yer alması ge­rektiğini düşündürtmektedir. Halbuki ilgili âyetlerde böyle bir husus yer almamakta, cehennemde yer alacak günahkârların çoğunluğunu kadınların mı yoksa erkeklerin mi oluşturacağı konusunda herhangi  bir oran verilmemektedir. Böyle bir hususun mütevâtir bir haber olan Kur’ân’da değil de, âhad yoluyla gelmiş haberlerde ifade edilmesi insana mantıklı gelmemektedir”.

Kadınların aklının eksik oluşu ile dînin tamamlanışı arasında böy­le bir mukayeseye niçin gerek duyulduğu anlaşılamamaktadır. Erkek­lerin aklı tam olduğu için mi dîn tamamlanmış sayılır? Bunun yerine “kadınların aklının noksan olması onların mükellef olmayacağı anla­mına gelir” denseydi daha isabetli olurdu. Ancak, elbette, bu da doğru değildir. Zira kadınların aklının eksik oluşuyla, onların deli olduğu kastedilmemektedir.

Öncelikle, hadîste Hz. Peygamber’in amacının matematiksel bir oran vermek olmadığını tekrar belirtelim. Bunun yanında âyetlerde ce­henneme girecek her kişinin veya zümrenin zikredilmediği de açıktır. Dolayısıyla, hadîste belirtilenler Kur’ân’da zikredilmiyor diye onların reddedilmesi, İlmî bir tavır olamaz. Ayrıca bu mantığa göre mütevâtir olan “Benim adıma yalan söyleyen kimse cehennemdeki yerine hazır­lansın”(Müslim,Mukaddime,1-4) şeklindeki hadîste belirtilen cehennemliklerin de Kur’ân’da zikredilmesi gerekirdi. Şimdi, Peygamber adına yalan söyleyen cehen­nemlikler Kur’ân’da zikredilmiyor diye bu mütevâtir haberin reddedil­mesine gerek var mıdır?

 

Yavuz Köktaş-Kurana Aykırı Görülen Hadisler

Muhammed Ali

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir