Kadının gücü insanlığı doğurup yetiştirmesindedir. Ve bu yüce görev için de bütün meziyetlere de sahip olarak yaratılmış. İnsanları yetiştirmekten daha büyük bir güç olabilir mi? Fakat annelik ve ev hanımlığı aşağılanarak, kadınların bu kutsî vazifesine burun bükülüyor ve kadına zoraki güçler atfedilerek, kadın erkekleştirilmeye çalışılıyor.
Kadının gücü şefkat ve teslimiyetindedir. “Kadın güçlenmeli…” sözlerinin altında bir kışkırtıcılık var: “Siz kadınlar aciz, zavallı varlıklarsınız, güçlenmelisiniz.” mesajı da gayet net okunuyor. Sizi güçsüz bırakan kim? Tabii ki erkekler…
Kadının gücü iletişim yeteneğindedir. Kadınlar doğuştan halkla ilişkiler uzmanı olarak yaratılmışlardır. Kadın iletişim yeteneği sayesinde hem aileyi hem toplumu çok güzel yönlendirebilir.
Güçlendirme ve özgürleştirme kampanyalarıyla, takma kanatlarla kadınları zorla uçurmaya çalışıyorlar. Oysa kadının fıtratında aile olma ve bağlanma duyguları var. Kadın uçtuğu zaman değil, bir erkeğe bağlandığı zaman mutlu olur. Yaradan öyle yaratmış…
“Ancak erkeklerin yaptıklarını yaparsan güçlü olursun” diye erkeklere karşı kadınları kışkırtıyorlar. Gücü özgür olmakta ve para kazanmakta zanneden kadınlar, taşıyabileceklerinden daha fazla yük almaya başladılar.
Tahsilli, çalışan, güçlü görünen; fakat yalnız yaşayan ve mutsuz olan pek çok kadın var. Erkeğe ihtiyacı yokmuş gibi davranan, yalnız kaldığında ise bolca gözyaşı döken… Güçlü, mutsuz ve yalnız kadınlar ordusu…
Ve bu orduya yeni neferler katmak için uğraşıyorlar. Genç kızlar, üniversite sınavına hazırlanırken aileleri ve öğretmenleri tarafından: “Okuyun, erkeklere muhtaç olmayın, evlenip anlaşamazsanız kocalarınızı kapıya koyarsınız…” diye motive ediliyorlar. Bu telkinlerle yetişen genç kızlar evlendikleri zaman kendilerinden kaynaklanan sorunlarda bile çözüm yerine boşanmaya kalkıyorlar. Fakat para mutluluk getirmiyor.
Medya dünyasına baktığımızda şöhretli, zengin, çok güzel kadınlar sürekli sevgili değiştirmekten mutlu görünmüyorlar Hepsi evlenmek, yuva kurmak istiyor Ne kadar modern görünmeye çalışılsa da fitrat inkâr edilemiyor demek ki.
Güçlülük gazı, kadınları çok etkiliyor. Kadınların çoğunda bir ezilme korkusu var. Neredeyse her seminerimde “Biz erkeklere yumuşak davranırsak, onlar bizi ezerler.” itirazı kadınlardan mutlaka geliyor. Sanki kadınlar çim, erkekler de fil; onları ezmek için fırsat kolluyorlar.
Kadınlar masum, kibar, iyi; fakat erkekler kaba saba ve anlayışsız, demek çok tehlikeli bir söz ve Allah’a karşı kötü zandan başka bir şey değildir. “Yaradan, kadınları iyi, erkekleri kötü yaratmış…” demek olur ki bu söz “Allah, erkekleri kadınlara Zulmetsin diye yaratmış…” demekten başka bir şey değildir.
Allah (cc) erkekleri, koruma ve kollama insiyakıyla yaratmış. Kadın, erkekle güç mücadelesine girmediği müddetçe, erkek kadının yanında olur; onu koruma ihtiyacı duyar.
Fizik olarak kadın zayıf, erkek güçlü yaratılmış. Evlerde çocuklar zayıf, anne babalar güçlüdür; ama sevgi ilişkisinden dolayı güçlü olan ebeveynler zayıf olan evlatlara hizmet eder. Mühim olan, gücün kimde olduğu değildir.
Kadınlar, güçlü olmak için oyun oynuyorlar. Kadınlığın temelinde olan şefkat ve teslimiyeti bir yana bırakıp güçlü görünmek adına asık yüzlü, inat, iddiacı ve sert olmaya çalışıyorlar. Erkekle güç çatışmasına giriyorlar.
Evlerde yaşanan huzursuzlukların çoğunun temelinde kadın-erkek güç çatışması vardır. Rabb’imiz, güç çatışmasına girmesinler diye, kadınlara gizli güçler, erkeklere açık güçler vermiş. Birbirlerini tamamlasınlar diye.
Kadın kendine verilmiş güç ve kabiliyeti kullanmayıp erkeksi roller alarak, erkek silahı ile silahlanıyor. Kendine bir zarar gelmesin diye de kibirden bir kalkan örüyor. Evlendirme programlarına bir bakın, kadınların ne hâle gelmiş olduğunu görürsünüz.
Erkekler güçlüdürler; fakat kadına karşı zayıftırlar. Hz. Mevlânâ bunu güzel bir misalle anlatır:
“İnsan, yiğitlikte Zaloğlu Rüstem bile olsa, Hamza’dan bile cesur olsa yine de hükmetme hususunda karısının esiridir. Görünüşte su, ateşten üstündür… Fakat ikisinin arasına bir tencere (sevgi) girdi mi ateş o suyu kaynatır, buharlaştırır, yok eder. Görünüşte su nasıl ateşten üstünse sen de kadından üstünsün; fakat hakikatte ona mağlupsun, onu istemektesin.”
“Şah bile sevgiye kuldur, köledir.” Kadının asıl istediği sevgidir. Sevgiyi de erkekten kavga ederek alamaz. Bu yüzden de kadını mutlu etmeyecek sahte güçler; kadına yük olmaktan başka bir işe yaramaz.
Sema Maraşlı-Sevmek Bu Kadar Güzelken
Necmeddin-i Dâye [*****] çev. Halil Baltacı Necmeddin-i Dâye (ö. 654/1256) tasavvufun bir din yorumu…
Gazzâlî [*] çev. Osman Demir Gazzâlî (ö. 505/111) Allah’ı bilmenin imkânı ve yöntemi konusunda…
Gazzâlî [*] çev. Mahmut Kaya Te’vilin şartlarını tespit etmeyi ve iman ile küfür arasındaki…
Kilise babalarının en ziyade iltifat ettiği, teolojik ağırlıklı bir anlatıma sahip Yuhanna Incil’inin l’inci Bab’ının…
İçinde yaşadığımız dönemin hakim zihniyetini karak- terize eden en önemli hususlardan biri de, hiç şüphesiz,…
İçinde yaşadığımız dünya, bedensel varlığımız ve duygularımız zamanın eliyle şekillenir. Sabretmeyi, şükretme- yi, iyiliğin ve…