Kader,Allah Teala’nın her şeyi bilmesidir.Kaza ise o bilinenin mahlukatı tarafından da zahir olmasıdır. Yani bizim başımıza gelen hadiseler ve yaptığımız işler, Hak celle ve ala hazretleri bildiğinden mecbur olduğumuz fiiller değildir. Kader tabiri caizse kulun Allah’ına sürpriz yapamaması demektir. Her yaptığımız fiilin muhakkak neticesi vardır. Bunun zuhuruna kaza denir.
Benim muhterem hocalarımdan biri şöyle anlatırdı: Bir adamı karşıdan görüyorsun; uçurumun kenarında gözleri kapalı vaziyette yürüyor. Yanındakine diyorsun ki bu adam düşecek. Nitekim iki, üç adım sonra uçurumdan aşağıyı boyluyor. Şimdi bu adam ben bildim diye mi düştü? Tabiî ki değil. Allah Teâlâ’nın bizim fiillerimizi bilmesi, her yaptığımız fiilin Allah tarafından cebren yaptırıldığı mânâsına gelmez. Bir durumda, bir konumdasın ve o ân yapabileceğin, düşünebileceğin yüz bin fiil var. Yüz bin birinci fiil yok. İşte bu yüz bininin dahî Allah tarafından bilinmesine kader denir. Sen o fiillerden birini tercih ettin ve bir netice zâhir oldu (ortaya çıktı). Bilinenin ortaya çıkışına kaza denir. İnsanın elinde olan ve olmayan fiiller vardır.
Hulâsa ederek Kur’ân-ı Kerîm’den hatırlayacağınız bir hadiseyi nakledelim: Hz. İbrahim(as) ile Nemrut karşı karşıya geldiğinde Nemrut soruyor; “Senin Allah’ın ne yapar?” diye. Hz. îbrahim(as); “Benim Rabbim öldürür, diriltir.” diyor. Bunun üzerine Nemrut iki adam çağırıyor, “Senin ölümüne hükmettim.” diğerine de dönüp “Seni de idam etmiyorum, hayatını bağışladım.” diyor. Sonra Hz. İbrahim’e dönerek “İşte bak, ben de öldürüp diriltiyorum.” diyor. Bunun üzerine Hz. İbrahim, “Benim Rabbim güneşi doğudan çıkartır, batıdan kaybeder. Gücün yetiyorsa haydi sen onu batıdan doğdur.” (Bakara-258) diye cevap verir. Nemrut âciz kalır. Bu çok dikkat çekici bir örnektir. Zira Nemrut varın yevm-i mahşerde (mahşer gününde) hesaba sevk edildiğinde “Her şeyi sen yapıyordun, bilıyordun, ben kader mağduruyum.’’’ Diyebilir mi? Diyemez.
Cüz-i iradesinin nelere muktedir olduğunu (yine Allah’ın izniyle) Allah’ın yüce peygamberini şahit tutarak gösterdi. Amma şu var ki; bu olanların hepsi Allah-u Teâlâ’nın ilminin hâricinde değildi- Bu noktada cüzi iradeyi inkâr etmek kişiyi hesabı, cennetle cehennemi inkâr etmeye götürür ve kişi neticede Cenâb-ı Hakk’ın bu âlemde müsaade ettiği tercihi küfürden yana kullanır. Yaşadığımız toplumda kader mevzuu çok eksik ve maalesef yanlış anlaşılmaktadır. Şimdilik bu kısa malûmâtla yetinelim.
Fatih Çıtlak – Mesnevi Şerhi
Necmeddin-i Dâye [*****] çev. Halil Baltacı Necmeddin-i Dâye (ö. 654/1256) tasavvufun bir din yorumu…
Gazzâlî [*] çev. Osman Demir Gazzâlî (ö. 505/111) Allah’ı bilmenin imkânı ve yöntemi konusunda…
Gazzâlî [*] çev. Mahmut Kaya Te’vilin şartlarını tespit etmeyi ve iman ile küfür arasındaki…
Kilise babalarının en ziyade iltifat ettiği, teolojik ağırlıklı bir anlatıma sahip Yuhanna Incil’inin l’inci Bab’ının…
İçinde yaşadığımız dönemin hakim zihniyetini karak- terize eden en önemli hususlardan biri de, hiç şüphesiz,…
İçinde yaşadığımız dünya, bedensel varlığımız ve duygularımız zamanın eliyle şekillenir. Sabretmeyi, şükretme- yi, iyiliğin ve…