İslamoğlu’nun Yanlışları-4 : İbadetin Kabulü

indir-3-1 İslamoğlu'nun Yanlışları-4 : İbadetin Kabulü

İslamoğlu: İbadetin kabulüne dair nihai ve kesin bir şey söylemek sadece ve sadece ALLAH’IN HAKKIDIR. Allah’tan başkası “kabul olup olmayacağına dair” değil “sahih olup olmayacağına dair” bir şeyler söyleyebilir. Allah Resulü de kendi ibadetleri için Allah’tan kabul duasında bulunurdu. Rivayeti vaz edenler bu ince ve önemli hususu gözden kaçırmışlar. (1)

Cevap: 

İslamoğlu’nun lüzumsuz polemiklerinden biri daha..Sanki peygamber ibadeti kendisi kabul makamında lafa giriyor?!..Allah’ın hangi ibadeti kabul edeceğini hangisini de reddedeceğini yine Allah’tan aldığı bilgiyle bize öğretiyor..Rivayeti ‘kabul edilmesi için gerekli olan sıhhat şartları’ diye anlamamaya ne engel var? Burada yazdıkları İslamoğlu’nun kendi yazılarıyla da çelişiyor:

1- “Başka bir kimsenin yerine hac yapmak oluyorsa, kılamadığımız namazları, tutamadığımız oruçları vs.yi de başkalarına havale edebiliriz. Kur’an’ı size anlatmak haddim değil, ancak bildiğim kadarıyla herkes kendi yaptığından sorumlu olacak ve bu gibi ibadet aktarmaları Kur’an’ın ruhuna aykırıdır. Yok bu izin sadece hac için deniyorsa, benim mühendis kafam bunu kabul etmez. O zaman nerede kaldı ”Müslümanlık mantık dinidir” lafı. Bu konuya açıklık getirir misiniz?

2- Kur’an da ”..hac bilinen aylardadır..” deniyor. Bu duruma göre bu bilinen aylar hangileridir? ve bu aylarda hac görevimizi yerine getirebilir miyiz yoksa illa ki hac zamanını mı beklemeliyiz? Yani bilinen aylardan, bilinen günlere mi geçtik? Diyanet’in bu seneki uygulaması bu soruyu daha da önemli yapıyor.

Cevap 1: Edemeyiz. Hac bir istisnadır. Allah Resulü, kendisine babasının yerine hac yapıp yapamayacağını soran bir hanıma “Haccet” demiştir. A) Bu hüküm diğerlerine kıyaslanamaz. Çünkü delil hacla sınırlıdır. Namaz ve oruç kıyas yoluyla buna dahil edilemez. B) Allah Rasulü’nün izin verdiği kimse “başkası” değil, kişinin kendi çocuğudur. Hayırlı evlat, “Üç kişinin amel defteri kapanmaz” hadisinde de ifade edildiği gibi, kişinin yaşayan ameli sayılır. C) Soruyu soran kadının yaptığı niyabeten haccın babasının boynuna borç olan “farz hac” mı yoksa nafile mi olduğu açık değildir. (2)

İnceleyin:  İslamoğlu'nun gelecekle ilgili hadisler konusundaki çelişkisi

Sorulsa ki; kişi hayatta ama geri kalan hayatında ne oruç tutabilecek ne de hacca gidebilecek babasının yerine oruç tutsa ve hacca gitse bu amelleri kabul edilir mi ? Babasının yerine yaptığı hac sahihtir ama kabul edilmesi/mebrur olması Allah’ın takdirine bağlıdır..Ama onun yerine tuttuğu oruç sahih değildir dolayısıyla kabul edilmez demiyor muyuz? Demek ki Allah Resulünün emirleri burada kişi bağlamında değil de ibadetin sıhhati bağlamında bir ölçü koyuyor..İbadet usulüne uygun değilse kabul edilmez..Örneğin kişi sünnette gelen bilgiden öğle namazının farzının 4 rekat olduğunu bilir..Bir diğeri 2 rekat kılmakta ısrar ederse bu ameli için kabul edilip edilmemesi Allahın bilgisi dahilindedir mi diyeceğiz yoksa kabul edilmez mi diyeceğiz.? İslamoğlu’nun gereksiz polemiklerine dalan kişiler herhalde kararda zorlanacaktır..Allah bilir biz bilemeyiz demek sorunun cevabı değil. Ayrıca İslamoğlu buradaki yorumuyla yine pek çok sahih hadisin hakkına girmiştir..Allah Resulü ibadetin kabul edilip edilmediği noktasında hadisleri vardır..Bir örnek:

1577 -…”Ey Hâlid ağır ol!” dedi ve ilave etti:
“Nefsimi kudret elinde tutan Zat-ı Zülcelâl’e kasem olsun, bu kadın öyle bir tevbe yaptı ki, şayet alış-verişte sahtekârlık yapanlar aynı tevbe ile tevbe yapsalardı, onların bile mağfiretine yeterdi !”
Sonra Resulullah (tekfin) emretti. Kadının üzerine namaz kıldırdı ve defnedildi.”
Müslim, Hudud 22, (1695); Ebü Dâvud, Hudud 24, 25, (4434, 4441).
Yorum: 

Demek ki Allah Resulü bu mücrimin tevbesinin kabul edildiğini biliyor ama İslamoğlu’na göre bilemiyor olması gerekirdi..İlginç olanı ise bu hadisin İslamoğlu’ndan “kabul” alması.. Üç Muhammed’de:
Ahlakı Kur’an olan Hz. Peygamber, İslâm aklının zirvesiydi. Vahyin, toptancılığa dayalı mahsusun yerine koyduğu seçiciliğe dayalı makule çağırmıştı. O, hanif olarak devam edip “Allah düşmanı” olarak biten bir ömrün sahibi olan Şair Ümeyye b. Ebi’s-Salt es-Sekafi için “Onun şiiri müslüman olmuştu” diyecektir.25 Yine o, Uhud Savaşı’nda İslâm ordusuna katılıp hayatını feda eden Yahudi iş adamı ve bilgini Muhayrık için “Muhayrık Yahudilerin en hayırlısıydı”26 demiştir. Savaşta vatana ihanet kapsamına giren bir suç işleyen Hatıb b. Ebi Beltea için, “O Allah ve Rasulü’nü seviyor” diyecektir. Zina suçunu itiraf eden Maiz b. Malik için “O öyle bir tevbe etti ki, eğer onun tevbesi ümmet arasında paylaştırılsa herkese yeterdi”27 sözü de, onun seçiciliğe dayalı uygulamasının bir göstergesidir. Bütün bunlar, ayırt edemeyen mahsus bir aklın değil seçicilik kabiliyeti kazanmış makul bir aklın ürünüdürler ve bu yaklaşımı Hz. Peygamber Kur’ân’dan almıştır. Rasulullah’ı örnek alan seçkin arkadaşları, ondan öğrendikleri bu seçicilik yeteneğini, Rasülullah’tan yerli yersiz yapılan nakillere uygulayarak, makulün mahsusa dönüşmesine engel olmaya çabalamışlardır. (3)

İnceleyin:  Hadislerin Sıhhatine Hüküm Vermede İlme Dayanmayan Yaklaşımlar

Tenkit: 

1-Maiz b. Malik (r.a.) için “O öyle bir tevbe etti ki, eğer onun tevbesi ümmet arasında paylaştırılsa herkese yeterdi” sözü aklın değil vahyin ve gaybın alanına giren bir bilgidir..Hem de bu sözün (Gamidiyeli kadın hadisinde gördüğümüz gibi) öncesinde Allah’a yemin ederek başlanıyorsa, sözün vahye müstenit olduğu anlaşılır..

2-Hadi İslamoğlu’nun mantığıyla gidelim..Maiz (r.a.) için Allah Resulü seçici akıl yeteneğiyle (?) onun tevbesinin şu kadar insana yeteceğini anladı ve bu akıl İslamoğlu’ndan takdir aldı (?). Peki aynı seçici akıl oruç ile ilgili bir hususta neden müdahil olamıyor ?..Hangi tevbenin kabul edilip edilmediğini temyiz eden (ki bu çok zor, kompleks, karmaşık bir problemdir; dıştan anlaşılamaz) bir akıl nispeten daha kolay olan hangi amelin kabul edildiğini neden bilemez ? Tabi burada yaptığım yorumlar hadisin sıhhatinden ve izahından bağımsız sırf İslamoğlu’nun uyguladığı mantığın sorgulaması çerçevesindeydi..Daha sonra bu hadisin sıhhati üzerinde ve nasıl anlaşılması gerektiği üzerinde dururuz inşallah..

***

(1) http://www.mustafaislamoglu.com/HD509_kaza-orucu-olanin-eda-orucu-kabul-olmaz-mi-.html
(2) http://www.mustafaislamoglu.com/yazar_940_33_hacca-dair-sorular.html
(3) http://www.ilimhazinem.com/uc-muhammed-iki-tasavvur-bir-gercek-mustafa-islamoglu-t96068.html

 

Muhammed Ali

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir