İslamoğlu: Maiz’in lince kurban gittiğini haber aldıktan sonra, Maiz el-Eslemi’yi işlediği zina suçunu itirafa ikna eden Hezzal isimli adama dönüp, “Yaptığını beğendin mi?” diyen Hz. Peygamber, ”Allah”ın hükmü”nü içine sindiremediği için mi bu sözleri söylüyordu? (1)
Cevap:
1. Öncelikle rivayetlerde Maiz’in (r.a.) lince kurban gittiği değil had uygulanması esnasında canı yanması nedeniyle itirafından vazgeçmek istemesi, Ashabtan birinin devam etmesi söz konusu..Bunun adı linç değil recmdir..Ajitasyon yapacağım diye kavramlarla bu derece oynamak tahkikçi kimliğe yakışmaz.Eğer linç olsaydı kısas gerekecekti..Fıkıh yazıları kitabında böylesi hata..Ayrıca Hezzel isimli adam değil Hezzel isimli Sahabi. Biraz daha saygı.
2. Asıl çarpıtma Efendimiz’e nispet edilen “”Yaptığını beğendin mi?” sözüdür..Bu söz uydurmadır..Efendimizin böyle bir sözü olmamıştır..İslamoğlu hayal ürünü olan bir sözü Efendimize nispet ederek çirkin bir çarpıtma yapmıştır..Belki onun algısına göre hadisteki söz ile nispet ettiği söz aynı olabilir ama aynı değil:
4377… Yezid b. Nuaym, babası (Nuaym)dan şöyle rivayet etti: Mâiz (r.a) Rasûlullah (s.a)’a gelip dört defa (zina ettiğini) ikrar etti. bunun üzerine Rasûlullah (s.a) recmedilmesini emretti ve Hazzâl’e; “Eğer onu elbisenle gizleseydin senin için daha hayırlı olurdu” dedi. [Hezzal; Nuaym’ın babasıdır. Medine’de oturan bir sahabidir. Mâiz’in babası Malik, Hezzali vasî tayin etmişti.]
4378... İbnü’l Münkedir şöyle demiştir:”Hezzâl, Mâiz’e; Rasûlullah’a gidip haber vermesini emretti.[1]
Açıklama: Maiz b Malik, Hezzal’in vesayeti altında yetim büyümüştü. Bir cariye ile zina etti. Kendisi Muhsandı. Yani sahih bir evlilik yapmış ve hanımı ile ilişki kurmuşu. Hezzal, Mâiz’e Rasûlullah’a gidip durumu haber vermesini belki Rasûlullah’in buna bir çıkış yolu bulacağını kendisi için Allah’tan af dileyeceğini söyledi. Mâiz da Resulullah (s.a)’a gelip: “Ya Rasûlullah ben zina ettim. Bana Allah’ın kitabını uygula” dedi. Resulullah ona itibar etmedi ama Mâiz dönüp bu sözlerini üç kez daha tekrarladı. Bunun üzerine efendimiz, recmedilmesini emretti ve Mâiz recmedildi. Hezzale de, mes’eleye muttali olup da Maiz’i kendisine göndereceğine, onların üzerine elbisesini atıp gizlemesinin daha hayırlı olacağını söyledi. Hadis-i şerifin konu ile ilgili bölümü, Rasûlullah’ın Hezzal’e söylediğidir. Efendimiz bu sözü ile haddi gerektiren bir suç işleyen kişinin başkaları tarafından bilinmeyen suçunu hakime haber vermemenin daha iyi olacağına işaret etmiştir. [2]
Mâiz Bin Mâlik’in Recmi
4419... Nuaym b. Hezzâl, babasını (Hezzâl)’ın, şöyle dediğini rivayet etmiştir:
Mâ’iz b. Malik babamın yanında kalan bir yetimdi. Mahalleden bir Cariyeyle cinsî ilişki kurdu. Babam kendisine:
“Rasûlullah (s.a)’e git, yaptığını haber ver. Belki senin için (Allah’tan) bağış diler” dedi. Bunu, Mâiz için bir çıkış yolu bulunur umuduyla istemişti.
Mâiz, Râsûlullah’a gelip:
“Yâ Rasûlullah! ben zina ettim. Bana Allah’ın Kitabını (n hükmünü) uygula” dedi.
Rasûlullah ondan yüz çevirdi. Mâiz dönüp tekrar;
“Yâ Rasûlullah! Ben zina ettim. Bana Allah’ın kitabım (n hükmünü) uygula” dedi.
Rasûlullah yine ondan yüz çevirdi. Ama Mâiz tekrar dönüp: “Yâ Rasûlullah ! Ben zina ettim. Bana Allah’ın Kitabını uygula dedi.” Nihayet bunu dört kez söyleyince, Rasûlullah (s.a):
“Sen bunu dört kez söyledin. Kiminle zina ettin?” dedi. Mâiz:
“Falan kadınla”
Onunla birlikte yattın mı?
-Evet
Derin onun derisine değdi mi?
-Evet
Onunla cinsel ilişkide bulundun mu?
-Evet
Bunun üzerine Rasûlullah (s.a) recmedilmesini emretti. Mâiz, Harre’ye götürüldü. Recmedilip de (recmedilmeye başlanıp da) taşın acısını hissedince sabredemedi, (recmedildiği yerden) çıkıp kaçtı. Arkadaşları yetişemediği halde Abdulah b. Üneys yetişip, bir deve inciği[3] aldı ona atıp öldürdü. Sonra Rasûlullah (s.a)’e geldi ve bunu kendisine haber verdi.
Rasûlullah (s.a):
“Keşke bıraksaydınız. Belki tevbe ederdi de, Allah tevbesini kabul ederdi” buyurdu.[4]
[1] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 15/46.
[2] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 15/46-47.
[3] “İncik” diye terceme ettiğimiz “vazîf’ kelimesine Kâmus’da “atın veya devenin topuğu ile dizi arasındaki kemik” denilmektedir.Nihâye’de ise devenin ayağına vazîf denildiği bildirilmektedir.
[4] Buhârî, hudûd 26. 27; Müslim, hudûd 22. 23 Ahmed, V, 262, 265.
Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 15/112-113.
***
(1) http://www.yenisafak.com.tr/yazarlar/mustafaislamoglu/ondan-raziyim-ama-sizden-41047
Mustafa İslamoğlu, Fıkıh ve İbadet Yazıları, Düşün yayıncılık, s. 31-32.
Necmeddin-i Dâye [*****] çev. Halil Baltacı Necmeddin-i Dâye (ö. 654/1256) tasavvufun bir din yorumu…
Gazzâlî [*] çev. Osman Demir Gazzâlî (ö. 505/111) Allah’ı bilmenin imkânı ve yöntemi konusunda…
Gazzâlî [*] çev. Mahmut Kaya Te’vilin şartlarını tespit etmeyi ve iman ile küfür arasındaki…
Kilise babalarının en ziyade iltifat ettiği, teolojik ağırlıklı bir anlatıma sahip Yuhanna Incil’inin l’inci Bab’ının…
İçinde yaşadığımız dönemin hakim zihniyetini karak- terize eden en önemli hususlardan biri de, hiç şüphesiz,…
İçinde yaşadığımız dünya, bedensel varlığımız ve duygularımız zamanın eliyle şekillenir. Sabretmeyi, şükretme- yi, iyiliğin ve…