Allah’ın Adl İsminin Kainatta ki Cilveleri

  وَاِنْ مِنْ شَىْءٍ اِلاَّ عِنْدَنَا خَزَاۤئِنُهُ وَمَا نُنَزِّلُهُ اِلاَّ بِقَدَرٍ مَعْلُومٍ âyetinin bir nüktesi ve bir İsm-i Âzam veyahut İsm-i Âzamın altı nurundan bir nuru olan Adl isminin bir cilvesi, Birinci Nükte gibi, Eskişehir Hapishanesinde uzaktan uzağa göründü. Onu yakınlaştırmak için yine temsil yoluyla deriz:   Şu kâinat öyle bir saraydır ki, o sarayda […]

Daha fazla oku
Ramazan-ı Şerife Dairdir

Birinci Kısmın âhirinde şeâir-i İslâmiyeden bir nebze bahsedildiğinden, şeâirin içinde en parlak ve muhteşem olan Ramazan-ı Şerife dair olan bu İkinci Kısımda, bir kısım hikmetleri zikredilecektir. Bu İkinci Kısım, Ramazan-ı Şerifin pek çok hikmetlerinden dokuz hikmeti beyan eden Dokuz Nüktedir.   Meal-i Şerifi:“O Ramazan ayı ki, insanlara doğru yolu gösteren, apaçık hidayet delillerini taşıyan ve […]

Daha fazla oku
Peygamberimizden (a.s.m) nakledilenlerin kaynağı

Bismillahirrahmanirrahim ÜÇÜNCÜ ESAS: Naklolunan haberler, eğer tevatür suretinde olsa, kat’îdir. Tevatür iki kısımdır: Biri sarih tevatür, biri mânevî tevatürdür. Mânevî tevatür de iki kısımdır.(Haşiye) Biri sükûtîdir. Yani, sükût ile kabul gösterilmiş. Meselâ, bir cemaat içinde bir adam, o cemaatin nazarı altında bir hâdiseyi haber verse, cemaat onu tekzip etmezse, sükûtla mukabele etse, kabul etmiş gibi […]

Daha fazla oku
Risale-i Nur’da İlm-i Kaideler

  Bir şey tamamıyla elde edilemediği takdirde o şeyi tamamıyla terketmek caiz değildir.” (İşarat-ül İ’caz 9) ***** İlim ilme kuvvet verir. Tahakküm etmemek şarttır. Şöyle müsellemattandır ki: Hendese gibi bir san’atta mahir olan zât, tıb gibi başka san’atta âmi ve tufeylî ve dahîl olabilir. Muhakemat – 28 ***** Malûmdur ki, şerr-i kalil için hayr-ı kesîr […]

Daha fazla oku
Bediüzzaman ve Risâle-i Nur’u anlamak-1

19. ve 20. Yüzyıllar, günümüze kadar gelen süreçte, İslam Coğrafyası ve Orta Doğu açısından en talihsiz yüzyıllar olmuştur. Bu yüzyıllar, özellikle 93 Harbi’nden (1293/1877-78 Osmanlı-Rus Harbi) itibaren “Alem-i İslâmın Kışı” mesâbesindedir. 19. asırda Endonezya ve Hindistan’dan Mağrib’e kadar uzanan geniş İslam Coğrafyasında Batı Avrupalı denizci devletlerin hakimiyet tesis edip, sömürgeleştirme faaliyetlerini artırmaları, Batı Avrupa’nın yükselen […]

Daha fazla oku
Bediüzzaman ve Risâle-i Nur’u anlamak-2

1923 yılında Van’a giden Bediüzzaman, burada, Erek Dağı’nda has talebeleriyle inziva ve uzlete çekilir. 1924’te yeni Ankara hükümetinin Hilâfeti kaldırmakla başlattığı reformlar, Tevhid-i Tedrisat kanunu ile medreselerin kapatılması, Tekke ve Zaviye kanunu ile dergâhların kapatılması ile devam eder. 1925’teki Şeyh Said Hadisesi üzerine çıkarılan Takrir-i Sükun kanunu, ülkenin üzerine kara bulutlar gibi çöker. 1926 başında […]

Daha fazla oku
Sünnet-i Seniyyenin Meseleleri Pusula Gibi

Bismillahirrahmanirrahim ÜÇÜNCÜ NÜKTE Bu fakir Said, Eski Said’den çıkmaya çalıştığı bir zamanda, rehbersizlikten ve nefs-i emmârenin gururundan gayet müthiş ve mânevî bir fırtına içinde akıl ve kalbim hakaik içerisinde yuvarlandılar. Kâh Süreyya’dan serâya, kâh serâdan Süreyya’ya kadar bir sukut ve suud içerisinde çalkanıyorlardı. İşte, o zaman müşahede ettim ki, Sünnet-i Seniyyenin meseleleri, hattâ küçük âdâbları, […]

Daha fazla oku
Vehhabiler Hakkında – Yirmi Sekizinci Mektup

Altıncı Risale olan Altıncı Mesele[Harameyn-i Şerifeyne Vehhabilerin tasallutuna dairdir] بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيم وَاتَّقُوا فِتْنَةً لَا تُصِيبَنَّ الَّذِينَ ظَلَمُوا مِنْكُمْ خَاصَّةً 1 Aziz kardeşlerim, “Haremeyn-i Şerifeynin Vehhâbilerin eline geçmesi ve onların, eâzım-ı İslâmın türbeleri hakkındaki tahripkârâne hürmetsizliği ne hikmete mebnîdir?” diye sual ediyorsunuz. Elcevap: Şu hadise, âlem-i İslâmın siyasetine ve hayat-ı içtimâiyesine taallûk ettiği için, […]

Daha fazla oku
Sadeleştirmenin Perde Arkası Kime Dayanıyor?

Bediüzzaman Said Nursi hazretlerinin akrabalarından Mustafa Sungur ağabey’inde yıllarca yanında bulunmuş Sabri Okursadeleştirme konusunda dikkat çekici açıklamalarda bulundu. Doğrusu ben bu sadeleştirme adı altındaki tahrifatla alakalı bir şey yazmak istemiyordum. Çünkü başta muazzez Üstadımızın; “Hem talebelerim hem varislerim hem de manevi evlatlarım” gibi pek çok sözleriyle  taltif ettiği, aynı zamanda hizmetinde ve nurların telifinde bulunmuş, hem […]

Daha fazla oku
Risale-i Nurların sadeleştirilmesi hakkında ki fikrimiz!

Risale-i Nur sadeleştirilmesi hakkında şimdiye kadar bir şey demedik, herhalde küçük kitapları değiştirip bırakacaklar diye düşündük ama gelinen durum çok vahim. Müellifi bir harf bile çıkartılmaz diyor, sadeleştirmeyi yapanlarda kendilerine sonradan kaldırılmış yeri delil sayıyor ve akıllarınca hizmet ettiklerini zannediyorlar. Üstad o yeri çizdirip bu çıkartılacak demiş(varis ağabeyler yalan söyleyecek değiller!). Risale-i Nur ağır değil […]

Daha fazla oku