Kainatta Görülen Hüsn-ü Sanat Dahi Risalete Delalet ve Şehadet Eder

Kâinatta görünen hüsn-ü san’at dahi risalet-i Ahmediyeye (A.S.M.) delalet ve şehadet eden kat’î bir delildir. Zira, şu zînetli masnuatın cemali, hüsn-ü san’at ve zîneti izhar eder. San’at ve suretin güzelliği, Sâni’de güzelleştirmek ve zînetlendirmek isteği mevcud olduğuna delalet eder. Güzelleştirmek ve zînetlendirmek sıfatları, Sâni’in san’atına olan muhabbetine delalet eder. Bu muhabbet ise, masnuatın en ekmeli […]

Daha fazla oku
Bürhan-ı Limmi ve Bürhan-ı İnni

Bürhan-ı limmî, müessirin esere delâleti, bürhan-ı innî ise eserin mü­essire delâletidir. Bu ince mânâyı bazı misâllerle fehme yakınlaştırmaya çalışacağız. Meselâ, hattatlık san’atında fevkalâde maharet kesbetmiş bir zat, “her cemâl ve kemâl sahibi kendi cemâl ve kemâlini görmek ve göstermek iste­mesi” sırrınca, bir Kur’ân-ı Kerîm yazarak bu hattatlık kemâlini onda te­zahür ettirecek ve müştâk seyircilerine temâşa ettirecektir. Bu zat, bunun zıddıyla muamele […]

Daha fazla oku
Hz.Peygamber’in Risalet Yönünün Ispatı

Hikâyede bir yaver-i ekremden bahsedilmiş ve denilmiş ki: “Kör olmayan herkes onun nişanlarını görmekle anlar ki o zat, padişahın emriyle hareket eder ve onun has bendesidir.” İşte o yaver-i ekrem, Resul-i Ekrem’dir (asm). Evet, şöyle müzeyyen bir kâinatın, öyle mukaddes bir Sâni’ine böyle bir Resul-i Ekrem, ışık şemse lüzumu derecesinde elzemdir. Çünkü nasıl güneş, ziya […]

Daha fazla oku
Kur’an-ı Kerim’deki Tekrarların Hikmeti

Sual: Îcaz ile i’caz sıfatlarını hâvi Kur’an-ı Azîmüşşan’da بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحٖيمِ ve فَبِاَىِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا…الخ ve وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ…الخ gibi pek çok âyetler tekerrür etmektedir. Halbuki bu tekrarlar belâgata münafîdir, usanç veriyor? Cevap: Ey arkadaş! Her parlayan şey, yakıcı ateş değildir. Evet, tekrar ve tekerrür bazen usanç veriyor fakat umumî değildir. Her yere, her kelâma ve her […]

Daha fazla oku
Beka-i Ruh ve Melaike ve Haşre Dairdir

Yirmi Dokuzuncu Söz   اَعُوذُ بِاللّٰهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجٖيمِ بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحٖيمِ تَنَزَّلُ الْمَلٰٓئِكَةُ وَالرُّوحُ فٖيهَا بِاِذْنِ رَبِّهِمْ ۞ قُلِ الرُّوحُ مِنْ اَمْرِ رَبّٖى Şu makam, iki maksad-ı esas ile bir mukaddimeden ibarettir. Mukaddime Melaike ve ruhaniyatın vücudu, insan ve hayvanların vücudu kadar kat’îdir, denilebilir. Evet, On Beşinci Söz’ün Birinci Basamak’ında beyan edildiği gibi: […]

Daha fazla oku
el-Akâidü’l-Adudiyye

KAADİ ADUDÜ’D-DİN EL-İCi; (*) Abdurrahman b. Ahmed b. Abdu’l-Gaffar, büyük bir âlimdir.(700) Tari­hinde Şiraz nahiyelerinden “îc” de doğmuş, (756) da vefât etmiştir. Hazret-i Sıddık’ın neslinden olduğu rivayet edilmiştir. Rahmetullahi aleyh. İlmi Mevkiî: Şafiî fukahasından olan Adudud-din> naklî ve aklî ilimler­de büyük bir üstaz idi. Tefsire, Kelâma, Fıkha, Edebiyata dair yazmış olduğu eserleri kendisinin mütefekkir, pek […]

Daha fazla oku
Nebi ve Resul Kelimelerin Manaları ve Farkları

NEBİ VE RESÛL KELİMELERİNİN MÂNALARI VE ARALARINDAKİ FARKA DAİR İNCELEMELER Nebî, haber mânâsına «nebe» kökünden alınmış olursa ya ism-i fâil mânâsınadır ki, peygamber olduğunu haber verici demek olur. Ta ki, peygamberliği kabul edilerek hakkında vâcip olan saygı yerine geti­rilsin. Resûllüğü de varsa Allah tarafından halka Allah’ın hükümlerini haber veren zat demek olur. Veya ism-i mef’ûl […]

Daha fazla oku
Allah’ın İlk Varlık Karşısındaki önceliği Zât ve Şeref İtibarıyladır

Yetmiş İkinci Fasıl  Bil ki, söz arasında beliren bu fasıllarının faydası çoktur. Fakat burulan çok az kimse yararlanır. İlmi ve aklıyla gurur duyan kimse çoğu kez bun­dan ne etkilenir ne de yararlanır. Bunlar arızî olarak belirtilince bana yakı­şan şey belirtildiği ölçüde özetlemek ve şunu söylemektir: Belli olmuştur ki, “Âlem zaman itibarıyla kadîmdir.” diyen kimsenin sözü […]

Daha fazla oku
Ezeliyyetin Mânâsı

Elli Dördüncü Fasıl  İç dünyandan melekût âlemine küçük bir pencere açılırsa bu sırada karşılaştığın her şeyi apaçık hâliyle görür ve hikâyesini dinlemeye ihtiyaç duymazsın. Belki de şimdi ezeliyyetin mânâsını ve melekûta yolculuğun nasıl olduğunu bilmek isteyeceksin. Zâhirde bu, imkânsız gibidir. Bilmen gerekir ki, ezeliyyetin mânâsını geçmiş bir şey olarak zanneden kimse Fahiş bir hata işlemiş […]

Daha fazla oku
Âlem Zaman İtibarıyla Kadîmdir.” Sözü Ne Söyler?

Elli Birinci Fasıl  “Âlem, zaman itibarıyla kadîmdir” diyenin sözü altı boş bir hevestir. Çünkü o kimseye “Âlemle neyi kastediyorsun?” diye sorulsa “Gökler ve temel unsurlar gibi cisimlerin tamamını kastediyorum.” diyecek veya “Al­lahtan başka her şeyi kastediyorum.” diyecektir. Bu son cevaba göre akıl­ların, nefislerin ve cisimlerin hepsi âleme dâhil olacaktır. Şâyet “Âlem söz­cüğü ile cisim olan […]

Daha fazla oku