Günah İşleyenlere Şefaat Edileceği

Ebû Hanîfe el-Fıkhu’l-ekber’de dedi ki: Peygamberlerin a.s şefaati haktır. Peygamberimiz Hz. Muhammed’in (s.a.v) şefaati ise günahkâr müminlere; onlardan büyük günah işleyen ve cezayı hak edenleredir. Ebû Hanife İmam Muhammed, Belhî, İbnu’l-Muzaffer ve Harisinin rivayetlerinde dedi ki: Bana Nuh b. Kaya, Yezid er- Sakkaşî den, o da Enes’ten Hz. Peygambere: “Ey Allah’ın Elçisi! Kıyamet günü kimlere […]

Daha fazla oku
Kabir Azabı ve Münker-Nekir

Ebû Hanîfe el-Fıkhu’l-ekber’de dedi ki;Kabirde ruhun kula iade edilmesi, kabrin sıkıştırması ve azabı bütün kafirler ve müslümanlardan günahkâr olanların bir kısmı için haktır, mümkündür ve vakidir. Ebû Hanîfe el-Vasiyye’de dedi ki: Hakkında hadisler bulunması dolayısıyla kabirde, Münker ve Nekir’in sualleri hak ve vakidir. el-Fıkbul-ebsat’ta ise şöyle dedi: Kim kabir azabını tanımıyorum, derse o, helâk olacak […]

Daha fazla oku
Mi’racı Nasıl Anlamalı ve Mi’rac Gecesinde Neler Yapılmalıdır ?

Çağımızda, Mi’rac’ı en iyi anlatan, Mi’rac’la ilgili en zor sorulara en ikna edici tarzda cevap verenlerden biri ve birincisi hiç şüphesiz çağın düşünürü Bediüzzaman Said Nursî’dir. Bu davamızın doğruluğunu anlamak isteyenleri, onun Sözler adlı kitabındaki 31. Sözle, Mektûbat adlı kitabındaki 24. Mektubun İkinci Zeylini okumaya davet ediyoruz. Bediüzzaman’ın izahının, araştırmacılar tarafından hüsn-ü kabul görmesinin ve […]

Daha fazla oku
İslam’da Müsamaha / İmam el-Gazzâlî

GİRİŞ İmam âlim, fâzıl Ebû Mâmid Muhammed b. Muhammed el-Gazzâiî (rahmetullâhi aleyh) der ki: İzzetine teslim olarak, nimetlerini tamamlamasını niyâz ederek, tevfîkini, yardımını ve tâatını ganimet bilerek, günahta ve sıkışık du­rumlarda kalmaktan korumasını ve bize nimetlerini bol bol ihsan etme­sini dileyerek Allah Teâlâ’ya hamd ederim. Peygamberliğine boyun eğerek, şefaatine nâil olmayı ümid ederek, sahip bulunduğu […]

Daha fazla oku
Ruh Hakkında

Ruh öyle bir varlıktır ki, insan onu tezkiye ettiğinde felaha erer, onu kirlettiğinde hüsrana uğrar. O mevcudatın hülasasıdır, ahiret âleminde zübde-i kainâttır. Bedenin ölmesiyle ölmez. Eğer ruh marifetlerle bezenirse Allah-u Tealâ’ya kavuşmanın müjdesini alarak ferahlar ve saadet-i ebediyeye kavuşur. Nitekim Allah-u Tealâ: “Onlar diri(hayy)dırlar ve Rableri indinde rızıklanmaktadırlar. Allah’ın fazl-ı keremiyle kendilerini verdikleriyle ferihtirler.’’ buyurmuştur. […]

Daha fazla oku
Allah’ın Birşeyi Yaratması/Takdir Etmesi

”O, göklerin ve yerin doğrudan yaratıcısıdır (Bedi’), birşeye karar verdiği zaman ona’ol’der ve o da olur”. Şu halde, O’nun demesi ve söylemesi, icât etmesi ve doğrudan yaratmasıdır. Yazması ise sözü demektir. O’nun emrinden yaratma (ıbdâ’) doğduğu vakit o söz olur. Yerine ulaşıp, yaratılan şey ortaya çıkınca o da yazı olur. Yazılanın harfleri, feleklerin şahıslarıdır, yazılanın kelimeleri […]

Daha fazla oku
Allah’ın ‘Mütekellim/Konuşan’ Olması

Akıllı kişinin düşünmesi ve bilmesi gerekir ki, Yüce Allah’ın sı­fatları sadece ifâde düzenleri ve işâret basamakları bakımından çoğa­lır ve birbirinden ayrılırlar. Nitekim O’nun ilmi zorda kalmış birinin duasını işitmeğe nispet edildiği zaman O’na “işiten” (Semi) denir. O’nun ilmi, büyük ve küçük her şeyi görmeye nispet edildiği zaman O’na “Gören” (Basîr) denir. O’ndan bir rızka erişildigi […]

Daha fazla oku
Allah’ın ve Peygamber’in Rüyada Görülmesi Hakkında

  Rüyânın hakikatini bilmiyen kimse rü’yâ kısımlarının hakikatlarını bilmez. Rasûl (A.S.) ve şâir Peygamberleri, ölmüş kimseleri rüyâda görmenin hakikatini bilmiyen kimse de Allah Teâlâ’yı rüyâda görmenin mânâsını bilmez. Âmî (âlim olmıyan) bir kişi, rüyâsında Allah’ın Rasulünü gören her hangi bir kimseyi hakikaten Peygamberin şahsını, kendisini görmüş olarak tasavvur eder. Nasıl ki zihninde vâki olan bir […]

Daha fazla oku
Şefaat

  Peygamberlerin hepsine (salat’ü selâm olsun) ve Allah  dostlarının (velîlerin) şefâat etmelerine gelince: Bilinmelidir ki şefâat; ilâhî huzurdan Peygamberlik cevherine doğan bir nûrdan ibârettir. Bu nûr,ayni zamanda Peygamberden, Peygamberlik cevheri ile münâsebet kurmuş ve münâsebeti çok büyük bir sevgi ile; sünnetleri sıkı tutmak ve çok salâvât getirmek  sağlamlaştırmış olanların cevherine ve ruhuna da yayılır. Bunun […]

Daha fazla oku
Kabir Ziyareti

Peygamberlerin ve büyük imâmların (hepsine salâtü selâm) meşhetlerini kabirlerini ziyarete gelince : Bundan maksat: Onları ziyâret etmek, hacetlerin bitirilmesi, günâhların afvedilmesi hususunda peygamberlerin ve imamların ruhlarından  imdat dilemektir. Bu imdâd da şefaattan ibarettir. Bu da iki yönden hâsıl olur bir taraftan istimdât (yardım dilemek) diğer taraftan da imdâttır. Yâni birinin şefaat istemesi, ötekinin de şefaat […]

Daha fazla oku