Varlık-Bilgi İlişkisi

en-Nesefî Necmuddin Ömer b. Muhammed en-Nesefî (ö. 537/1142), Ebû’l-Yusr Pezdeyi’nin öğrencisidir. Tefsir, hadis, fıkıh, akaid ve kelam tahsil etmiş ve bu dallarda çeşitli eserler kaleme almıştır. En ünlü eseri, el-Akaid’dir. Bu eserin birçok şerhi vardır. En muteber şerhi Teftazani’nin Şerhu’l-Akaid’dir. Bu şerhin de pek çok haşiyesi ya­pılmıştır. Akaid metin, Ebû’l-Mu’in Nesefinin Tabsıra fihristi gibidir. Her […]

Daha fazla oku
Allah’ın Görülmesi

  Nûreddin  es-Sâbûnî Ehl-i Sünnet, ahiret yurdunda müminlerin Allah Teâlâ’yı görmelerinin aklen câiz (olabilir), naklen de vâcip olduğunu kabul etmiştir. Mutezile, Neccâriyye, Havâric ve Zeydiyye bu görüşe muhalif kalmıştır. Mutezile ayrıca Allah Teâlâ’nın kendi zâtını görüp görmediği konusunda kendi aralarında görüş ayrılığına düşmüşler, çoğunluğu onun kendi zâtını gördüğünü kabul ederken içlerinden bir grup Allah’ın kendi […]

Daha fazla oku
Allah’ın Fiilleri Hakkında

 Kâdı Beydâvi Üstad şöyle dedi: “Kulların fiilleri, bütünüyle Allah’ın kudreti ile vuku bulmakta ve onun yaratmasıyla olmaktadır”. Kâdı ise şöyle dedi: “Onların ta’at ve ma’siyyet oluşu kulların kudretiyledir.” İmamu’l-Haremeyn (Cüveyni) (ve Ebu’l-Hüseyin) ve filozoflar ise şöyle dediler: Onlar, Allah Teâlâ’nın kulda yarattığı bir kudretle vuku bulmaktadır. Üstad (Ebu İshak İsferayini) da şöyle dedi: “Fiilde müessir […]

Daha fazla oku
Akıl-Nakil İlişkisi:el-Gazzâlî ve İmam Maturidi

  el-Gazzâlî Selçuklu Sultanı Alparslan (ö. 465/1072)’ın saltanatı ele geçirerek Mutezile taraftarı olan vezir Muhammed b. Mansur el-Kunderî (ö. 455/1063) yerine Nizâmu’l-Mülk’ü (ö. 485/1092) tayin etmesi Eş’ariyye’nin daha da canlanmasına ve süratle yayılmasına yol açmıştır. Nizâmu’l-Mülk kuvvetli bir Eş’arî taraftarı olduğu gibi, ilme ve ilim adamlarına da büyük değer veren bir kişiydi. Cüveynî (ö. 478/1085) […]

Daha fazla oku
Kader Hakkında

 el-Eş’arî Şayet birileri: “Niçin kulların kesbleri Allah’ın mahlukudur, diye iddia ettiniz?” şeklinde sorarlarsa, onlara şöyle denir: Çünkü Allah Teâlâ, şöyle buyurdu: “Allah, sizi ve yaptıklarınızı yarattı” (Kur’ân 37: 96) ve yine şöyle buyurdu: “Yaptıkları amellere karşılık” (Kur’ân 46:14). Karşılık (ceza) amelleri karşılığında vaki olunca, onların amellerini yaratan (Allah) olur. Yine denirse ki, Allah şöyle buyurmadı […]

Daha fazla oku
İman-İslam ve Amel Meselesi

  İslam Kelamında en çok tartışılan konulardan biri de İman- İslam, dolayısıyla amelin imandan bir cüz/parça olup olmaması konusudur. Ebû Hanife’ye göre amel imandan bir cüz değildir; bu nedenle de imanda artma ve eksilme söz konusu değildir. Netice olarak, iman eden aynı zamanda Müslümandır; Müslüman olan da mümindir. Aşağıdaki metinde bu husus delilleriyle açıkça ele […]

Daha fazla oku
Malumat ve Mevcudat Hakkında

  Kâdı Ebû Bekir el-Bakıllânî (kimdir)(ö. 403/1013), Basra’da doğmuş ve orada bulunan zamanın meşhur âlimlerinden ilim tahsil etmiştir. Özellikle kelam ilminde şöhret bulmuştur. Daha sonra ilim tahsiline Bağdat’ta devam etmiş ve nihayet orada vefat etmiştir. Kâdılık görevinde bulunması sebebiyle Kâdı ünvanı ile anılmaktadır. Bakıllânî, Eş’ari ekolünü sistemleştirip geliştiren kişidir. Akılcı bir kelam yolu kurmuş ve […]

Daha fazla oku
Mucize Hakkında

  Kudret’in karşıtı olan “acz” kökünden if’al babında “i’caz” masdarından türetilen bir ism-i fail olarak “âciz bırakan, karşı konulamayan, benzeri yapılamayan, hârika” anlamında bir terim. Kur’ân-ı Kerim’de, “mucize” anlamında çok defa, “âyet, âyât, beyyine, delil ve delâil” kelimeleri kullanılmıştır. Âyet; belli olan bir alâmet, bir şeyi ispat eden delil veya işaret demektir. O halde genel […]

Daha fazla oku
Resûl-i Ekrem’in Şefaat ve Makâm-ı Mahmûd özellikleri

Allah Teala, Resûl-i Ekrem’ini şefâat ve Makâm-ı Mahmûd özellikle­riyle diğer peygamberlere üstün tutması konusunda şöyle buyurmaktadır: “Umulur ki böylece Rabbin seni Makâm-ı Mahmûd’a yükseltir.” Şerh:Âyetin tamamı şöyledir: “Gecenin bir bölümünde uyanıp kalk, sadece sana mahsus olmak üzere teheccüd namazı kıl. Umulur ki böylece Rabbin seni Makâm-ı Mahmûda yükseltir.” Abdullah ibni Ömer radıyallahu anhümâ şöyle demiştir: “Kıyâmet gününde insanlar gruplar hâlinde toplanır. Her ümmet peygamberinin etrafında […]

Daha fazla oku
Resûl-i Ekrem’in Mûcizeleri ve Mûcizenin Mânası

Peygamberlerin ortaya koyduğu olağanüstü hâdiselere mucize den­mesinin sebebi, peygamber olmayanların, bunların bir benzerini ortaya koyamadıkları içindir. Mûcize iki kısımdır: Biri, insanoğlunun yapabileceği hâlde yapamadığı mûcizeler. Allah Teâlâ peygamberinin hak olduğunu ve doğru söylediğini göstermek için, diğer insanları o mûcizenin bir benzerini meydana getirmekten âciz bırak­mıştır. Meselâ Yahudilerin ölümü temenni edemeyişleri, bazılarına göre müşriklerin Kur’ân-ı Kerîm’in […]

Daha fazla oku