Tevhid Meselesi

– 1. Bölüm – “O’ndan başka hiçbir ilah yoktur.” [Tahavî Akâid Metni – Madde 4] Bilindiği gibi selefî akide metinlerinde buradaki paragrafın açılımında İbn Teymiyye’nin bilhassa vurguladığı bir tevhid-i ulûhiyet ve tevhid-i rububiyet meselesi vardır. Bu meseleye bir miktar değinmemiz gerekiyor. İbn Ebi’l-İzz şerhinde, İbn Teymiyye’nin taksimine uygun olarak tevhid-i ulûhiyet ve tevhid-i rububiyet meseleleri […]

Daha fazla oku
Peygambere Mahsus Sıfatlar

Halîmî, “Minhâc” isimli kitabında şunu söylemiştir: “Peygamberlerin gerek cismânî, gerekse ruhanî kuvvetlerde, mutlaka diğer insanlardan farklı olmaları gerekir. Cismânî kuvvetler, ya müdrike (idrâk eden, kavrayan), yahut da muharrike (hareket ettirici) olur. Müdrike kuvvetler ya zahirî, ya da bâtınî olan nişlerdir. Zahirî hisler beştir: a) Görme Kuvveti: Yemin olsun ki Hz. Peygamber (s.a.s)’de bu sıfatın en […]

Daha fazla oku
Allah’ın Mekândan Münezzeh Olduğuna Dair Nakli Deliller

Bu husustaki naklî delillere gelince, bunlar da pek çoktur: 1) Allah Teâlâ, “De ki: “O Allah’tır, bir tektir” {İhlas, 1) buyurmuş ve kendisini tek oluş ile tavsif etmiştir. “Ehad”, Allah’ın bir tek oluşunu en ileri derecede ifade eden bir kelimedir. Kendisi ile arş dolan ve arş’tan fazla olan bir varlık, arş’ın parçalarının üstünde, gerçekten birçok […]

Daha fazla oku
Allah’ın Mekândan Münezzeh Oluşunun Aklî Delilleri

Akli açıklamalara gelince; bunlar pek çoktur: 1) Şayet Allah arş üzerine karar kılmış olsaydı, o zaman Cenâb-ı Hak, arş’ın hemen yanı başındaki taraf itibariyle sonlu (mahdut) olmuş oturdu. Aksi halde, arş’ın, O’nun zatına dahil olmuş olması gerekirdi ki, bu imkânsızdır.Akıl, sonlu olan her şeyin bulunduğu o durumdan, zerre miktarı daha fazla veya daha az olmasının […]

Daha fazla oku
Allah kendisinden büyük bir (taş) varlık yaratabilir mi?

Bu soruya maddeler hâlinde cevap vermeyi daha uygun görüyoruz: 1. Soruda kasıt vardır: Bu sorunun hedefi inançları sarsmak, saf zihinleri bulandırmak, masum ve körpe dimağlara zehir akıtmaktır. Bir akrep kıskacı olan bu demogojik soru ile insanlar zehirlenmek istenmektedir. Şöyle ki: Eğer bu soruya “Evet” diye cevap verilse o zaman “Demek ki sizin Rabbiniz, yarattığı şeyden […]

Daha fazla oku
Risale-i Nur’da Hüsn ve Kubh

Beşerin iradesi ve sair sıfatları mevcudatın hüsn kubh, büyüklük küçüklük gibi ahvalinden müteessir olduğu gibi sıfât-ı İlahiye müteessir olamaz. Sıfât-ı İlahiyeye göre hepsi mütesavidir.(İşarat-ül İ’caz[Y] – 148) ———- Evet Cenab-ı Hak, âlem-i kevn ü fesad denilen şu âlemde hüsün, kubh, nef’, zarar gibi zıdları, çok hikmetlere binaen karışık bir tarzda yaratmıştır. Hem de izhar-ı izzet […]

Daha fazla oku
Allah Yolunda Öldürülenler Diridirler

“Allah yolunda öldürülmüş olanlar için “Ölü”ler demeyin, bilâkis onlar diridirler, fakat siz farkına varmazsınız “(Bakara, 154). Bu Ayetin Mâkabliyle Münasebeti Ve Nüzul Kıssası Bil ki bu ayet, Al-i İmran süresindeki, “Aksine onlar diridirler, Hableri yanında rızıklandırılıyorlar” (Al-i imran, 169) ayetinin bir benzeridir. Bu ayetin, bir önceki ayetle olan irtibatının izahı şöyledir: Sanki şöyle denilmektedir: Dinimi […]

Daha fazla oku
Peygamberlerin Masumiyeti

Fahreddin er-Râzî Peki, Peygamberler hakkındaki zorunlu masumiyet ne za­man başlar? İşte, bu hususta da ihtilafa düşmüşlerdir. Bazı­ları; doğumla başlar ve ömrünün sonuna kadar devam eder, der. Çoğunluk ise; bu masumiyet peygamberlik zamanına öz­gürdür, peygamberlik süresinden önceki dönem için zo­runlu değildir, der. Bu, Allah cümlesine rahmet eylesin, çoğu arkadaşlarımızın görüşüdür. Bizim görüşümüz şudur: Peygamberler (s.a.v.) Peygam­berlik […]

Daha fazla oku
Şefaat hakkında İslamoğlu ve Okuyan’a reddiye

Hüseyin Avni Hoca   Besmele, hamd, salat ve selamdan sonra… Selam hidayete tabi olanlara olsun… Mustafa İslamoğlu, Mehmet Okuyan!. Size bu mektubumda muhterem kardeşlerim şeklinde hitap edip Rabbim size rahmet etsin ve sizi her türlü musibet ve afetten korusun diye de dua etmek çok isterdim.. Bu hitap ve duama belki sizler muhtaç değilsinizdir; ama insan ve mümin olmanın […]

Daha fazla oku
Kur’ân’da Geçen El, Göz, Yüz Terimlerinin Yorumu

  el-Cüveynî Ebü’l-Meâlî Rükniddîn Abdülmelik b. Abdillâh b. Yûsuf (ö. 478/1085) Nîşâbur yakınında Ezâzvâr (veya Büştenikân) köyünde 18 (veya 10) Muharrem 419’da doğan, Hicaz bölgesinde dört yıl kadar Mekke ve Medine’de kalıp buralarda ders okuttuğu, ünü yayıldığı için İmâmü’l Haremeyn olarak tanınıp meşhur olan Eş’arî kelâmcısı ve Şafiî fakihidir. En ünlü öğrencisi şüphesiz kelam ilminde […]

Daha fazla oku