İSLAM ALİMLERİNİN MEHDİYET
HAKKINDAKİ GÖRÜŞLERİ
Kütübü Sitte’de Yer Alan Mehdilik Hakkındaki Bazı Hadisler
Bu bölümde, tarih boyunca çeşitli dönemlerde yaşamış İslam alimlerinin Mehdiyet hakkındaki görüşleri ve eserlerinde bu konuda aktardıkları rivayetlerden bir bölümü aktarılmaktadır.
Bilindiği gibi Kütüb-ü Sitte (Altı Kitap), altı meşhur hadis kitabından oluşan hadis külliyatının tümüne verilen addır. Bu altı kitapta Peygamber Efendimiz (sav)’den rivayet edilen hadislerin doğru oldukları, bütün ehl-i sünnet alimleri tarafından tasdik edilmiştir.
Bu nedenledir ki Kütüb-ü Sitte ehl-i sünnet itikadına göre dinde Kuran’dan sonra gelen en önemli ikinci kaynaktır. Öyle ki alimler Kütüb-ü Sitte’nin güvenilirliğine binaen, bu külliyatta yer alan hadisleri inkar etmeyi Resulullah (sav)’i inkar etmekle eş tutmuşlardır. Kütüb-ü Sitte’de Mehdiyet hakkında pek çok hadis rivayet edilmiştir. Yalnızca Kütüb-ü Sitte’de yer alması dahi Mehdiyet konusunun, doğruluğu şüphe götürmeyen bir gerçek olduğunu ortaya koymaya yeterlidir.
Kütüb-ü Sitte’deki Mehdiyet ve ahir zamanla ilgili hadislerden bazı örnekleri aşağıda aktarıyoruz:
SAHİH-İ BUHARİ
İmam Muhammed bin İsmail Buhari (810-870)’nin sahih hadis kitabıdır. Kütüb-ü Sitte’nin en önemli kitabıdır. Ehl-i sünnet alimleri Sahih-i Buhari’yi Kuran-ı Kerim’den sonra İslam dininde en temel ikinci kitap olarak kabul etmektedirler. İçinde 7275 hadis vardır. İmam-ı Buhari bu sahih hadisleri yaklaşık 600 bin hadis-i şerif arasından seçmiş ve Sahih-i Buhari’yi onaltı senede yazmıştır.
….Ebû Hureyre (R) şöyle demiştir: Rasûlullah (S) şöyle buyurdu: “Geceleyin yürütüldüğüm zaman Mûsâ’ya kavuştum”. -Râvî dedi ki: Rasûlullah onu tavsîf etti.- “Bir de gördüm ki, o, Şenûe kabilesi erkeklerinden biri gibi karayağız, uzun boylu, düz saçlı bir zâttır.” Rasûlullah dedi ki: “Ben Hz. İsâ’ya da kavuştum.” Peygamber (sav) onu da tavsîf edip şöyle dedi: “Hz. İsâ, orta yapılı, sanki hamamdan çıkmış gibi al çehreliydi…“
…Bize Musa İbn Ukbe tahdîs etti ki. Nâfi’ şöyle demiştir: Abdullah ibn Umer (R) dedi ki: Peygamber (S) bir gün insanların arasında Deccâl Mesîh’i zikretti de şöyle buyurdu: “… Dikkat edin ki, Deccâl Mesîh’in sağ gözü şaşıdır. Onun gözü sanki salkımındaki emsalinden dışarı çıkmış, iri bir üzüm tanesi gibidir.“
…Bana ez-Zuhrî, Sâlim’den tahdîs etti kî, babası Abdullah ibn Umer Şöyle demiştir: Hayır Vallahi Peygamber (S) Hz. İsa için “Kırmızı (çehrelidir)” demedi. Lâkin o, şöyle buyurdu: “Ben uyumuştum, rüyâmda Ka’be’yi tavaf ediyordum. O sırada esmer, salıverilmiş düz saçlı bir kişi gördüm, iki kişi arasında onlara dayanarak iki tarafa bocalayarak sevk ediliyordu (tavafı böyle yapıyordu), başı da su damlatıyordu yâhud başı su akıtıyordu. Ben;
– Bu kimdir? diye sordum.
– Meryem oğlu’dur, dediler.
Ona yönelmek üzere yürüdüğüm sırada bir de kırmızı yüzlü, uzun boylu, başı kıvırcık saçlı, sağ gözü sakat, börtlek; sanki salkımındaki emsalinden dışarı çıkmış iri bir üzüm tanesi. (Orada bulunanlara:)
– Bu kimdir? diye sordum.
– Bu, Deccâl’dir. dediler.
…Saîd ibnu’l, Müseyyeb, Ebû Hureyre (R)’den şöyle dediğini işitmiştir: Rasûlullah (S) şöyle buyurdu: “Nefsim elinde olan Allah’a yemin ederim ki, muhakkak ileride Meryem oğlu İsâ sizin içinize adaletli bir hakem olarak inecektir. O zaman o, salibi (haçı) kıracak haça tapınmayı kaldıracak), domuzu öldürecek (domuz eti yemenin haram olduğunu bildirecek), cizye vergisini kaldıracak, mal o kadar çoğalacak ki, hiçbir kimse mal kabul etmeyecek. Nihayet bir tek secde dünyâ ve dünyadaki herşeyden daha hayırlı olacaktır.“
…Bize el-Leys, Yûnus ibn Yezîd’den; o da İbn Şihâb’dan; o da Ebû Katâde el-Ensârî’nin himayesinde bulunan Nâfi’den tahdîs etti ki, Ebu Hureyre (R) şöyle demiştir: Rasülullah (sav) şöyle buyurdu: “İmamınız (devlet başkanınız) kendinizden olduğu hâlde Meryem oğlu sizin içinize indiği zaman (İsâ da îmâmınıza uyduğunda) acaba sizler nasıl olursunuz?“
…ez-Zuhrî tahdîs edip şöyle dedi: Bana Saîd ibnu’l Müseyyeb haber verip şöyle dedi: Ebu Hureyfe (R) Rasûlullah (S)’tan şöyle buyurduğunu işitti: “Meryem oğu İsâ sizin içinize, hükmünde âdil bir hâkim olarak inmedikçe, salibi (haçı) kırmadıkça (haça tapınmayı kaldırmadıkça), domuzu öldürmedikçe (domuz eti yemenin haram olduğunu bildirmedikçe), cizye vergisini kaldırmadıkça ve mal hiçbir kimse kabul etmeyecek derecede dolup taşıncaya kadar kıyamet kopmaz.”
SAHİH-İ MÜSLİM
Ebul-Hüseyn Müslim bin Haccac Kuşeyri (821-874)’nin sahih hadis kitabıdır. İmam Müslim, hadis alimlerinin en meşhurlarındandır. Hadislerini 300 bin hadis içinden seçmiştir. Sahih-i Müslim, Sahih-i Buhari’den sonraki en temel hadis kitabıdır. Bu iki temel kitap “Sahihayn” olarak adlandırılır.
… : Ebû Hureyre (R) den (şöyle demişdir) : Rasûlullah (S) şöyle buyurdu : “Rumlar, A’mâk yahut Dâbık mıntakalarına ininceye kadar kıyamet kopmaz. O vakit gelince Medine’den o günde yeryüzü halkının en hayırlılarından olan bir ordu Rumlara karşı çıkar. Müslüman ordusu Rumlara karşı harb nizâmında saf saf oldukları zaman, Rumlar Müslümânlara: Bizimle, bizden esîr olanlar -yahut esir alanlar- arasını boşaltın da biz onlarla harb edelim derler. Bu teklîfe karşı Müslümanlar: Hayır, Allah’a yemin ederiz ki biz sizlerle o kardeşlerimizin arasını boşaltıp açmayız derler. Ve akabinde Rumlarla muharebeye girişirler. Muharebede Müslümanların üçte biri münhezim olup kaçar ki Allah onlara ebediyyen tevbe ilham etmez. Müslüman ordusunun üçte biri öldürülür. Onlar, Allah indinde şehîdlerîn en fazîletlisidirler. Müslüman ordusunun üçte biri de fethe devâm ederler. Bunlar ebediyyen fitneye ma’rûz bırakılmazlar (yani aralarına bir fitne ve ihtilaf düşürülmez). İşte bunlar KONSTANTİNİYYE’yi (yanî İstanbul’u) feth ederler. Fethi müteâkib kılıflarını zeytun ağaçlarına asmış oldukları halde aralarında ganimetleri taksim ederlerken şeytân birdenbire onların içinde bir sayha atarak : ‘Deccâl Mesih sizin ehl ve iyâliniz içinde sizin yerinize geçip halefeniz olmuştur’ der. Bu sözler bâtıl ve yalan olduğu halde Müslüman askerler yola çıkarlar. Nihayet Şam’a geldikleri zaman çıkıp da harb için hazırlık yapmaktalar ve şaftlarını düzeltmekte bulundukları sırada birdenbire namaza ikâmet yapılır. Hemen Meryem oğlu İsa Aleyhisselâm iner ve Peygamberlerinin sünnetini alıb tâbi’ olmak için o Müslüman cemaatının yanına gelir. İşte o sırada Allah’ın düşmanı olan Deccâl Mesîh, İsâ’yı görünce tuzun suda erimesi gibi erir. Şayet Hz. İsâ onu terk edip bırakmış olsaydı kendi kendine helak oluncaya kadar erîyip gidecekti.”
… Huzeyfet’bnu Esid (R) dedi ki: Peygamber (S) bir gazvede idi. Bizler de ondan daha aşağı bir yerde bulunuyorduk. Derken Peygamber (sav) apansızın bizim yanımıza çıkageldi ve:
-Ne konuşuyorsunuz? diye sordu. Bizler:
-Kıyameti konuşuyoruz dedik. Peygamber (sav):
Daha evvel on âyet (yani alâmet) meydana gelmedikçe kıyamet kopmaz: Meşrıkda bir yer çökmesi, Mağribde bir yer çökmesi, Arab yarımadasında bir yer çökmesi olmak üzere üç tane yer çökmesi; Duhân, Deccâl, Dâbbetu’1-ard (yer hayvanı), Ye’cûc ve Me’cûc’un çıkması, Güneş’in garbdan (batıdan) doğması, Aden arazîsinin en uzak yerinden çıkıp insanları göç ettirecek olan bir ateş! buyurdu.
Şu’be dedi ki: Bana Abdulazîz ibn Rufey’, Ebu’t-Tufeyl’den, o da Ebû Sarîha’dan Peygamber (sav)’i zikretmiyerek bunun benzerini tahdîs etdi. Buradaki iki râvînin biri onuncu alâmet hakkında: Meryem oğlu İsâ Aleyhisselâm’ın inmesidir dedi.
… Bunun üzerine Deccâl o kavimden geri döner gider. Müteakiben o kavim az yağmurlu bir kıtlık musibetine çatarlar. Ellerinde mallarından hiç bir şey kalmaz. Deccâl, bir harabeliğe uğrar da ona hitaben: Hazinelerini meydana çıkar! der. Akabinde o harabeliğin hazineleri balarısı cemaatlarının kendi arı beyleri arkasına tâbi’ olup gitmeleri gibi onun arkasından giderler. Sonra o, yetişkin, gençlik dolu bir civanmerd çağırır, onu kılıçla vurub iki parça hâlinde keser de parçalan bir ok atımı mesafesi kadar biribirinden ayırır. Sonra Deccal, parçaladığı genci çağırır, o da hemen yüzü parıldayarak ve güler halde yönelir gelir. Deccal bu işle meşgul bulunduğu sırada birdenbire Allah Mesih ibn Meryem’i gönderir, O da Dımaşk’ın doğu tarafındaki Beyaz Menare yanına herd boyası ile boyanmış iki parça elbise içinde ellerini iki meleğin kanadları üzerine koymuş vaziyette iner. Başını aşağıya eğince su damlatır, yukarıya kaldırdığı zaman da ondan iri inci dânesi gibi duru ve güzel bir su iner. Artık hiç bir kâfir için onun nefesinin rüzgârını diri olduğu halde bulması mümkün olmaz. Onun nefesi de gözünün göreceği yere kadar ulaşır. Müteâkiben Hz. İsa, Deccâl’ı arar; ve nihayet onu Beytu’l-Makdis’e yakın bir yer olun Babu Lurid denilen mevkide yetilerek etkisiz hale getirir. Sonra Meryem oğlu İsa Aleyhisselam’a Allah’ın Deccal şerrinden korumuş olduğu bir kavm gelir, Hz. İsa onların yüzlerine eliyle dokunup mesh eder. Ve onlara cennetdeki derecelerini söyler. Onlar bu hal üzere bulundukları sırada birdenbire Allah Hz. İsa’ya: Ben şimdi bana âid olan bir takım kullar çıkardım ki hiç bir kimsenin onlarla harb etmeğe kudred ve kuvveti yokdur. Binâenaleyh sen civarında bulunan kullarımı Tûr’da iyice muhafaza et, orasını kendileri için muhkem bir sığınak ve kal’a yap! diye vahyetti. Ve Allah Ye’cûc ve Me’cüc’u gönderir. Halbuki onlar her bir tepeden süratle yürür geçerler (el-Enbiyâ: 96) onların ilk kafileleri Taberiye gölüne uğrarlar da onda bulunan suyun hepsini içiverirler. YE’CÛC VE ME’CÛC kalabalığının sonu oraya uğrar da: ‘Yemîn olsun bir defasında burada bir su vardı’ derler. Allah’ın Peygamberi İsa ile onun yardımcıları çepçevre ihata olunurlar. Nihayet onlardan herhangi birine bir öküz başı, bugün birinizin yüz dinarından daha hayırlı olur. Müteakiben Allah’ın Peygamberi İsa ve arkadaşları Allah’a rağbet -yahut dua- ederler. Allah, düşman askerleri içine deve ve davarların burunlarında olan bir burun kurdu gönderir de neticede hepsi, bir tek nefesin ölümü gibi ölüp helak olurlar. Sonra Allah’ın Peygamberi (sav) ile onun sahâbîleri yere inerler. Artık onlar arz üzerinde YE’CÛC ve ME’CÛC fertlerinin yağlarının ve pis kokularının doldurmadığı bir karış yer bulamazlar. Allah’ın Peygamberi Hz. İsa ile onun sahabîleri Allah’a rağbet ve dua ederler…
-
242- (155)……….: Ebu Hureyre (RA) şöyle demiştir: Resulullah (SAV) buyurdu ki: “Hayatım yed’inde olan Allah’a yemin ederim ki, Meryem oğlu (İsa Aleyhisselam)’ın adil bir hakim olarak sizin içinize inmesi muhakkak yakındır. O, salibi (haçı) kıracak (haça tapınmayı kaldıracak), domuzu öldürecek (domuz eti yemenin haram olduğunu bildirecek), cizyeyi kaldıracaktır. (O zaman) mal o kadar çoğalıp taşacak ki, hiç kimse mal kabul etmez olacaktır.
-
243- ……….: Ebu Hureyre (RA) dedi ki: Resulullah (SAV) şöyle buyurdu: “Allah’ a yemin ediyorum, Meryem oğlu, adil bir hakim olarak muhakkak inecek, haçı muhakkak kıracak (haça tapınmayı kaldıracak), domuzu muhakkak öldürecek (domuz eti yemenin haram olduğunu bildirecek), cizye vergisini muhakkak kaldıracaktır. (O zaman) genç dişi develer muhakkak terkolunacak, onlara rağbet edilmeyecek, bütün düşmanlıklar, buğzlaşmalar ve hasedleşmeler muhakkak zail olup gidecektir. O, muhakkak mala çağıracak (yahut insanlar mala çağrılacaklar) fakat malı hiçbir kimse kabul etmeyecektir.”
-
244- ……….: Ebu Hureyre (RA) dedi ki: Resulullah (SAV): “İmamınız (devlet reisiniz) kendinizden olduğu halde Meryem oğlu (İsa aleyhisselam) içinize indiği (imamınıza iktida ettiği) zaman acaba nasıl olursunuz?” buyurdu.
-
245- ……….: Ebu Hureyre (RA) şöyle demiştir:
Resulullah (SAV): “Meryem oğlu (İsa aleyhisselam) içinize indiği ve size iktida ettiği zaman sizler nasıl olacaksınız?” buyurdu. -
246- ……….: Ebu Hureyre (RA) den: Resulullah (SAV): “Meryem oğlu (İsa aleyhisselam) içinize indiği ve sizden (birini) imam yaptığı zaman haliniz nasıl olacaktır?” buyurdu.
-
247- (156)……….: Cabiru’bnu Abdillah (RA) şöyle demiştir:
Peygamber (SAV) den işittim, buyuruyordu ki: “Ümmetimden bir taife kıyamet gününe kadar hak üzerinde mukatele ederek muzaffer olmakta devam edecektir.” Nihayet Meryem oğlu İsa iner veMüslümanların emiri ona: Gel, bize namaz kıldır, der. Bunun üzerine İsa: Hayır, Allah’ın bu ümmete bir ikramı olarak sizin bir kısmınız diğer bir kısım üzerine emirlersiniz, der.
SÜNEN-İ TİRMİZİ
Hadis alimlerinden Muhammed bin İsa Tirmizi (824-893) tarafından derlenmiş sahih hadis kitabıdır. Altı cilttir. Tirmizi, meşhur hadis alimleri ve imamlarından olup, hadis ezberinde şöhrete ulaşmıştır. Aslen, Ceyhan Nehri’nin doğusunda bulunan “Tirmiz” şehrinin Bug köyünde doğmuş, hadis tahsili için, Horasan, Irak, Hicaz gibi yerlere seyahatlerde bulunarak, Muhammed b. İsmail el-Buhari’den ders almış ve aynı zamanda beraberce bazı hadis alimlerinden ilim tahsil etmişlerdir, Ahmed b. Hambel, ed-Daremi ve üçüncü asır hadis alimlerinden yararlanmıştır. Eş-Şemail, el-İlel, et-Tarih ve el-Camiu’s-Sahih adlı kitapları bunlardandır. Özellikle onun bu son kitabı, ehl-i sünnette büyük değere ve şöhrete sahiptir. Aynı zamanda Kütüb-ü Sitte’den de biridir. Bu kitabıyla ilgili birçok şerhler yazılmıştır. Sünen’in dördüncü cildinde, İmam Mehdi aleyhi’s-selâm hakkında hadisler nakletmiştir.
Sevban (r.a)’den rivayete göre, Resulullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Ümmetim için tek korkum sapık ve saptırıcı devlet adamlarının çıkmasıdır. Sevban Resulullah (s.a.v)’in şöyle buyurduğunu da söyledi: Ümmetimden bir cemaat Allah’ın emri tahakkuk edinceye kadar batıla galebe çalarak hak üzere devam edeceklerdir. Onları yardımsız bırakanlar onlara zarar veremeyeceklerdir.
Abdullah b. Mes’ûd (r.a.)’dan rivayete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Ehl-i Beytimden ismi ismime benzeyen bir kişi Arapların başına geçip idarelerini eline alıncaya kadar dünyanın sonu gelmeyecektir.“
Abdullah b. Mes’ud (r.a)’den rivayete göre Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Ehl-i Beytimden ismi ismime benzer bir kişi iş başına geçecektir.” Asım diyor ki: Ebû Salih, Ebû Hüreyre’nin şöyle dediğini bize aktardı: “Dünyanın bir günlük ömrü kalmış olsa bile o kimsenin başa geçmesi için Allah o günü uzatır.“
Ebû Saîd el Hudrî (r.a)’den rivayete göre şöyle demiştir: Peygamberimiz (sav)’den sonra bir olay çıkacağından korktuk ve Rasûlullah (s.av.)’e sorduk, buyurdular ki: “Ümmetimin arasında Mehdî çıkacaktır, beş veya yedi veya dokuz (şüphe eden ravi Zeyd’tir) yaşayacaktır. Ebu Saîd diyor ki: “Bu müddet nedir?” diye sorduk. Rasulullah (s.a.v) “Senedir” buyurdu, ve şöyle devam etti “Bir kimse o Hz. Mehdi (a.s.)’ye gelecek ve Ey Mehdi bana ver bana ver, diyecek Hz. Mehdi (a.s.) de onun elbisesinin eteğiyle taşıyabileceği kadar eteğini dolduracaktır.”
Ebû Hureyre (r.a)’den rivayete göre Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Canım, Kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki Meryem oğlunun adaletli bir hakem olarak size inmesi pek yakındır. O gelince haçı kıracak (haça tapınmayı kaldıracak), domuzu öldürecek (domuz eti yemenin haram olduğunu bildirecek), cizyeyi kaldıracak, mal o derece çoğalacak ki kimse onu kabul etmeyecektir.“
Mücemma b. Cariye el Ensari (r.a)’den işittim şöyle diyordu: “Meryem oğlu İsa, Deccâl’i “Bab-ı Lûd” denilen yerde yok edecektir.”
… Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdular: “Sizin için korktuğum şey Deccâl’den başkadır.” Eğer Deccâl ben sizin aranızda iken çıkarsa onu sizin yerinize ben delillerle mağlub ederim. Ben aranızda yokken çıkarsa her Müslüman kendi delilleriyle kendisini savunacaktır. Ben tüm Müslümanları onun şerrinden Allah’a emanet ediyorum. “Deccâl, kıvırcık saçlı bir delikanlı şeklindedir, gözü dışarıya çıkmış şekildedir. Abdulazza b. Katan’a benzer. Sizden kim onunla karşılaşırsa Kehf Suresi’nin ilk âyetlerini okusun. Rasûlullah (s.a.v.), konuşmasına şöyle devam etti: Deccâl, Şam ile Irak arasından çıkacaktır, sağ sol her tarafı çabucak bozmaya çalışacaktır. Ey Allah’ın kulları o günleri görürseniz Allah’ın dini üzerinde kalmaya özen gösterip dininizde sebat ediniz.
SÜNEN-İ EBU DAVUD
Hadis alimlerinden Hafız Ebu Davud Süleyman bin Eş’as Sicistani (817-888)’nin sahih hadislerden derlediği kitabıdır. Kitap, 4800 hadisten oluşmaktadır. İmam aslen İran’ın Sistan şehrindendir. Genç yaşta ilim tahsil etmek için seyahatler yapmış, Zehebi’nin, nakline göre Hicri 220 senesinde Bağdat’ta Ahmed İbn-i Hanbel’den ilim tahsil etmiştir.
Birçok muhaddisten de hadis dersleri alarak büyük hadis alimlerinden biri olmuştur. Kendisinden, Tirmizi, Nesai, hatta üstadı Ahmed İbn-i Hanbel bile hadis nakletmişlerdir.
Daha sonra birçok şehirde ikamet ettikten sonra, Abbasi halifelerinden el-Vasik’in daveti üzerine, Basra’ya yerleşerek burada vefat etmiştir. Onun, hadisle beraber başka konularda da eserleri bulunmaktadır.
Eserleri arasında meşhuru da Kütüb-ü Sitte’den olan, “Sünen-i Ebu Davud” adıyla bilinen, Sünen’idir. Nakle göre, Peygamber-i Ekrem sallâ’llâu aleyhi ve salih’in sünnetini muhafaza etmek için yarım milyon hadis arasından bu kitaptaki hadisleri seçerek derlemiştir.
Müellif bu kitabında, Hz. Mehdi (a.s.) ile ilgili babının “Kitabu’l-Mehdi” bölümünde; Hz. Mehdi (a.s.)’nin özellikleri, zuhurunun alametleri, zuhurundan sonra neler yapacağı konularıyla ilgili olarak, on üç hadis nakletmiştir.
Ali (b. ebi Talih) (r.a)’dan; Rasulullah (s.a)’in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir.
Dünyanın ömründen sadece bir gün kalsa bile Allah (c.c) benim Ehl-i Beytimden bir adam gönderecektir. O dünyayı, (daha önce) zulümle olduğu gibi adaletle dolduracaktır.
Ümmü Seleme (r.a) şöyle demiştir: Resululah (s.a)’ı şöyle derken işittim:
“Hz. Mehdi (a.s.) benim ailemden, Fatıma’nın oğullarındandır.”
Ebu İshak’tan rivayet edildiğine göre;
Hz. Ali (r.a) oğlu Hasan’a bakıp şöyle demiştir:
“Benim şu oğlum, Resulullah (s.a)’ın isimlendiği gibi seyyiddir. Onun sulbünden adı nebimizin adından olan, ona yaratılışta değil huyda benzeyen bir adam gelecektir.”
…Ebu Said el Hudri (r.a)’dan rivayet edildiğine göre, Rasullullah (s.a) şöyle buyurmuştur:
“Hz. Mehdi (a.s.) ben(im neslim)dendir. O açık alınlı ve ince burunludur. Dünyayı zulümle dolduğu gibi adaletle dolduracak ve yedi sene hüküm sürecektir.”
Resulullah (s.a)’ın hanımı Ümmü Seleme (radıyallahu anh)’dan Resulullah’ın şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:
“Bir halife öldüğünde kargaşa çıkacak. Medinelilerden birisi, Medine’den çıkıp Mekke’ye kaçacak. (Ama) Mekkelilerden bazı insanlar onu (bulunduğu yerden) çıkarıp, istemediği halde (Kabe’de) Rükun ile Makam-ı İbrahim arasında ona biat edecekler. Şamlılardan onun üzerine bir ordu gönderilecek, ama o ordu Mekke ile Medine arasındaki Beyda denilen yerde yere batacak. İnsanlar bunu görünce Şam’ın ebdali ile Iraklıların asaibi (Şam ve Irak’ın hayırlı salih kulları) ona gelip biat edecek. Sonra Kureyş’ten dayıları Kelb (kabilesinden) olan bir adam çıkıp, o biat edenler üzerine bir ordu gönderecek. Fakat biat edenler Ben-i Kelb’linin gönderdiği orduya galip gelecekler. Bu ordu, Kelb’in gönderdiği bir ordudur. (o zaman) Kelb’in ganimetinde hazır bulunmayana yazık!… Halife olan zat (Hz. Mehdi (a.s.)), malı taksim edecek. İnsanların bir kısmı Peygamberlerinin Sünneti ile amel edecek. İslamiyet yeryüzüne tamamen yerleşecek. (Hz. Mehdi (a.s.)) yedi sene kalıp sonra vefat edecek ve Müslümanlar namazını kılacaklar.“
Bize Müsedded haber verdi. Onlara Ömer b. Abîd haber vermiş. Bize Ebu Bekir, yani lbn-i Ayaş haber verdi. (H) bize Müsedded haber verdi, bize Sûfyân’dan Yahya haber verdi (H). Bize Ahmed b. İbrahim haber verdi. Bize Ubeydullah b. Musa haber verdi.
Bize Zaide haber verdi. (H) Bize Ahmed b. İbrahim haber verdi, bana Ubeydullah b.Mûsa Fıtri’dan haber verdi. dedi. (Rivâyetlerdeki) mâna aynıdır. Bunların hepsi Asım’dan, Asım. Zir’den o da Abdullah b.Mesudi (r.a) vasıtasıyla Rasûlullah (s.a)’den rivayet etmiştir; Rasûlullah (s.a) söyle buyurmuştur:
“Dünyada sadece bir gün kalsa, -Zaide, hadisinde şöyle dedi. Allah o günü uzatır da – sonra bütün raviler ittifak ettiler.- O günde benden veya Ehl-i Beytimden, adı adıma, babasının adı da babamın adına uyan bir adam gönderir.”
Fıtr hâdisinde şu ilâve vardır:
O şahıs “dünyayı, zulümle dolduğu gibi, adâletle dolduracaktır”. Süfyan hadisinde şöyle dedi. Araplara, adı adıma uyan Ehl-i Beytimden biri hakim olmadıkça dünya son bulmayacak, – veya gitmeyecek-
Ebu Davûd der ki; Ömer ve Ebu Bekr’in (rivayetleri) Süfyân’ın (rivayetinin) aynıdır, yani son ilâve, bunların rivayetinde de vardır.
Ebu İshak’tan rivayet edildiğine göre;
Hz. Ali (r.a) oğlu Hasan’a bakıp şöyle demiştir
“Benim şu oğlum Rasûlullah (s.a)’in isimlendiği gibi seyyiddir. Onun sulbünden, adı Nebîmizin adından olan, ona yaratılışta değil, huyda benzeyen bir şahıs gelecektir.“
Hz. Ali kıssayı zikretti, “Dünyayı adaletle dolduracak…” dedi.
Harun şöyle dedi: Bize Amr b. Abi Kays Mutarrıf b. Tariften o ebî Hasen’den, o da Hilal b. Amr’dan şöyle dediğini rivayet etti:
Maveraünnehir’de el-Haris b. Harras adında bir adam çıkacak. Onun (ordusunun) önünde Mansur denilen birisi bulunacak, Kureyş’in Rasûlullah’a imkan verdiği gibi Al-i Muhammed’e (Hilâfetine) imkân verecek – veya hazırlayacak, her mü’minin ona yardım etmesi veya onun davetini kabul etmesi vaciptir.
SÜNEN-İ İBNİ MACE
Hadis alimlerinden Ebu Abdullah Muhammed bin Yezid (824-886)’in sahih hadis kitabıdır. İbn-i Mace, meşhur hadis imamlarından olup, hadis ilimlerini araştırmak için Gazvin’den Bağdat, Basra, Mekke, Kufe, Şam, Mısır ve Rey gibi şehirlere seyahatler yapmıştır.
Tarih, tefsir ve hadis ilmi sahasında birçok eseri vardır. En meşhur kitabı, iki ciltlik Sünenü’l-Mustafa’dır ki Sünen-i İbn-i Mace olarak tanınmaktadır. Ehl-i Sünnet’in, Kütüb-ü Sitte diye anılan hadis kaynaklarından biridir. Bu kitabının, “el-Fiten” babının bir bölümünde, İmam Mehdi aleyhi’s-selâm ile ilgili hadisleri nakletmiştir.
“… Huzeyfe bin Esîd Ebî Serîha (Radıyallâhü anh)’den; şöyle demiştir:
(Bir gün) biz (sahâbiler) kıyamet günü (halleri) hakkında (kendi aramızda) müzâkere ederken Resülullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) (yukarımızdaki) bir odadan inip üzerimize geliverdi ve :
(Şu) on büyük alâmet vuku bulmadıkça kıyamet kopmayacaktır: Güneş’in batı tarafından doğması, Deccâl, Duhân, Dâbbe(tü’l-Ard), Ye’cûc ile Me’cûc, İsâ bin Meryem’in (gökten inip meydana) çıkması, biri doğuda, biri batıda ve biri Arap yarımadasında olmak üzere üç Hufûs (yâni arz’ın çökmesi) ve Ebyene’nin Aden memleketinin en uzak yerinden çıkıp insanları Mahşer (yerin)e sevkeden öyle bir ateş ki insanlar geceleyince o da onlarla beraber geceler ve insanlar öğle vakti uyuyunca o da onlarla beraber uyur.”
“… Ebü Hüreyre (Radıyallâhü anh’den rivayet edildiğine göre; Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir :
İsa bin Meryem (Muhammedi) âdil bir hâkim ve adaletli bir imâm (devlet başkanı) olarak (gökten yere) inmedikçe kıyamet kopmayacaktır. O, (indiğinde) haçı kıracak (haça tapınmayı kaldıracak), domuzu öldürecek (domuz eti yemenin haram olduğunu bildirecek), cizyeyi kaldıracaktır. Mal da o kadar çoğalacaktır ki hiçbir kimse mal kabul etmeyecektir.
Ali (Radıyallahu anh)’den rivayet edildiğine göre, Resulullah (Sallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:“El-Mehdi bizden, Ehl-i Beytdendir. Allah onu bir gecede ıslah eder (yani tevbesini kabul eder, veya feyizler ve hikmetlerle donatır).
“… Abdullah (bin Mes’ûd) (Radıyallâhü anh)’den; şöyle demiştir:
Benim Ehl-i Beytim, muhakkak (ev halkım) benden sonra belâ, kaçırılma ve sürgüne uğrayacaktır. Nihayet beraberinde siyah bayraklar bulunan bir kavim doğu tarafından gelecek ve hayır (hükümdarlık) isteyecekler. Fakat istekleri yerine getirilmeyecek. Bunun üzerine savaşacaklar ve onlara (Allah tarafından) yardım edilecek. Bundan sonra istedikleri (hükümdarlık) kendilerine verilecek. Fakat kendileri bunu kabul etmeyip emirliği Ehl-i Beytimden bir şahsa tevdi edecekler. Bu (Emir) de insanlar yeryüzünü daha önce zulüm ile doldurdukları gibi yeryüzünü adaletle dolduracaktır. Artık sizden kim o güne yetişirse kar üstünde emeklemek suretiyle de olsa onlara varsın (katılsın), buyurdu.“
“Siz o (ordunun başında) geleni görünce, kar üstünde emeklemek suretiyle de olsa (gidip) ona biat ediniz. Çünkü o, Allah’ın halifesi Hz. Mehdi (a.s.)’dir.” buyurdu.
Abdullah bin el-Hâris bin Cez’iz-Zübeydi (Radıyallahu anh)’den rivayet edildiğine göre; Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem); “Doğudan birtakım insanlar çıkacak ve Hz. Mehdi (a.s.) için zemin hazırlayacak” buyurdular.
“… Ebû Saîd-i Hudrî (Radıyallâhü anh)’den rivayet edildiğine göre; Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur :
Ümmetim içinde el-Mehdi olacaktır. (Aranızda kalması) kısa tutulursa (kalacağı süre) yedi (yıl)dır. Kısa tutulmazsa (kalacağı süre) dokuz yıldır. Benim ümmetim o devirde öyle bir refah bulacak ki o güne dek onun mislini kesinlikle bulmamıştır. Yer, yemişini (gıda ürünlerini) verecek ve insanlardan hiçbir şey saklamayacak (vermemezlik etmeyecek)tir. Mal da o gün çok birikmiş olacaktır. Adam kalkıp: Ya Mehdi! Bana (mal) ver. diyecek. Hz. Mehdi (a.s.)de : “Al,” diyecektir.
“… Said bin el- Müseyyeb (Radıyallahü anh)’den; şöyle demiştir:
Biz (müminlerin anası) Ümmü Seleme (Radıyallahü anha)’nın yanında idik. Bir ara Hz. Mehdi (a.s.) hakkında müzakere yaptık. Bunun üzerine Ümmü Seleme (Radıyallahü anha): Ben Resulullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)’den işittim, buyurdu ki: Hz. Mehdi (a.s.), (kızım) Fatıma’nın neslindendir.“
“… Enes Bin Mâlik (Radıyallâhü anh)’den; şöyle demiştir:
Ben, Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)’den işittim, buyurdu ki:
Biz Abdulmüttalib’in çocukları cennet halkının büyükleriyiz: Ben, Hamza, Ali, Cafer, Hasan, Hüseyin ve Mehdi.“
HZ. ALİ (RA)
Hz. Ali (ra) meşhur divanında Hz. Mehdî ve bazı ahir zaman hadîsatından bahsetmiştir. Bu divanın Müştakzade şerhinden aldığımız bir kısmı şöyledir:
Tercümesi: Âyâ oğlum! (…) cûş ettiklerinde (kaynadığında, karıştığında…) Mehdî-i Âdil’e muntazır ol…
İMAM-I RABBANİ
-
…İnşaAllah tam bir şekilde Mehdi Aleyhisselam’da zuhur edecektir. Bu makamdan haber veren tabakat meşayihi azaldı… O makamın ilimlerinden ve maarifinden kelam şöyle dursun…
İşbu makam, şu ayet-i kerimede manasını güzel bulur:
“Bu, Allah’ın fazlıdır; dilediğine verir. Allah, büyük fazlın sahibidir.” (Cuma Suresi, 4)(“Mektubat-ı Rabbani”, c. 1, Mektup 32, s. 125)
-
Gelmesi vaad olunan Hz. Mehdi (a.s.)’nin dahi rabbı (terbiyesine gelen) ilim sıfatıdır.Hazret-i Ali gibi, Hz. İsa ile münasebeti vardır. Hazret-i İsa’nın kademi Hazret-i Ali’nin başında olup bir kademi dahi Hazret-i Mehdi (a.s.)’nin başındadır.
…Geleceği vaad edilen Hz. Mehdi (a.s.), velayetin ekmeliyetini alacaktır. Bu Tarikat-ı Aliyye üzerine gelecek ve bu Silsile-i Aliyye’yi tamam ve tekmil edecektir. Zira bütün velayet nisbetleri, bu Nisbet-i Aliyye’nin altında bulunmaktadır. (“Mektubat-ı Rabbani”, c. 1, 251. Mektup, s. 550, 554)
-
Sonra gelenlere nasıl bu hükmü yürüyebilir ki: Onlar arasında Hz. Mehdi (a.s.) aleyhisselam vardır. Resulullah (sav) Efendimiz onun kudumünü ve vücudunu müjdelemiş; şöyle buyurmuştur:
“O, Allah’ın halifesidir.” (“Mektubat-ı Rabbani”, c. 1, s. 814)
Muhbir-i Sadık Resulullah (sav) Efendimiz’in haber verdiği kıyamet alametlerinin hepsi haktır. Onlarda yalan ihtimali yoktur. Onlar arasında şunlar vardır:
Alışılmışın aksine, Güneş’in mağripten doğması. Hz. Mehdi (a.s.)’nin zuhuru, Ruhullah İsa’nın nüzulü. Resulullah Efendimiz’e ve ona salat-ü selam, Deccal’in çıkması, Ye’cuc ve Me’cuc’un zuhuru, Dabbe-i Arz’ın çıkması, Semadan bir dumanın zuhuru ile, insanları kaplayıp onlara elim bir azap ile azap etmesi. O kadar zorlanacaklardır ki, artık insanlar şöyle diyecekler: “Rabbimiz, bizden azabı aç; biz müminleriz…” (Duhan Suresi, 12)
Bir hadis-i şerifte şöyle gelmiştir: “Hz. Mehdi (a.s.) çıkacaktır. Başının üstünde de bir parça bulut olacaktır. Orada da bir melek bulunacak ve şöyle nida edecektir: Bu şahıs, Hz. Mehdi (a.s.)’dir; kendisine tabi olunuz…“
Resulullah (sav) Efendimiz şöyle buyurdu:
“Tüm olarak, yeryüzünün meliki dört tanedir… Onların ikisi müminlerden, ikisi de kafirlerdendir. Zülkarneyn ve Süleyman müminlerdendir. Nemrud ve Buhtunnasır ise kafirlerdendir. Yere, beşinci olarak Ehl-i Beytimden biri sahip olacaktır. Yani: Hz. Mehdi (a.s.).”
Resulullah (sav) Efendimiz bir başka hadis-i şerifinde şöyle buyurdu:
“Allah-ü Teala, Ehl-i Beytimden birini çıkarmadıkça dünya çökmeyecektir. Onun ismi ismime uyar; babasının ismi dahi babamın ismine uyar. Daha önce zulüm ve adaletsizlik dolduğu gibi, onun gelmesi ile dünya adalet ve hakların yerini bulması ile dolar…”
Bir başka hadis-i şerifte ise, Resulullah (sav) Efendimiz şöyle buyurdu:
“Ashab-ı Kehf, Hz. İsa’nın yardımcıları olacaklardır.” Hz. İsa (as) Hz. Mehdi (a.s.)zamanında yere inecektir. Hz. Mehdi (a.s.), Deccal’in etkisiz hale getirilmesinde Hz. İsa’ya (as) muvafakat eder. Onun saltanatı zamanında, Ramazan ayının on dördünde Güneş tutulacaktır; o ayın ilkinde ise Ay kararacak. Bunların oluşu, adetin ve müneccimlerin hesabı hilafına olacaktır.
Muhbir-i Sadık Resulullah (sav) Efendimiz tarafından bildirilen, daha çok alamet vardır ki; anlatılanlardan başkadır.
Şeyh İbn-i Hacer, Hz. Mehdi (a.s.)’nin alametleri üzerine bir risale yazdı ki, onlar iki yüz alameti bulur.
Vaad edilen durumu, açık bir şekilde iken, son derece cehaletlerinden ötürü bir cemaat dalalete saplandı. Sübhan Allah onlara doğru yolu göstersin. (Mektubat, c. 2, 380. Mektup, s. 1162-1163 )
…Onun zuhuru, yüz başlarında olacaktır. Şu anda dahi, yüz başını, on sekiz sene geçmiş vaziyettedir.
Hadis-i şerifte, Hz. Mehdi (a.s.)’nin alametleri hakkında şöyle anlatılmıştır: “Şark tarafında bir kuyruklu yıldız doğup aydınlık verecektir.”
…Bu yıldızın durumu da, onun seyrine göredir. Yani: Yüzü meşrik canibine doğru. Arkası dahi, mağrib tarafınadır. Bu uzun beyazlık dahi, onun arka tarafındadır. Bu mana icabı olarak, ona kuyruk isminin verilmesi yerindedir. Onun her günkü irtifaı ise meşrikten mağribedir. Ancak o, kısri (kendine has durumunda ağırlık taşıyan) seyri ile felek-i azamın seyrine bağlıdır. Hakikat-ı hali, en iyi bilen Sübhan Allah’tır.
Hulasa…
Hz. Mehdi (a.s.)’nin zuhur zamanı yakındır. Onun zuhur zamanı olan yüz (asır) başına gelinceye kadar nice mebde’ler ve mukaddimeler zuhur edecektir. Allah ondan razı olsun. Onun zuhur mebde’leri ve mukaddimeleri, Resulullah (sav) Efendimiz’in irhasatına benzer. O irhasat, Resulullah (sav) Efendimiz’in nübüvveti zuhurundan evvel zuhura gelmiştir. Nitekim, bu manada şöyle anlatmışlardır:
Muhammed Resulullah’ın sureti olan Abdullah’ın nutfesi, Amine’nin rahmine düştüğü zaman, bütün putlar yüzüstü yere yıkıldılar. Bütün şeytanlar, vazifelerinden alındılar. Melekler, İblis’in tahtını alt üst edip denize attılar. Kendisine dahi kırk gün azap ettiler.
Resulullah (sav) Efendimiz’in doğduğu gece, Kisra’nın sarayı sallandı; on dört şerefesi yıkıldı.
Mecusilerin ateşi söndü. Halbuki, o ateş bin seneden beri yanardı; bu müddet içinde hiç sönmemişti.
Hz. Mehdi (a.s.) dahi büyüktür. Onun sebebi ile, İslam’a ve Müslümanlara büyük takviye gelecektir. Onun velayetinin dahi, zahir ve batın büyük tasarrufu vardır. Nice harika hallerin ve kerametlerin sahibi olacaktır.
Onun zamanında, nice hayret veren haller zuhur edecektir.
Üstte anlatılan manalar icabı olarak, yerinde olur ki: Onun vücudunun zuhurundan evvel, adet harici harika haller meydana gele… Tıpkı: Resulullah (sav) Efendimiz’in nübüvvetinden evvelki irhasat gibi. Bu zuhura gelen işler dahi, onun zuhur mebde’leri olalar.
Nitekim, anlatılan manalar hadis-i şeriflerden de anlaşılmaktadır.
Bilesin ki bir hadis-i şerifte, Resulullah (sav) Efendimiz şöyle buyurmuştur: “Küfür her yanı istila edip hükmü cemiyet içinde aşikare işlenmedikçe Hz. Mehdi (a.s.)zuhur etmez.” (Mektubat, c.2, 381. Mektup, s.1169-1171)
Aradan bin sene geçtikten sonra, Hz. Mehdi (a.s.)’nin gelişi de bunun içindir. Onun mübarek kudumünü, (gelişini) Hatem’ür-rüsül Resullullah (sav) Efendimiz müjdelemiştir. Hz. İsa (a.s.) dahi aradan bin sene geçtikten sonra, nüzul edecektir… (Mektubat, c. 1, 209. Mektup, s. 440 )
Mümkündür ki; bu iki asrın daha hayırlı oluşu, şu itibarla olur: Allah’ın veli kullarının çok zuhuru, bid’at ehlinin azlığı, fısk ve masiyet erbabının nadirattan oluşu.. Böyle bir şeyin oluşu dahi, bu tabakadan bazı evliya ferdlerinin; o iki asırdaki evliya ferdlerinden hayırlı olmasına münafi değildir. Misal olarak Hz. Mehdi (a.s.)’yi söyleyebiliriz… (Mektubat, c.1, 209. Mektup, s. 441)
MUHAMMED B. RESUL AL – HÜSEYNİ EL BERZENCİ
Büyük alametlerin ilki, Hz. Mehdi (a.s.)’nin gelmesidir… Bu hususta varid olan hadisler, çeşitli rivayetlerde olmasına rağmen pek çoktur.
Muhammed b. Hasan El-Esnevi (Menakibiş-Şafii) eserinde der ki; Hz. Mehdi (a.s.)hususunda, Resulullah (sav)’den nakl edilen haberler tevatür halini almıştır… Onun, Ehl-i Beytinden olacağı haber verilmiştir…
Birinci safha: İsmi-soyu-doğumu-hilyesi-ona tabi olanlar
-ondan yüz çevirenler
İsmi
Rivayetlerin çoğunda onun ismi ‘Muhammed’ olarak geçer; bazı rivayetlerde ise, ‘Ahmed’ diye anlatılır… Babasının adı ‘Abdullah’ tır…
Ebu Davud ile Tirmizi’nin İbni Mes’ut (ra) dan naklettiklerine göre, Allah’ın Resulü (sav) şöyle buyurmuştur; ‘Onun ismi ismime, babasının ismi de (babamın ismine) muvafık olacaktır’…
Lakabı
Onun lakabı ‘Mehdi’dir… Çünkü Allah onu doğruya hidayet etmiştir… Aynı zamanda ‘Cabir’dir… Çünkü o, Muhammed Ümmeti’nin münkesir kalplerini tedavi edecektir… Veyahut o, zalim ve cebbar kimseleri mağlup edip kahredecektir…
Soyu
O, Peygamber (sav)’in Ehl-i Beytindendir… Çokça varit olan, gerçek rivayetlere göre onun bilhassa Fatıma neslinden olduğu açıklanmaktadır… Bazı rivayetlerde Abbas oğullarından olduğu ileri sürülmektedir…
Sonra Fatıma neslinden olduğu rivayetlerde değişik olarak varit olmuştur: Bazı rivayetler onun Hasan (ra) evladından olduğunu söylerken; diğer rivayetlerde Hüseyin (ra) oğullarından olduğunu ileri sürmüştür… Fatıma’nın nesli en çok Hasanla Hüseyin (R. Anhüma) den meydana geldiği için, bu konudaki rivayetler böyle çeşitli olmuştur.
Abbas oğulları hakkında da rivayetler çeşidi böyledir. Ancak, Abbas oğullarından (Hz. Mehdi (a.s.)) adını taşıyan biri bulunmuştur… Hz. Mehdi (a.s.)’den evvel Mansur gelmiştir…
Biat edilmesi
Ona Mekke’de Haceri Esvedle Makam-ı İbrahim arasında Aşure gecesi biat edilecektir.
Hicreti
O, Kudüsü Şerif’e hicret edecektir. Bu hicretten sonra Medine tahrip edilip vahşilerin sığınağı olacaktır. Beyti Makdis’in imarı Medine’nin tahribi hakkında hadisler varit olmuştur.
Hilyesi
‘O, açık alınlı, küçük burunlu, iri gözlü, dişleri parlak ve seyrek bir kişidir. Sakalı sık, omzunda Peygamber (sav)’in nişanı vardır. Uylukları uzundur, rengi arap rengidir. Dilinde ağırlık vardır. Yavaş ve ağır konuştuğu zaman sağ elini sol dizine vurur. Kırk yaşındadır. Diğer bir rivayete göre otuz ila kırk yaş arasındadır. Allah’a karşı son derece boyun eğicidir, üzerinde iki pamuk abası vardır. Ahlak bakımından Peygamber (sav)’e benzer. Esmerdir. Orta boyludur. Kaşı kavislidir.
Sireti
Peygamber (sav)’in yolunda gidecek. Uyuyan kişiyi uyandırmayacak, kan da akıtmayacaktır. İhya etmedik sünnet; kaldırmadık bid’at bırakmayacaktır. Ahir zamanda aynı Peygamber (sav) gibi dinin icablarını yerine getirecektir. Zülkarneyn ve Süleyman gibi bütün dünyaya hakim olacaktır. Salibi (Haçı) kıracak (haça tapınmayı kaldıracak), domuzu öldürecektir (domuz eti yemenin haram olduğunu bildirecek). Müslümanlara bütün herşeyi geri verecektir. Yeryüzü, zulüm ve işkence yerine adaletle dolacaktır. Her şeyi hak ve adalet ölçüleriyle eşit bir halde taksim edecektir.
Böylece yer ve gök sakinleri ondan razı oldukları gibi, havadaki kuşlar, ormandaki yırtıcı hayvanlar, denizdeki balıklar bile memnunluk duyacaklardır. Ümmeti Muhammed’den (sav) memnun olmadık hiç kimse kalmayacaktır. Hatta, ‘ihtiyacı olan yok mu?’ diye tellal bağırtacak; ‘İhtiyacımız yoktur’ cevabı verilecektir. Ancak bir adam gelip ‘benim ihtiyacım var’ diyecek; bunun üzerine Hz. Mehdi (a.s.)ona:
‘Haydi git Hazin istediğini versin’ emrini verecek. Adam gelip Hazin’e durumu anlatacak o da:
‘Aç kucağını’ diyecek. Kucağını açıp Hazin ona bol miktarda ihsanda bulununca adam tam bir pişmanlık içinde: ‘Muhammed Ümmetinin (sav) en gözü doymayan kişisi benim!’ deyip, Hazin’den aldığını geri vermek isteyecek. Fakat Hazin ‘biz verdiğimizi geri almayız!’ diyecek. Hülasa iyi-kötü bütün insanlar, onun zamanında görülmemiş nimete boğulacak. Gökten bolca rahmet yağacak, yerlerde bereket artacak; bütün defineleri bulacak.
Bütün ülkeler ona kapılarını açacaklar. Hint kralları ona boyun eğip, tüm hazinelerini Beyti Makdis’e verecekler. Her taraftan, arıların kovanlarına gelip sığındığı gibi, ona gelip sığınacaklar. İnsanlara, ilkin de olduğu gibi gökten, üçbin melek inip, muhaliflerinin yüzüne ve arkasına darbeyi indirecek. (Yani üçbin melekle yardım görecekler) Meleklerin başında Cebrail (as) sonunda Mikail (as) bulunacak.
Onun zamanında kurtla koyun bir arada otlayacak, çocuklar yılan ve akreple oynaşacak, insanlar bir ölçek buğday ektiklerinde karşılığında yedi yüz ölçek bulacak. Tefecilik, veba, zina, içki gibi fenalıklar kalkacak. Ömürler uzayacak, emanetler yerine teslim edilecek. Kötüler helak olacak. Ehli Beyt’e buğz eden bir fert kalmayacak. İnsanlar arasında sözü sevilecek. Allah (c.c.) onun sayesinde kör fitneyi söndürecek. Yeryüzünde emniyet ve sükun hakim olacak. Hatta bir kadın, beş kadınla birlikte aralarında hiçbir erkek olmadığı halde serbestçe korkusuz Hacca gidebilecek.
İsa (as)’ın da bunlardan bazılarını icra etmesi buna mani değildir. Çünkü her biri aynı şeyi yapabilirler. Aynı zamanda gelmeleri de muhtemeldir. Bu husutaki izahat ileride gelecektir.
İkinci Safha
Onu bize tanıtacak alametler ve gelmesinin yaklaştığını gösterecek olan işaretler…
Alametlere gelince;
Beraberinde Allah Resulünün (sav) gömleği, kılıcı, sancağı bulunacaktır. O sancak ki, Peygamber (sav)’in vefatından bugüne kadar hiç açılmamıştır. Hz. Mehdi (a.s.)’nin zuhuruna kadar da hiç açılmayacaktır. Sancağında ‘El Biat’u Lillah’, ‘Allah için biat’ ibaresi yazılı olacaktır.
Başında bir sarık bulunacak, bu sarığın içinden bir adam çıkıp Hz. Mehdi (a.s.)’yi göstererek şöyle haykıracak: ‘İşte Allah’ın halifesi Hz. Mehdi (a.s.)! Ona uyunuz!’
O, kuru bir kamış ağacını kuru bir yere dikecek, anında yeşillenip yaprak verecek.
Ondan mucize isteyecekler; o da havada uçan bir kuşa işaret edip hemen eline düşecek.
Gökten şöyle bir ses duyulacak: ‘Ey insanlar artık Allah cebbarları, münafık ve yardımcılarını sizden uzaklaştırdı. Ümmeti Muhammed (sav)’in en hayırlısını başınıza getirdi. Mekke’de ona katılın, o Hz. Mehdi (a.s.)’dir! İsmi de Ahmet B. Abdullah’tır. Diğer bir rivayet: ‘Size Muhammed ümmetinin en hayırlısı olan Cabir’i tayin etti. Mekke’de ona yetişin, o Hz. Mehdi (a.s.)’dir. İsmi Muhammed B. Abdullah’tır!
Yer altın plakları gibi ciğer parelerini dışarıya atacak. İnsanların kalpleri zenginleşecek. Yeryüzü bereketle dolacak. Kabe’nin altından define çıkacak. Bunu Allah yolunda dağıtacak. Antakya veya Taberiye gölünden ‘Tabut es-Sekine’ çıkarılacak. Omuzlanıp Beyti Makdis’te onun önüne konulacak. Yahudiler onu görünce birazı müstesna Müslüman olacaklar. İsrailoğulları’na deniz ikiye bölündüğü gibi, ona da bölünecek. Arasından rahatlıkla geçip gidecek. Horasan’dan siyah bayraklarla insanlar gelip ona biat edecekler. Meryem oğlu İsa (as) ile buluşacak, İsa onun arkasında namaz kılacak. Üzerinde Peygamber (sav)’in alameti bulunacak.
Gelmesinin Yaklaştığını Gösterecek İşaretler
-
Fırat Nehri yarılacak altından bir dağdan altın dökülecek.
-
Ramazan’ın ilk gecesinde Ay, onbeşinci gecesinde Güneş tutulacak. Dünya kurulduğu günden bu yana görülmemiş bir şekilde vaki olacak bu tutulma olayı, Ramazan ayında iki kere Ay tutulacak.
-
Her tarafı aydınlatan kuyruklu yıldız doğacak, doğudan üç veya yedi gün ardı ardına.
-
Büyük bir ateş zuhur edecek, gökte karanlık görülecek, gökte alışılmış olan kırmızılığın aksine bambaşka bir kızıllık yayılacak. Yeryüzünün duyup anlayabileceği bir dille nida edilecek…
-
Şam’da ‘Harista’ denilen bir köy yerle bir olacak. Gökten Mehdi ismiyle çağrılacak, doğu ve batıda bulunan herkes bu sesi duyacak! Uyuyan uyanacak, ayakta olan oturacak, oturan ayakları üzerine dikilecek.
-
Şevval ayında ayaklanma, Zilkadede harb konuşmaları, Zilhiccede ise harb vaki olacak.Hacılar soyulacak, kanları (Cemretül Akabe) üzerine akacak. Bu saydıklarımızın bazıları vaki olmuştur.
-
Anlaşmazlıklar ve sık sık depremler vaki olacak. Gökten gelen bir ses şöyle diyecek: ‘Kulağınızı açın! Gerçek, Hz. Muhammed (sav)’in ehlindendir’ Yerden biri şöyle seslenecek: ‘Hak İsa (as) ile Abbas ehlindendir. ‘ Birincisi meleğin ikincisi ise şeytanın haykırışı olarak tezahür edecektir.
-
Fırat altından bir dağdan altın çıkacak. (Kıyamet Alametleri, s. 166)
-
Hz. Mehdi (a.s.) havada uçan bir kuşa parmağıyla işaret edecek, kuş avucunun içine düşecek… Kupkuru bir kamış çöpünü kuru toprağa dikecek, anında yeşerecek… (Kıyamet Alametleri, s. 173)
Hz. Mehdi (a.s.) işi çok sıkı tutacak… (Kıyamet Alametleri, s. 175)
Sonra Allah Konstantiniyye (İstanbul’u) çok sevdiği dostlarının eliyle feth edecek. Onlardan hastalığı ve üzüntüyü kaldıracak, sonra çok geçmeden Hz. İsa inecek, Deccal’le mücadele edecek.” Bu hadisi çok uzun olarak İmam Suyuti (Cami-i Kebir’nde) serd etmiştir.
“Ikd’üd-Dürer”de şöyle der: “Konstantiniyye’nin yedi suru vardır. Beher sur yirmibir arşındır. Ve onda yüz kapı vardır. Şehri takip eden son surun genişliği on arşındır. O Rum denizine dökülen haliç üzerine kurulmuştur. Denizi Rum illerine ve Endülüs’e doğru uzanır gider.
Hz. Mehdi (a.s.)sabah namazına abdest almak için denizin yanında sancağı dikecek, su ondan uzaklaşacak. Ve açılan yoldan geçip insanlara şöyle haykıracak: “Ey insanlar haydi siz de geçiniz. Cenab’ı Hak İsrailoğulları’na olduğu gibi size de denizi ikiye ayırdı.” Onlar da geçecekler. Tekbirler getirecekler bu defa sarsıntı biraz daha şiddetli olacak. Üçüncü tekbir getirişlerinde oniki burç yerle bir olacak. Oradan doğru şehre girecekler… (Kıyamet Alametleri, s. 181)
…Peygamberimiz (sav)’den nakledilmiştir: “Dünyaya iki mümin, iki kafir hakim olmuştur. Müminler: Zülkarneyn, Süleyman Aleyhisselam kafirler ise: Nemrud, Buhtu Nasr’dir. “Dünyaya Ehl-i Beytimden beşincisi olan Hz. Mehdi (a.s.) de hakim olacaktır.” İbni Merdüveyh İbni Abbas’dan naklediyor: “Eshab-ı Kehf Hz. Mehdi (a.s.)’nin yardımcılarıdır. Ülemaya göre onların bu zamana kadar kalmaları Muhammed Ümmetimden olmak şerefine nail olmaları içindir.”
Tenbih:
Muhtelif rivayetlerde Peygamberimiz (sav)’den şöyle nakledilmiştir: “Büyük harb, Konstantiniyye’nin fethi, Deccal’in çıkması yedi ay içinde olacaktır.” Diğer bir rivayette, bu, “yedi sene” olarak geçmektedir. Ebu Davud’a göre “yedi yıl” rivayeti “yedi ay” rivayetinden daha doğrudur. (Kıyamet Alametleri, s. 182-183)
Diğer bir tenbih:
Hz. Mehdi (a.s.)’nin hakimiyet süresi hususunda çeşitli rivayetler vardır. Bazı rivayetlerde bu süre beş yahut yedi ve yahut da dokuz sene olarak geçmektedir. Bazılarında ise sadece yedi, diğer bir kısım rivayetlerde ise dokuz, başka bir rivayette: Az olursa beş, çok olursa dokuz; bazı rivayette on dokuz yıl ve birkaç ay, bazısında yirmi, bazısında yirmi dört, bazısında otuz, bazısında kırk yıl olarak geçmektedir.” Bu kırk yılın dokuzunu Rumlar ile sulh içinde geçirmiştir. İbni Hacer (Elkavlül Muhtasar) adlı eserinde der ki:
“Bu rivayetlerin hepsi zuhuru ve gücü itibarıyla doğru olabilir.” Evet İbni Hacer’in bu sözünü birkaç yönden teyid edebiliriz. Birincisi Peygamber ümmetini bilhassa Ehl-i Beytini birçok şeyle müjdelemiştir. Onların her türlü zulüm ve işkencelerinden kurtarılacaklarını anlatmıştır. Bu da ancak uzun bir müddet yapılacak olan adalete bağlıdır. Yedi ve dokuz sene gibi kısa bir süre ise buna kafi değildir. İkincisi, Hz. Mehdi (a.s.)tıpkı Zülkarneyn ile Süleyman gibi bütün dünyaya hükmedecek. Diğer ülkelerde mescitler, binalar kuracaklar, dokuz sene gibi az bir müddet, yapacak olduğu mücadelesine ve diğer işlere yetmez.
Üçüncüsü, onun zamanında ömürler uzayacak. Ömürlerin uzaması, onun da uzun ömürlü olmasını gerektirir. Aksi halde ömürlerin uzamasının bir anlamı kalmaz.
Bilindiği gibi Hz. İsa (as) nazil olacak ve Deccal’i etkisiz hale getirecek. Şurası da bir gerçektir ki, Hz. İsa Hz. Mehdi (a.s.)’den hakimiyeti almayacak; çünkü liderler Kureyş’dendir. Madem insanlar arasında bu ikisi mevcut olacak, öyleyse Hz. İsa (as) onun Emiri değil de Veziri olacaktır. Bu sebepledir ki Hz. Mehdi (a.s.)’nin arkasında namaz kılacak ve ona tabi olacaktır. Nitekim, Müslim’de Cabir’den varid olan şu hadis buna delalet etmektedir: Namaz da teehhur ettiği zaman Hz. İsa ona şöyle diyecektir: Bazınız bazılarınıza Allah bu Ümmete ikramda bulunduğu için emirlerdir. Bazı rivayetlerde varid olan: “Hz. Mehdi (a.s.)insanlara yalnız o namazı kıldıracaktır, ondan sonra İmam İsa olacaktır” sözü, buna mani değildir. Çünkü onun imam ve emirliği sabit olduktan sonra, onun Hz. İsa’yı namaza imam olarak tayin etmesi mümkündür. Çünkü onun efdaliyeti hilafetine cevaz vardır; hele fadıl, Kureyş’in gayrisinden olursa!” (Kıyamet Alametleri, s. 185)
…Peygamberimiz (sav)’in şu mübarek hadisi bakınız buna ne güzel ışık tutmaktadır:
“Size Meryem’in oğlu gayet adil bir hakem olarak geldiği, imamınız da sizden olduğu bir zaman haliniz acaba nice olur?” “İmamınız sizden olduğu…” sözü, “Adil bir hakem” sözünün İmamet anlamına geleceği vehmini ortadan kaldırmıştır. Çünkü İsa Aleyhisselam geldiği zaman Hz. Muhammed (sav)’in şeriatına tabi olacaktır. Buradaki imametten murat, namaz imameti değildir. Tevfik Allah’tan…(Kıyamet Alametleri, s. 186) Muhammed B. Resul Al – Hüseyni El Berzenci “Kıyamet Alametleri” Pamuk Yayınları, Trc. Naim Erdoğan)
M. MUHYİDDİN ARABİ
Bilin ki, Hz. Mehdi (a.s.)mutlaka çıkacaktır. Ancak yeryüzü zulüm ve işkence ile dolmadıkça; çıkmayacaktır. İşte o da böyle bir zamanda çıkacak, dünyayı doğruluk ve adalet ile dolduracaktır. Hatta dünyada tek bir gün kalsa, Allah o günü uzatacak, taki o halife gelsin. Bu, mutlaka Allah’ın Resulü’nün soyundan olacak, Hz. Fatıma evladından gelecektir.
Malı eşit surette dağıtacak, vatandaşları arasında adalet ile muamelede bulanacaktır. Adam kendisine gelip Ey Mehdi bana ver, diyecek. Önünde de mal bulunacak. Hz. Mehdi (a.s.)hemen önündeki maldan onun eteğine dolduracak, taşıyabildiği kadarını alıp götürecektir. Hz. Mehdi (a.s.), dinin fetret geçirdiği bir dönemde ortaya çıkacak… Adam cahil, korkak ve pinti olarak akşamlayacak, fakat alim, cesur ve cömert olarak sabahlayacaktır. Huzur ve mutluluk onunla yürüyecek. Kendisi beş, ya yedi veya dokuz yıl yaşayacaktır. Resulullah’ın izinden yürüyecektir. Onun adına hiçbir melik hata etmez. Görmediği şekilde onu doğrultur. Her görevi üzerine alır ve zayıfa düşküne yardım eder. Musibete uğrayanlara yardımcı olur. Dediğini yapar, yaptığını da söyler, şahid olacağı şeyi de bilir. Allah kendisini bir gecede ıslah eder. Rum şehrini (İstanbul’u) tekbir ile fetheder. Yanında bu sırada Hz. İshak evladından yetmişbin Müslüman bulunacaktır.
Dini ayakta dimdik durduracak, eski hüviyetine kavuşturacaktır. İslam’a yeniden ruh üfleyecek, zelil hale geldikten sonra onunla İslam’ı eski güçlü haline sokacaktır. O, İslam öldükten sonra İslamı tekrar diriltecektir.
Din, böylece onun vasıtasıyla eski hüviyetini kazanacaktır.
Onun döneminde din tamamen rey’den arınmış olarak eski hüviyetini kazanacaktır. Vereceği birçok hükümlerde ulemanın mezheplerine muhalefet edecektir. Bundan dolayı ondan uzak duracaklardır. Zira zanlarına göre, gerçekten Allah imamlarından sonra bir müçtehid bırakmadığını kabulleneceklerdir…
Bil ki, Hz. Mehdi (a.s.)çıktığı zaman bütün Müslüman havassı ve avamı sevineceklerdir. Hz. Mehdi (a.s.)’nin ilahi olan yani manen desteklenen adamları olacaktır. Onun davetini ayakta tutacaklar ve ona yardım edip kendisini zafere kavuşturacaklardır. Ülkeye ait bütün ağır yükleri bunlar yüklenecekler. Allah’ın Hz. Mehdi (a.s.)’ye verdiği görevden ötürü ona destek olacaklardır. Daha sonra Hz. İsa Dımaşk’ın doğusundaki Beyaz minareye inecektir. İmam yerinden geriye çekilecek, Hz. İsa öne geçecek ve insanlara namazı kıldıracaktır. İnsanlar arasında Resulullah (sav)’in sünnetiyle emredecek, haçı kıracak (haça tapınmayı kaldıracak), domuzu öldürecek (domuz eti yemenin haram olduğunu bildirecek). Allah Hz. Mehdi (a.s.)’nin ruhunu tertemiz olarak kabzedecektir.
Hz. Mehdi (a.s.), vakti gelinceye dek gizlenecektir, vaadolunan vakti gelince de ortaya çıkacaktır. Onun şehidleri, şehidlerin en hayırlısı, güvendiği kimseleri yani vezirleriyse emin olanların en güvenceli olanlarıdır.
Allah, bir grup kimseyi ona vezir tayin etmiştir. Allah bu kimseleri gizlemiştir. Ben keşif ve şühud yoluyla bu hakikatlara muttali oldum. Ayrıca, Allah’ın kulları için öngördüğü şeylere de vakıf oldum. Bunlar öncü olan bazı ashab gibi önde hareket edeceklerdir. Tıpkı önde gelen sahabenin Allah’a verdikleri sözü yerine getirdikleri gibi, bunlar da aynen o sözlerini doğrulayıcı olacaklardır. Bu kimseler aynı zamanda Arap da olmayıp Acem yani yabancı olacaklardır. Arap olmamalarına rağmen Arapçadan başka bir dilde konuşmayacaklardır. Onların cinslerinden olmayan bir koruyucuları olacaktır. Bu, Allah’a hiçbir vakit karşı da gelmiş değildir. Kendisi en saf ve samimi vezirlerinden olacaktır.
Özellikle bu vezirler her konuda gerçek manada arif kişiler olacaklardır. Fakat bizzat Hz. Mehdi (a.s.)ise, kendisi… ve gerçek anlamda siyasetçi olacaktır. Yine bu vezirlerin belirgin bir özelliği de kendilerinin hiçbir zaman savaş meydanlarında hezimete uğramamalarıdır. Mesela Rum şehrini, İstanbul olsa gerek sadece tekbirlerle fethedeceklerdir. İlk tekbirde surların üçte biri yıkılacak, ikinci tekbirde surun üçte biri yıkılacak, üçüncü tekbirde surun kalan bölümü yıkılıp yerle bir olacaktır. Böylece bu şehri kılıçsız ve silah kullanmaksızın fethedeceklerdir. İşte bu doğrunun ta kendisidir ki zaferle kardeştir.
Hz. Mehdi (a.s.)’nin vezirlerinin ihtiyaç duyacakları şeyler, görevlerini en iyi yapmaları için dokuz tanedir, bu şeylerde ona ulaşamaz. Bundan az da olmayacaktır. Bu şeyler sırasıyla şunlardır;
-
Keskin bir görüş,
-
İlka anında ilahi hitabı tanımak,
-
Allah’tan geleni terceme etmesini bilmek,
-
Emir sahiplerinin mertebe ve derecelerini bilmek,
-
Gazap anında merhameti bilmek,
-
Melik’in ihtiyaç duyacağı arzakı mahsusayı ve diğer şeyleri bilmesi,
-
İşlerin birbiriyle olan münasebetini bilmesi,
-
İnsanların ihtiyaçlarını yerine getirmede aşırılığı ve kısıtlamayı bilmesi,
-
Kendi özel müddeti içerisinde ihtiyaç duyduğu gaybı ilimleri bilmesi.
İşler ve hadiseler henüz meydana gelmeden, Hz. Mehdi (a.s.)Allah tarafından buna muttalidir. Zira önceden olacak olanlara hazır olması gerekiyor.
Hz. Mehdi (a.s.), din bakımından rey ve kıyasa başvurmaktan masumdur. Ona böyle davranması haramdır. Zira Allah’ın dini konusunda hüküm vermede Nebi yani Peygamber olan birinin kıyas yapması doğru değildir. Şayet kıyas yapmasına izin verilseydi, Allah onu peygamberin Hz. Muhammed (sav)’in diliyle bildirirdi. Ayrıca Hz. Peygamber (sav) imamlardan hiçbirisi için benim izimde yürüyecekler, hata etmeyecekler dememiştir. Bu ifadeyi sadece Hz. Mehdi (a.s.)için söylemiştir. Onun masumluğunu, halifeliğini ve vereceği hükümleri konusunda masumiyetini bildirmiştir. (“Futuhat-El Mekkiye”, 366. bab, c. 3, s. 327- 328)
İBN-İ KESİR
Şuayb b. Halid’in Ebu İshak’dan rivayetine göre Hz. Ali oğlu Hasan’a bakarak şöyle demiştir: “Gerçekten benim şu oğlum, Resulullah’ın adlandırdığı gibi Seyyid’dir. Pek yakında onun sulbünden biri çıkacak, o Peygamberiniz (sav)’in adıyla isimlendirilecektir. Resulullah (sav)’e ahlakı da benzeyecek, fakat yaratılışında değil.” (İbni Kesir Nihayetü’l-Bidaye ve’n Nihaye, 1/38.)
Resulullah Efendimiz buyuruyor: “Dünyada bir tek günden başka gün kalmasa (Zaide’den gelen rivayette) Allah, o günü uzatır. Hatta o günde Beni veya benim Ehl-i Beytimden ismi benim ismime, babasının adı babamın adına benzeyen biri gönderilecektir.” (Fıtr hadisinde ise) “Yeryüzü zulüm ve cevr ile doldurulduğu gibi o da adalet ve doğrulukla dolduracaktır. (Süfyan hadisinde ise) “Benim Ehl-i Beytimden ismi benim ismime uygun bir Arap milletine sahip oluncaya kadar dünya gitmeyecek ve dünyanın ömrü bitmeyecektir.” (İbni Kesir, “Nihayetü’l-Bidaye ve’n Nihaye”, 1/39. Ebu Davud, “Mehdi”, 1. H. 4282, 4283. Tirmizi, “Fiten”, 52. H. 2231)
Bir başka rivayette ise: “Dünyada hiçbir gün kalmayıp sadece bir gün kalsa Allah, o günü uzatacaktır. Ta ki ismi benim ismime uygun Ehl-i Beytimden biri görevi üzerine alsın.” (İbni Kesir, “Nihayetü’l-Bidaye ve’n Nihaye”, 1/39. Tirmizi, “Fiten”, 52. H. 2231)
Resulullah buyuruyor: “Ümmetim arasından el Mehdi olacaktır. Şayet aranızda kalması kısa tutulursa yedi yıl kalacaktır. Kısa tutulmazsa kalış süresi dokuz yıldır. Benim ümmetim arasında o dönemde öyle bir bolluk olacak ki, o güne kadar böyle bir bolluk ve refah hiçbir zaman kesinlikle duyulmamıştır. Yeryüzü bütün ürünlerini verecek, onda hiçbir şey gizli kalmayacaktır. O günde mal pek çok birikmiş olacaktır. Adam kalkıp, Ey Mehdi, Bana mal ver diyecek, o da hemen al diyecektir.” (İbni Kesir, “Nihayetü’l-Bidaye ve’n Nihaye”, 1/42, “İ. Maceh”, Fiten, 34, H. 4083)
Resulullah buyuruyor: “Ümmetim içerisinden el Mehdi çıkacak beş veya yedi veya dokuz yıl aralarında yaşayacak. Kendisine adam gelip, ey Mehdi bana mal ver, diyecek, Hz. Mehdi (a.s.) de onun eteğinin taşıyabileceği kadar dolduracaktır.” (İbni Kesir, “Nihayetü’l-Bidaye ve’n Nihaye”, 1/43. Tirmizi, “Fiten”, 53, H. 2232)
İbni Kesir diyor ki, bu, Hasen bir hadistir. Bu hadis farklı olarak da Resulullah’dan rivayet olunmuştur. Bu hadiste, Hz. Mehdi (a.s.)’nin en fazla kalacağı müddet dokuz yıl olacağına, en az müddetinin de beş veya yedi yıl olacağına işaret edilmektedir. Ola ki malı bol bol dağıtacak olan halife bu olacaktır. Yine de en iyisini bilen Yüce Allah’tır. Bunun zamanında meyveler gayet çok olacak, ziraat istemediği kadar bollaşacak, mal alabildiğince artacaktır. O dönemde buna hiçbir güç karşı koyamayacak, din dimdik ayakta hakim olacak, hayır ve iyilikler daimi ve sürekli olacaktır. (İbni Kesir, “Nihayetü’l-Bidaye ve’n Nihaye”, 1/43, 44)
“Bize Halef b. Velid, Abbad b. Abbad ve Halid b. Sa’d tahdis ettiler. Bu Zevat Ebu’l Vedak’tan o da Ebu Said’den rivayetle Ebu Said demiştir ki: “Bir adam şöyle dedi: “Allah’a yemin ederim ki, başımıza hiç bir emir geçmiş olmasınki o, geçenden daha kötü olmasın.” Bunun üzerine Ebu Said, şöyle dedim diyor: “Şayet Resulullah’dan bir şey işitmemiş olsaydım, ben de söylenen gibi mutlaka söylerdim. Resulullah’ın şöyle dediğini işittim: “Sizin emirlerinizden bir Emir gelecek, malı öylesine bir dağıtacak ki, sayılamıyacak kadar. Ona adam gelip mal isteyecek o da al, diyecek. Gelen kimse de elbisesini yayacak, oraya malı dolduracak. Ve Resulullah üzerinde bulunduğu kalınca bir abayı sererek, adamın o zamanki halini hikaye ederek, sonra da bunun köşelerini topladı ve dedi ki işte böylece adam onu alacak ve götürecektir.”(İbni Kesir, “Nihayetü’l-Bidaye ve’n Nihaye”, 1/44)
Resulullah buyuruyor: “Biz Abdulmuttalib’in çocukları, cennet halkının efendileriyiz. Ben, Hamza, Ali, Ca’fer, Hasan, Hüseyin ve Mehdi.” (İbni Kesir, “Nihayetü’l-Bidaye ve’n Nihaye”, 1/44. “İ. Maceh”, “Fiten”, 34. H. 4087)
İMAM ŞARANİ
Ebu Davud’un, Ebu Said el-Hudri’den rivayet ettiği hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuştur:
– Ümmetim içinde Hz. Mehdi (a.s.) bulunacaktır. Eğer kısa süre olursa yedi yıl, kısa olmazsa dokuz yıl hüküm sürecek. Hz. Mehdi (a.s.)’nin zamanında mal (yani zenginlik) artacak. Yanında da çok servet bulunacak. Biri kalkıp da:
– Ya Mehdi bana (biraz) yardım et, deyince o da:
– (İstediğin miktarı, taşıyabildiğin kadarı) al, diyecektir.
Ebu Davud’un rivayetindeki (başka) hadis-i şerifte:
– Hz. Mehdi (a.s.) ben(im neslim)dendir. Alnı geniş ve açıktır.
(Ebu Said el-Hurdi’den) rivayet edilen hadis-i şerifte Resul-u Ekrem Efendimiz şöyle buyurmuştur:
– Yemin ederim ki, bu ümmete öyle (şiddetli) belalar gelecek de kişi zulümden, gaddarlıktan kurtulmak için sığınacak bir yer bulamayacaktır. Öyle sıkıntılı bir sırada Allah Teala akrabamdan, benim hanedanımdan bir kimseyi gönderecek de onun sayesinde yeryüzü adaletle, hakşinaslıkla dolacaktır. Nitekim, (ondan önce) başkaları ile yeryüzü zulüm ve gaddarlıkla doldurulduğu gibi. Ondan (yani Hz. Mehdi (a.s.)’den) gökyüzü sakinleri (meleklerle peygamberlerin ruhları) ve yeryüzünde oturan (mü’minlerin ve canlı hayvanların) hepsi razı ve hoşnut olacaklar. (Hz. Mehdi (a.s.)’nin zamanında) gökyüzü yağmurdan hiçbir şeyi esirgemeyecek ve cömertçe bol yağdıracak.
Yeryüzü de bitkilerinden hiçbirini eksik bırakmayacak ve muhakkak onları kemali ile bitirip ortaya çıkaracaktır. Hatta yaşayanlar (kendilerinde bulunan nimetleri görmeleri için) ölülerin de hayatta olmalarını temenni edeceklerdir. İmam Hz. Mehdi (a.s.) bu adalet ve bolluk içinde yedi yıl, yahut da sekiz yıl veya dokuz yıl yaşayıp hükümdar kalacaktır.
Ebu Davud’un rivayet ettiği hadis-i şerifte Allah’ın Resulü:
Dünya tek bir gün kalsa bile Allah Teala muhakkak o günü uzatır ve yüce Allah o günde benim neslimden yahut da Ehl-i Beytimden adı adıma, babasının adı da babamın adına uygun olan(yani Abdullah oğlu Muhamed olan) kemal sahibi bir kimseyi gönderir, buyurmuştur.
Bu hadisi manasıyla İmam Tirmizi rivayet ederek sahih ve hasen demiştir.
Aynı şekilde Tirmizi’nin rivayet ettiği hadis-i şerifte Resul-i Ekrem Efendimiz şöyle buyurmuştur:
Dünyada ancak tek bir günden başka hiçbir zaman kalmamış olsa bile Ehl-i Beytimden bir kimsenin insanların başına geçmesi için muhakkak Allah Teala o günü uzatır. Ve o zatın önünde (yardımcı) melekler bulunacak ve İslam (dini bütün haşmetiyle) ortaya çıkacaktır. Hz. Mehdi (a.s.)’nin hazinesinde mal, servet o derece çok olacak ki, bir kişi yanına gelerek:
– Ey Mehdi bana yardım et, diye rica edince Hz. Mehdi (a.s.) onun elbisesinin içinde taşıyabileceği parayı avuçlayıp verecektir.
Hafız Ebu Nuaym’ın rivayet ettiği hadis-i şerifte Resul-i Ekrem Efendimiz şöyle buyurmuştur:
Ey Ehl-i Beyt! Mehdi bizdendir. Aziz ve Celil olan Allah onu bir gecede -yahut da iki günde demiştir- ıslah ve irşat edecek.
Mağrib’de de karışıklıklar, fitneler ve korku(lu günler) olacak. Açlık ve hayat pahalılığı alabildiğine yayılacak. Fitneler çoğalacak, insanların bir kısmı diğerlerini yiyecekler. İşte (öyle müşkül bir) zamanda Mağrip memleketinin en uzak bölgesinden ve Resul-i Ekrem Efendimiz’in muhterem kızı Fatma’nın evlatlarından bir kimse ortaya çıkacaktır. İşte o zat ahir zamanda ayaklanacak olan Hz. Mehdi (a.s.)’dir. Ve Hz. Mehdi (a.s.)’nin zuhuru da kıyamet alametlerinin ilkidir.
İmam Şureyk’in rivayet ettiği hadis-i şerifte:
Hz. Mehdi (a.s.)’nin çıkmasından önce bir Ramazan içinde Güneş iki defa tutulacaktır, diye buyurulmuştur.
En iyisini Allah bilir.
İbni Mace’nin Ebu Hureyre’den rivayet ettiği hadis-i şerifte Resul-u Ekrem Efendimiz:
Dünya(nın ömrün)den hiçbir zaman kalmayıp ancak tek bir gün kalsa bile o günde benim ailemden bir zatın (Mekke’deki Merve üzerine yükselen) Deylem Dağı’na, yahut da Deylem eyaletine ve İstanbul’a ve Roma şehrine sahip olması için Aziz ve Celil olan Allah muhakkak o günü uzatacak, buyurmuştur. Bu hadisin isnadı sahihtir.
İmam Mehdi sonra mahiyetindeki askerlerle birlikte Altın Kilise’ye ulaşarak içinde büyük ve çok (kıymetli, nadide) mallar ele geçirirler. Hz. Mehdi (a.s.)bu malları alıp Müslümanlar arasında eşit ve müsavi olarak taksim eder. Hz. Mehdi (a.s.)sonra Kilise’nin içinde sekinet – kuvve-i maneviye- sandığını ele geçirir. Sandığın içinde Hz. İsa’nın ucu demirli bastonuyla Hz. Musa’nın asası vardır. O asa Hz. Adem cennetten çıkarıldığı zaman onunla birlikte yere inmişti. (Bilahare) Roma İmparatoru Kayser o sekinet sandığını (Kudüs’teki) Beytü’l-Makdis’de ele geçirmiş ve içinde bulunan bütün (nadide, kıymetli) eşyalarla malları alarak Altın Kilise’ye götürmüştür. İşte o eşya şimdiye kadar Altın Kilise’nin içinde saklanmaktadır. Nihayet o eşyaları Hz. Mehdi (a.s.)tekrar oradan alacaktır…(“Ölüm – Kıyamet – Ahiret ve Ahir zaman Alametleri”, Bedir Yayınevi, s. 432-448)
İBN HACER EL MEKKİ
Hz. Mehdi (a.s.)’nin geleceği, Resulullah efendimizin neslinden olacağı, dünyaya yedi sene hükmedeceği, yeryüzünü adaletle dolduracağı ve Hz. İsa (as) ile beraber çıkarak, O’nun Filistin’de (Lud) kapısında Deccalı etkisiz hale getirmesine yardımcı olacağı, bu ümmete imamlık yapıp, Hz. İsa (as)’nın O’nun arkasında namaz kılacağı” anlamındaki bütün hadisler, pek çok ravinin nakilleriyle kesinlik kazanmıştır. Sayılan bütün bu noktalar, Hz. Mehdi (a.s.)’nin hayatına ait en önemli özellikleridir.
Hz. Mehdi (a.s.)’nin rengi Arabi, bedeni İsraili’dir. Sağ yanağı üzerinde parlayan yıldız gibi bir ben vardır. Onun hilafetinden yer ve gök ehli, hatta havadaki kuşlar bile razı olacaktır.
Hz. Mehdi (a.s.), sanki Ben-i İsrail ricalindedir, yeryüzünün hazinelerini çıkaracak ve küfür diyarını fethedecektir.
Rükun ve Makam arasında kendisine biat edilecektir. Hz. Mehdi (a.s.), o kadar merhametli olacaktır ki, zamanında bir kimsenin bile burnu kanamayacaktır.
Sakalı bol ve sık olacaktır.
Dişleri parlak olacaktır.
İnsanlara malı ve eşyayı dağıtırken, saymadan bol bol verecektir.
Hiçbir tarafın ondan mahfuz kalmayacağı, bir fitne zuhur edecek, bu fitne kaldığı yerden hemen başka bir tarafa yayılacak ve bu durum bir münadinin semadan seslenerek “Ey insanlar, emiriniz artık Hz. Mehdi (a.s.)’dir” demesine kadar devam edecektir.
Allahü Teala, İslam’ı nasıl Resulullah Efendimizle başlatmışsa, Hz. Mehdi (a.s.)ile sona erdirecektir.
Zulüm ve fısk’la dolu olan dünya, o geldikten sonra adaletle dolup taşacaktır.
Muhtelif zelzelelerin olacağı bir dönemde gönderilecektir.
Onun devrinde, ümmetin gerek iyileri ve gerekse de kötüleri, misli asla görülmemiş şekilde, pek çok nimetlere sahip olacaktır. Çok yağmur yağmasına rağmen bir damlası bile boşa gitmeyecek, toprak bir tek tohum istemeden verimli ve bereketli olacaktır.
Hz. Mehdi (a.s.)çıkarken başında bir sarık olacak ve bir münadi “Bu Allah’ın halifesi olan Mehdi’dir. Ona uyunuz” şeklinde nida edecektir.
Peygamber Efendimiz (sav), “Horasan tarafından bayraklar çıktığını gördüğünüzde, kar üzerinde sürünerek de olsa, o bayraklara katılınız, zira içlerinde Allah’ın halifesi Hz. Mehdi (a.s.)vardır.” buyurmaktadır.
O fitnelerin zuhur ettiği bir zaman aralığında gelecek ve ihsanı karşılıksız olacaktır.
Konstantiniyye ve Deylem dağını fethedecektir.
İslam’ın aleyhine söylenecek bir söz bile, ona ağır gelir.
Hz. Mehdi (a.s.)’den önce, yaygın katliamların vuku bulacağı büyük bir fitne görülecektir.
Masum insanlar katloluncaya kadar Hz. Mehdi (a.s.) çıkmayacak ve bu katliamlara yerde ve göktekiler, artık tahammül edemez bir hale geldiğinde zuhur edecektir. Hz. Mehdi (a.s.) gelince, insanlar onu aşk ve muhabbetle kucaklayacaklardır.
Hz. Mehdi (a.s.), bütün haramların helal sayıldığı, büyük bir fitneden sonra çıkacaktır. Hilafet, ona evinde otururken gelecek ve devrinde yeryüzünün en hayırlısı kendisi olacaktır.
Hz. Mehdi (a.s.) çıkmadan önce, Medine’de simsiyah taşların bile kan içinde kaybolacağı büyük bir vaka olacaktır. Bu olayda, bir kadının öldürülmesi bir kamçının sallanması kadar kolay olacaktır. Ve bu olay 2 km kadar yayılacak bilahare Hz. Mehdi (a.s.)’ye biat edilecektir.
Hz. Mehdi (a.s.) çıkmadan önce, milletler arasında ticaret ve yollar kesilecek, insanlar arasında fitneler çoğalacaktır. Muhtelif ülkelerden birçok alim birbirlerinden habersiz şekilde Hz. Mehdi (a.s.)’yi aramak üzere yollara çıkacak ve alimlerden her birisine 310 kadar insan refakat edecektir. Sonunda hepsi de Mekke de buluşurlar. Ve birbirine “Buraya niçin geldiklerini” sorduklarında hepsi de “bu fitneleri önleyecek ve Konstantiniyye’yi fethedecek olan Hz. Mehdi (a.s.)’yi arıyoruz, çünkü biz onun, babasının, anasının ve ordusunun isimlerini öğrendik” şeklinde cevap verirler.
Allah (c.c.) bütün insanların kalplerini onun muhabbetiyle dolduracaktır. Sonra o gündüzleri aslan, geceleri abid olan bir kavimle yürüyecektir.
Hz. Mehdi (a.s.), hiçbir bid’atı bırakmayacak ve bütün sünnet-i seniyye’yi ihya edecektir. Konstantiniyye, Çin ve Deylem dağlarını fethedecek, bu durum 7 yıl devam edecektir. Ancak onun her senesi, sizin 20 senenize bedel olacaktır. Sonra Allah-u Teala dilediğini yapacaktır.
O’nun zamanında kurtla koyun birarada oynayacak, yılanlar çocuklara bir zarar vermeyecektir. İnsan bir avuç tohum atacak, 700 avuç hasat edecektir. Riya, riba, zina, içki kalmayacak, ömürler uzayacak ve emanet zayi olmayacaktır. Kötüler helak olacak, Peygamber Efendimiz’e buğz edecek kimse kalmayacaktır.
O Güneş’ten bir alamet belirinceye kadar gelmeyecektir.
O’nun kumandanları, insanların en hayırlısıdır.
Yeryüzü emniyetle dolacak ve hatta birkaç kadın, yanlarında hiç erkek olmaksızın, rahatlıkla hacca gidebilecektir.
Çok yaygın ve sona ermesi mümkün görülmeyen bir fitne çıkacak ve bu fitne, semadan 3 kez “Emir,Hz. Mehdi (a.s.)’dir, gerçek o’dur” şeklindeki nida’ya kadar sürecektir.
Dünyada ismi geçecek bir halife kalmayıncaya kadar çıkmayacaktır.
O gelmeden önce, doğudan ışık veren bir yıldız görünecektir.
Ramazan’da iki defa Ay tutulacaktır.
Sema’dan bir ses, onu ismiyle çağıracak ve Doğuda Batıda hatta uykuda olan bile bu sesi duyacak ve uyanacaktır.
Konstantiniyye’nin fethi sırasında, sabah namazı için abdest alırken bir bayrak dikecek, deniz ikiye ayrılarak su kendiliğinden uzaklaşacak ve açılan yolu takibeden Hz. Mehdi (a.s.), karşı kıyıya geçecektir. Sonra bir bayrak daha dikecek ve diyecek ki “Ey insanlar, ibret alınız. Deniz ben-i İsrail’e nasıl yol verdiyse, bize de öylece yol verdi” ondan sonra, hepsi tekrar, tekrar tekbir getirecek ve 12 tekbirle, şehrin 12 burcu da düşecektir. (“El-Kavlü’l Muhtasar fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar”, s. 15-75)
ALİ BİN HÜSAMEDDİN EL MUTTAKİ
Allah da onun muhabbetini insanların sinelerine yerleştirir. O daha sonra gündüz aslan, gece ise abid olan bir kavimle beraber olur.
Dani, Katade’den tahric etti. O dedi ki: Fitne içindeki insanlar kan akıtıldığı zamanda evinde oturmakta olan Hz. Mehdi (a.s.)’ye gelir ve “Bizim için kalk artık” der. O ise kabul etmez, ancak ölümle tehdit edildikten sonra onlar için kalkar. Ondan sonra artık kan dökülmez.
(Zamanında) Ne uykuda olan uyandırılır, ne de herhangi bir kan akıtılır.
Ahmed, İbni Ebi Şeybe, İbni Mace ve Nuaym b. Hammad Fiten isimli kitabta Hz. Ali’den tahric ettiler, Resulullah (SAV) buyurdu: Hz. Mehdi (a.s.)bizden Ehl-i Beyttendir. Allah onu bir gecede ıslah eder (olgunlaştırır).
Tabarani Kebir’inde ve Ebu Naim İbni Mes’ud’dan tahric ettiler. O dedi, Resullah (SAV) buyurdu: Ehli Beytimden ismi benim ismim, ahlakı benim ahlakım olan bir evladım çıkacak ve daha önce zulümle dolu olan dünyayı, o adaletle dolduracaktır.
Sakalı sıktır, dişleri parlaktır, yüzünde bir ben vardır. Omuzunda Peygamber (SAV)’in alameti vardır. Peygamber (SAV)’in softan bayrağı ile çıkacaktır. O bayrak dört köşeli olup dikişsizdir ve rengi siyahtır. O’nda bir hicr (hale) bulunur. O Resulullah (SAV)’in vefatından beri açılmamış olup Hz. Mehdi (a.s.)çıkınca açılacaktır. Hz. Allah üçbin meleği Hz. Mehdi (a.s.)’ye yardım için gönderecek ve melekler ona muhalefet edenlerin yüzüne ve arkasına vuracaktır. O yaşı otuz ile kırk arasında (kırk yaşında) olduğu halde gönderilecektir.
İbni Ebi Şeybe, Ebi Celd’den tahric etti, o dedi ki: Bir fitne görülür, bunu diğer fitneler takip eder ve birinciler sonuncuların kılıçla çatışmaya dönüşünü kamçılar ve bundan sonra da hilafet, yeryüzünün en hayırlısı olan Hz. Mehdi (a.s.)’ye evinde otururken gelir.
Dani, Seleme b. Züfer’den tahric etti, dedi ki: Bir gün Huzeyfe’nin yanında Hz. Mehdi (a.s.)’nin çıktığı söylendi. O dedi ki: Siz eğer aranızda Hz. Muhammed (SAV)’in ashabı olduğu halde O çıkarsa felah buldunuz. Muhakkak ki O insanların karşılaştıkları şerler sebebi ile, Gaibin (Hz. Mehdi (a.s.)’nin) kendilerine insanların en sevgilisi olmadıkça çıkmayacaktır.
Keza (N. b. Hammad), Ebu Hureyre’den tahric etti, Dedi ki: Açıkça Allah Teala inkar edilmedikçe Hz. Mehdi (a.s.)’ye biat edilmez.
Nuaym b. Hammad Fiten’inde sahih bir senetle Müslim’den nakille Hz. Ali (RA) ‘den tahric etti. Buyurdu ki: Fitneler dörtdür. Bolluk fitnesi, darlık fitnesi, keza bir fitne ve altın madeninin zikri. Sonra da Peygamber (SAV)’in soyundan birisi çıkar ve Allah onun eliyle insanların işini ıslah eder.
Naim, Kaab’dan tahric etti. Dedi ki: Mehdi’nin çıkışından önce, şarktan parlak kuyruklu bir yıldız doğacaktır.
Dani şehr b. Havşeb’den tahric etti. Dedi ki, Resullah (sav) buyurdu: Ramazan’da bir seda, Şevval’de bir ses, Zilkade’de kabileler arasında savaş olur. Hacılar talana uğrar. Mina’da ölülerin çok olacağı bir savaş olur, öyleki orada taşları kan gölü içinde bırakacak kadar kan akar.
Naim, Şureyk’den tahric etti. Dedi ki, bana ulaştı ki: Hz. Mehdi (a.s.)’nin çıkışından önce, Ramazan’da iki kez Ay tutulması olacaktır.
Herkes sadece ondan konuşur, onun sevgisini içer ve ondan başka bir şeyden bahsetmezler.
Nuaym b. Hammad ve Ebil Hasenil harbi Harbiyat isimli eserlerin birinci faslında Ali b. Abdullah b. Abbas’dan tahric ettiler. O dedi ki: Hz. Mehdi (a.s.), Güneş bir alamet olarak doğmadıkça çıkmaz.
Nuaym b. Hammad ve Hakim, Mbr b. Şuayb’dan, o babasından, babası da dedesinden tahric etti, şöyle dedi: Resulullah (sav) buyurdu: Zilkade ayında kabileler savaşır, Hacılar kaçırılır, melhameler olur. Sahipleri (Hz. Mehdi (a.s.)) çekinir ve neticede istemediği halde Ehli Bedir sayısınca insan ona, Rükun ile Makam arasında, biat eder. Yer ve gök ehli de ondan razıdır.
Büyük şehirler, dün sanki yokmuş gibi helak olur. Süfyani ile ordusu kalabalık beş kabileyi istila eder.
ŞEYH MANSUR ALİ NASIF
Şeyh Mansur Ali Nasıf, Taç isimli kitabının haşiyesinde şunları yazıyor:
“Selef uleması arasında olsun halef uleması arasında olsun şu husus pek çok şöhret bulmuştur. Bilinmelidir ki, ahir zamanda mutlaka bir şahıs zuhur edecektir. Bu kişi benim Ehl-i Beytimden olacaktır. Buna Hz. Mehdi (a.s.)denecektir. Bütün İslam memleketlerini ele geçirecek, her Müslüman ona tabi olacak, aralarında adaletle muamelede bulunacaktır. Dini güçlendirecek ve takviye edecektir. Daha sonra da Deccal ortaya çıkacak, Hz. İsa inecek ve Deccal’i etkisiz hale getirecektir veya Hz. İsa ile Hz. Mehdi (a.s.)birlikte yardımlaşarak Deccal’i etkisiz hale getirecektir.” Hz. Mehdi (a.s.)ile ilgili hadisleri sahabenin önde gelenlerinden ve hayırlılarından bir grup rivayet etmişlerdir. Yine muhaddislerin büyüklerinden Ebu Davud, Tirmizi, İbni Mace, Taberani, Ebu Ya’la, Bezzaz, İmam Ahmed b. Hanbel, Hakim (rd. hum ecmain) hazretleri tahric etmişlerdir. (Ahmet Faruk, “Ka’be Baskını ve Mehdilik”, Vahdet Yayınevi, s. 21)
KADIZADE
“Onun ismi Muhammed, babasının adı Abdullah’tır. Hz. Fatıma’nın evladından, zamanın halifesi adil bir imam, kamil bir veli, mutlak bir müceddiddir. Allah (cc.), istediği vakit onu yaratır ve gönderir. İslam dinini onunla güçlendirir. Onun hükmü altında, iki kişi hatta iki hayvan arasında bile, düşmanlık kalmaz. Her mü’min sadık veli olup, mülhidler muvahhid, zındıklar sadık alim olsa gerekir. Pek çok fetihler ve ganimetlerle, bütün Müslümanları zengin etse gerekir. Hz. İsa ile cem olsa ve Hz. İsa, Deccal’ı etkisiz hale getirse ve zımmilerden cizyeyi kaldırıp ve İslam’a girenlerin imanlarını kabul etse gerekir.”(Kadızade, “Amentü Şerhi” (Sdş. M. Rahmi) s.358)
ABDÜLHAMİD B. EBİ’L-HADİD EL-MUTEZİLİ
…İmam Ali’nin bu sözünden maksat zamanın sonuna doğru Muhammed oğullarından kıyam edecek olandır (Hz. Mehdi (a.s.))… Çünkü tüm Müslüman fırkalar, “O kıyam etmeden dünya son bulmayacaktır” diye söz birliği etmişlerdir. (“Şerh-i Nehc-ül Belaga”, c. 3, s. 434 ve 435. Hutbe şerhi)
KUŞADALI İBRAHİM HALVETİ
Büyük mutasavvıflardan Kuşadalı İbrahim Halveti de yazdığı mektuplarda Hz. Mehdi (a.s.)’nin yakın bir zamanda geleceğini ve vazifesini yapacağını bildirmiştir:
“Şimdi vakitler, mukaddeme-i zuhur-i Mehdi kuddise sirruhu’dur. Yine vara vara onun vaktinde suluk gaza ile olacaktır. Şimdilik bir mevzı’da zikrolunması devam-i adet elvermez. 23 Muharrem 1260/1844
…Yine Hz. Mehdi (a.s.) zuhurunda kırk senesi cihat esnasında Deccal’e uyanlar, çift u çift heyetinde böyle böyle mücahade ederek Deccal ve avanesi etkisiz hale getirildiğinde bi yedi İsa aleyhisselam tertibi süluk böyle böyle değişilir… 1260/1844, (Y.N.Öztürk, Kuşadalı İbrahim Halveti, s. 204-212, Fatih Yay. 1982)
MUHAMMED BİN MUHAMMED
BİN MAHMUD EL HAFIZI EL-BUHARİ
8 ve 9. Hicri asrın büyük alim ve mutasavvıflarından olan Muhammed bin Muhammed bin Mahmud el Hafızı el-Buhari yazmış olduğu Faslu’l-Hitab li-Vaasli’l-ahbab adlı eserine Mehdilikle ilgili uzun bir bölüm koyarak konuyla ilgili hadisleri toplamıştır;
“Camiu’l-usul de, kıyametin eşratı ve alametlerinden olarak zikr olunur; Mesih aleyhisselam ve Hz. Mehdi (a.s.)hakkında Cabir (ra) den rivayet olunduğuna göre Resulullah (sav) buyurmuştur ki;
– Ümmetimden bir taife hak uğrunda muzafferler olarak kıyamet gününe kadar savaşacaklar. Bu sırada Hz. İsa (as) iner, Müslümanların emiri ona der ki: Buyur bize namaz kıldır. O da ona der ki: Hayır, Allah’ın bu ümmete ikramı olarak sizin biriniz diğerinize amirdir. Hadisi Müslim rivayet etmiştir…
…Şerhu’us-sünne‘de, “eşratu’s-saa” babında Hz. Mehdi (a.s.)hakkında rivayet eder. Ebu said i’l-hudri Resulullah (sav)’ın şöyle buyurduğunu söylüyor: Resulullah bu ümmetin başına gelecek bir beladan bahisle,
– O belanın gelmesiyle insanın zulümden sığınacağı bir sığınak bulamadığı bir sırada Allah benim neslimden, Ehl-i Beytimden bir adam gönderecektir. Yeryüzü ondan evvel nasıl zulüm-ü cevr ile dolduruldu ise oda kıst-u adl ile dolduracaktır. Gök ve yer sakinleri ondan memnun olurlar. Sema hiçbir damlası kalmayıncaya kadar bütün yağmurunu indirir. Yeryüzü de ne kadar nebatı varsa hepsini çıkarır. Hatta ölüler bile dirilmek isterler. O böyle bir zeminde yedi sene yahut sekiz sene, yahut dokuz sene yaşar…
…İmam Ebu’l-Abbas el-Müğstağfiri “Delailü’n Nübüvve ve’l-Mucizat” kitabında Hz. Mehdi (a.s.)hakkında Abdullah ibn Mes’ud’a varan senetle rivayet eder: Resulullah (sav) şöyle buyurmuşlardır:
– Günler ve geceler tükenmeden Allah Ehl-i Beytimden ismi benim ismimden, babasının ismi babamın isminden olan bir adam gönderir. Yeryüzü nasıl zulüm ve cevr ile dolduruldu ise oda adil ile doldurulur… (Muhammed bin Muhammed bin Mahmud el-Hafizi el-Buhari, Faslu’l-Hitab, s.553-557 Erkam Yay. No: 45)
HZ. MEHDİ (A.S) KONUSUNDAKİ HADİS-İ ŞERİFLERİN KAYNAKLARI
Hz. Mehdi (a.s.)’nin geliş alametleri, özellikleri ve Hz. Mehdi (a.s.) döneminde yaşanacak olaylarla ilgili hadis-i şerifler pek çok güvenilir hadis kaynağında aktarılmaktadır. Bu kaynaklardan bazıları şunlardır:
1. Tırmizi’nin Sünen’inde 3 tane,
2. Ebu Davud’un Sünen’inde 8 tane,
3. İbn-i Mace’nin Sünen’inde 8 tane,
4. Ahmed bin Hanbel’in Müsned’inde 12 tane,
5. Abdülrezzak b. Hemmam’ın el-Musannef’inde 8 tane,
6. İbn Ebi Şeyhe’nin el-Musannef’inde 14 tane,
7. İbn Hibban’ın Sahih’inde 7 tane,
8. Heysemi’nin Zevaid’inde 20 tane,
9. Suyuti’nin Cami’us Sağır’ında 8 tane,
10. el-Muttaki el-Hindi’nin Kenzü’l Ummal’inde 59 tane,
11. Hakim’in Müstedrek’inde 12 tane,
12. Deylemi’nin el-Firdevs’inde 7 tane,
13. Darekutni’nin Sünen’inde 1 tane olmak üzere, bu kaynaklarda Hz. Mehdi (a.s.) ile ilgili toplam 159 güvenilir hadis-i şerif bulunmaktadır.
Ayrıca büyük İslam alimlerinden,
– İbn Kesir 3,
– Hafız Busuri 2,
– Zehebi 5,
– Munziri 1,
– Azimabadi 6,
– Elbani 6 güvenilir hadis-i şerife eserlerinde yer vermişlerdir.
Bunlar Hz. Mehdi (a.s.) ile ilgili hadislerin bulunduğu güvenilir kaynakların sadece bir kısmıdır. Bunların dışında da daha pek çok güvenilir kaynakta Hz. Mehdi (a.s.)konusundaki hadisler ve açıklamalar vardır.
beklenenmehdi.com sitesinden alıntılanmıştır…
0 Yorumlar