İnternet,Sosyal Medya,Alışveriş:Özgürlük ve Güç İstenci
Dünyada herkesin ürettiği ortak kültür formları sadece sistemin merkezinden ya da beyninden çıkmıyor artık. Müslüman ya da herhangi bir dinden, mensubiyet grubu farklı alanlardaki kişilerden tüm dünyayı kapsayacak “ortak kültür“ üretildiği gibi yoğun talep görmekte.
Sadece sosyal medya, twitter, facebook, youtube değil müzik, sinema, bağımsız kısa filmler bile rağbet görebilmekte. Herkesleşmenin, Küresel Medeniyet kültürünün en belirgin olduğu sahalar tabi ki sosyal medya. Blog kültürü de Küresel Medeniyette oldukça aktif kültür formlarından biri. Sadece sosyal medyada, bloglarda ya da youtubeda yazı yazan, fotoğraflarım çekip paylaşan ya da video çekip yükleyen kişiler kendilerini “önemli değerli” kılmış saymıyor.
İnternetten her türlü yüklemeleri ve indirmeleri yapan kişilerin bağımsızlık manifestosu bilinenin ve araştırılanın çok ötesinde. O derece yoğun bir ego tatminine vardırıyor ki internet bireyi herhangi bir cemaat ya da kültür grubundan çok daha fazla aidiyet sağlar. Küresel Medeniyet kişilere özgürlüklerini, ifade hürriyetlerini her platformda sunmalarını sağlayarak bilinen değer üretim merkezlerini etkisizleştirir.
Marketlerden aynı ürünün çok farklı markalarından seçebilme hürriyeti ve erkinin kişi oğluna yüklediği tatmin duygusu ve gücü başka doyum vesilelerini ortadan kaldırmaya yeter. Ya da sosyal medyada devletin ileri gelenleriyle, sanatçılarla, yazarlarla yapılan söyleşiler, eleştiriler, beğenmediğini ifade edebilme yetkesi dünyada şimdiye kadar gelebilmiş en iyi “kendini gösterebilme” yöntemi. Bu Küresel Medeniyetin gücünü artırdıkça artırırken, toplumların bünyesindeki kökleşmesini de sağlar.
Küresel Medeniyet klasik, geleneksel değer üretim merkezlerini, dinleri değersizleştirip, onları yeni bireylerin gözünde küçültüp, tarihileştirerek varlığım meşrulaştırır. Artık dünyada o kadar çok anlam üretilebilmekte ki… “Tanrı ölmedi, hiperger- çek bir şeye dönüştü.” (Baudrillard, 2008, 210) Dolayısıyla klasik kutsallar, yeni birey için hiçbir şey ifade etmiyor.Çünkü onların elinde iletişim kanallarının sunduğu “istediğini kutsallaştırabilme” yetkisi ve özgürlüğü var. Gelecekte Küresel kültürde kimsenin bağlanıp, hesap vereceği saha kalmayacak. Bir ustadan eğitim almanın, dizinin dibinde yetişmenin de manası yok.
Yemek yapmak için aşçıya ya da “bir bilen”e bile ihtiyaç yok. Eskiden Amerikanlaşmanın en önemli vasıtası sayılan fast food zincirlerine karşı durmak bir değer kesbederdi. Ancak bugün bu gıda zincirlerine karşı gelme şeklindeki muhalefeti önemseyen kalmadı. Çünkü marketlerde satılan ambaljlı, çabuk bozulabilen, uzun süre saklanabilen, basit, pişmiş, kısa sürede ısıtıp yenebilen ve tabi ki usta gerektirmeyen ürünler ve kullanım değeri bireylerin özgürlüklerini sağladığı için muhalifler için de kullanım değer yüksektir.
Ercan Yıldırım-Zamanın Ruhuna Karşı,syf;68-69