İnsanların Ahlâklarının Farklı Olmasının Sebebi

112201-300x150 İnsanların Ahlâklarının Farklı Olmasının Sebebi

112201 İnsanların Ahlâklarının Farklı Olmasının Sebebi

İnsanların ahlâklarının farklı olmasının sebebi kişiliğe ait faziletlerin tümü iki çeşittir: Nazari faziletler, amelî faziletler. Bunlardan her birisi iki yolla elde edilir.

1. Beşerî eğitim ve öğretimle. Bunun elde edilmesi konusunda zamana, eğitime, alıştırmaya ve pratiğe ihtiyaç vardır. Sözgelişi insan herhangi bir konuda bilgisi arttıkça, öğrendikleri üzerinde alıştırma yaptıkça derece derece ilerler, güçlenir. Bu konuda insanlardan bazıları az alıştırma ile yetinebilirken bazılarının daha çok alıştırma yapması gerekir. Bu miktar insanların zekaları ve yaşadıkları ülkelerin toplum yapılarından, cografi şekillerinden kaynaklanan karakterlerinin farklılığına göre değişir.

2. İlahî lütufla elde edilir. Kimi insanlar doğuştan bu lütufla dogar, bilgili bir beşerden eğitim ve öğrenim görmeksizin bilgin ve bilge bir kimse olur. Meryem oğlu İsâ, Zekeriya oğlu Yahyâ ve diğer bazı peygamberler gibi -Allah’ın selâmı hepsinin üzerine olsun-. Bunlar, diğer insanların ve peygamberlerin elde edemediği birtakım marifetleri, hiç eğitim, öğretim görmeden, alıştırma yapmadan elde etmişlerdi.

Peygamberler dışında bazı bilge kimselerin de belirli sanat alanlarında bu yöntemle maharet kazandıkları zikredilmektedir. Eğitim ve alıştırma yoluyla elde edilen her türlü yetenek, maharet, kimileyin doğuştan olabilir. Bir çocuğun doğuştan düzgün ifadeli, cömert, cesur karakterli olduğu halde, bir başka çocuğun bunun tersi karakterde olması gibi.

Bu maharetler bazen öğrenme ve alıştırma yapmakla elde edilebilir. Bu bağlamda doğal olarak, alıştırma veya öğrenme yoluyla faziletli bir kişilik sahibi olan kimse, fazilet bakımından en kamil kimsedir. Sözkonusu edilen bu üç yönden rezil olan kimse de reziletin zirvesine çıkmıştır.

Ahlâkı Değiştirmenin İmkânı

İlim adamları ahlâkın değiştirilmesi konusunda tartışmışlar. Bir kısmı şöyle demiş: Ahlâk hilkat (yaratılış) cinsindendir. Bu yüzden hiç kimse yaratıldığı hâlin dışına çıkamaz, üzerinde bir değişiklik yapamaz. Bu yaratılış iyiyse iyidir, kötüyse kötüdür. Şu beyitlerde söylendiği gibi:

İnceleyin:  Osmanlı Siyasetnamelerinde Ahlak Düşüncesi

Ahlâklar, karakterlerden, huylardan başka bir şey değildir

Kimisi övülür nitelikte kimisi de yerilir niteliktedir.

Zaman nasihatle hilkati (yaratılışı) değiştiremez/Saygın bir kimse olmak isteyen de, yaratılışından gelmiyorsa, bunu başaramaz.”

Bu görüşü savunanlar Hz. Peygamber’in şu hadisini delil getirmişler: ”Kime güzel bir yüz ve güzel bir ahlâk verilmişse Allah’a şükretsin.”

Aynı konu ile ilgili şöyle bir hadis nakledilmiştir: ‘Allah ahlâkı ve yaratılışı tamamlamıştır.” Buna göre yaratılanın, Yaratıcının fiilini değiştirmesi imkânsızdır.

Öte yandan ahlâkın değiştirilmesinin mümkün olduğunu savunanlar da Allah Rasülü’nün şu hadisini delil olarak getirmişler:

“Ahlâkınızı güzelleştirin.”Ahlâkı değiştirmek mümkün olmasaydı, Hz. Peygamber böyle emretmezdi.

Bu görüşü savunanlar, iddialarını şöyle sürdürmektedirler: Allah eşyayı iki şekilde yaratmıştır:

[Birincisi],Her şeyi bilfiil kendisi yaratıp kuluna yapılacak iş bırakmadığı şeyler; gökler ve yeryüzü, yaratılanların biçimleri ve durumları gibi.

[İkincisi], herhangi bir varlığı yaratıp ona birtakım güç ve yetenekler vermiştir.Meselâ Cenâb-ı Hak insanı özünü değiştirmeden, eksik kalan yanlarını tamamlamakla ve kendini değiştirmekle görevlendirmiştir. Yüce Allah’ın hurma çekirdeğinde hurma ağacını kuvve olarak yaratması, onu ağaç haline getirmesi için insanın yardım etmesi, buna bir örnektir. İnsan bu çekirdeği ağaca dönüştürebileceği gibi, kendi haline terkedip çürütebilir de.

İnsanın ahlâkî yapısı da tıpkı bunun gibidir. İnsan seciye halinde bulunan karakter yapısını tümden değiştiremez; ancak onu eğitip kontrol altına alabilir. Bu imkân insana verilmiştir. Bununla ilgili yüce Allah şöyle buyurmuştur:

“Nefsini arındıran kesin kurtulmuştur; onu kirletip yitiren de ziyana uğramıştır.” [Şems, 9-10].

Böyle olmasaydı, vaazların, nasihatlerin, va’din, va’îdin, emrin, nehyin yararı hükümsüz kalırdı. O zaman akıl kula: “Niçin yaptın?”, “Niçin terkettinî…” gibi soruların sorulmasını caiz görmezdi. Bazı hayvanlarda bunun mümkün olduğu görülürken insanda ahlâkî yapının değişmesi nasıl imkânsız görülür? Sözgelişi bazen birtakım yabanî hayvanlar eğitim ve alıştırma yoluyla evcil hayvan; huysuz, hoyrat, azgın hayvan da uysal, esnek bir hayvan haline getirilebiliyor.

İnceleyin:  Alexis Carrel - İnsanlar Uyanın -Notlar

Ne var ki, insanların karakter yapıları farklıdır. Kimileri verilen bilgiyi, eğitimi hızlı bir şekilde algılayıp kabul edecek karakterde yaratılmış; kimileri yavaş kabul eder karakterde, kimileri de orta karakterde yaratılmıştır. Ancak bunları hepsi az da olsa verilen şeyi kabul etme konusunda birbirinden ayrılmazlar. Ama herbirisi mutlaka, kendi kapasitesine göre bir kabul yeteneğine ve imkânına sahiptir.

Ahlâkî yapının değiştirilmesinin imkânsız olduğu görüşünde olan kimsenin bile, bu gücün kendisinin varlığını kabul ettiğini görüyorum. Zira bu doğru bir tutumdur. Çünkü böyle olmasaydı insanın çekirdekten elma üretmesi imkânsız olurdu.

Ahlâkın değişmesinin mümkün olduğu görüşünde olan kimse, kuvve halinde olanı fiil haline getirme ve ihmal ederek bozma imkanına sahip olduğunu kabul etmektedir. Herhangi bir bitkinin çekirdeği gibi. Çünkü bir insanın hurma çekirdeğini gömüp ondan hurma ağacı üretmesi mümkün olduğu gibi, orta yerde bırakıp çürümesine neden olması da mümkündür. Bu da diğeri gibi doğru bir yaklaşımdır.

Aslında her iki tarafın ihtilafı, bakış açılarının farklılığından kaynaklanmaktadır.

Râgıb el-İsfehânî –  ez-Zerîa ilâ mekârı’mi’ş-şerîa (İslâm’ın Ahlâkî İlkeleri), çev. Abdi Keskinsoy, (Beşikçi Yayınevi, Trabzon: 2003), s. 73-75,81-82.

Hümeyra ÖzturanAhlak Felsefesinin Temel Problemleri,syf.50,52

Muhammed Ali

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir