İlerleyiş
‘ Müslüman, sürekli bir ilerlemenin adayıdır.
Dinde sürekli bir ilerleyiş vardır.
Alt ucundan tutsanız bile din sizi kurtarır. Ama yine de sizin borcunuz dinde durmadan ilerlemektir.
Müslümanın ödevi dinde halka inmek değil, halkı dine yükseltmek, halkla birlikte dinde yükselmektir.
Zaten, sizin yükselmeğe ve yükseltmeye çalıştığınız derece, halkın özleminde gizlidir. Sizin öbür insanları dinde ilerlemeye çağırmanız, onların kendi içlerindeki gizli bölgeyi açmalarını istemeniz demektir.
İçindeki kapılar açılsın istiyorsunuz yani.
İnsanların içindeki türbeler ışısın, yatırlar uyansın, sabahlar doğsun, kurumuş çeşmeler, gözyaşı çeşmeleri aksın istiyorsunuz yani.
«İki günü birbirine eşit olan insan ziyandadır» diyen Peygamberin izi, durmadan ilerlemenin izidir.
Gün doğar, gün batar ve müslüman ilerler.
Ay doğar, ay batar ve müslüman ilerler.
Ay, hilâlden bedir haline gelir, sonra tekrar hilâl haline döner, bu hâl durmadan devam eder ve müslüman durmadan ilerler.
Gerçekleşmiş inanca ermek için durmadan ilerlemenin gerektiğini bilir müslüman.
Bütün peygamberlerin, ermişlerin, şehitlerin, kurtulmuşların inanç sevincinden payım almak için durmadan ilerlemenin gereğini unutmayandır müslüman.
Hazreti Musa, halkına doğru koşmuştu. Ama halkının dindeki duraklamalarına, hele hele gerilemelerine ve dönmelerine asla boyun eğmedi, asla göz yummadı. Onları sevdiği, onlara acıdığı için, onları acı şekilde de uyardı, tatlı şekilde de uyardı. Hep onları dine doğru çekti. Dinin onların ayaklan altında eriyip gitmesine asla razı olmadı.
Bütün peygamberlerin halka bakışları, dinde ilerleme açısından asla kaymadı.
Dindeki ilerlemeye en beliğ örnek, Miraç değil midir?
Her namaz, dinde biraz daha ilerlemek için müminin giriştiği kendi miraç tecrübesidir.
Başarı, gerçek başarı, halk kalabalıklarının insanın peşinden geçici sürüklenişinde değil, halkın kalbine, halkın ruhuna, belki yavaş, fakat sağlam yerleşmede kök salmadadır.
Ve başarının devamı, içine kök salman halk ruhunu ilerletmede, dinde ve dünyada ilerletmededir.
Çağımızda dinde ilerleme, kalbteki inancı gerçek hale getirme, canlandırma, din düşüncesini diriltmedir. Ruhunu uyandırma, dini konu edinen edebiyatın yeniden doğuşunu hazırlama, yeni natlar, yeni tevhit ve münacaatlarla insanın yüzünü ağartma, duvarlarda hapsedilmiş gibi duran Kur’an’m ışığıyla kentin ve insanın ruhunu ışıtma yolunda durmadan hız kazanmak demektir.
Ve halkın ruhuna, dinde ilerleme yolunda, sürekli olarak hız kazandırmak demektir.
Dinde ilerleme, dünyada duraklamayı gerektirmez. Tersine, dünyada da ilerlemeyi sağlar. Çünkü: dinde ilerlemekte olanın hız alanından dışarı çıkamaz dünya. Hızla ilerleyen müslümanın peşinden, aynı hıza kapıları dünya da ilerler.
Dinden kopmuş insan karanlıklar ve güvensizlikler içindedir. Son çağda sanki din durdu ve dünya ilerledi. Sonra insan birden dinden kopmaya ve onunla birlikte de bütün güvenini kaybetmeye başladığının farkına vardı. Anlaşıldı ki, bu bir ilerleyiş değil, bir hırlayıştır, boşluğa doğru bir fırlayıştır.
Ve şimdi dinde ilerleme, dinde dirilme, insanın ona bağlı dünyanın da dinle kurtulma günleri geri geldi. İçte bunu fark etmeye başladı insan.
Sezai Karakoç,Günlük Yazılar 2