İcm’a Hakkında
Gerçekte bir Müslüman, Sünnet’i ve İcmâ’yı asla inkâr etmez. Ancak, İcmâ’yı inkâr eden iki kesimle karşı karşıyayız: birisi İslâm’ın hüviyetini parçalamak isteyen mülhid/zındık bir grup… Diğeri ise ehl-i İslâm arasında ittifak konusu olan sahih bilgiden bile yoksun toy, tecrübesiz, birikimsiz, kifayetsiz, reform heveslisi yeniyetmeler. Birinci grubu sapkınlıklarıyla baş başa bırakıyoruz. İkinci grupta- kilere ise bu tavırlarının tehlikesini bildirerek onlara şer’î ilimler konusundaki zihin bulanıklıklarından kendilerini kurtaracak kadar ilim sahibi olmalarını tavsiye ederiz.
İcmâ’yı reddetmek bizi çok tehlikeli noktalara götürür. Sünnet olmazsa dinî hükümlerin tafsilatını anlama kapısı yüzümüze kapanır. İcmâ olmazsa İslâm, diğer dinler gibi olur; mesela Protestanlar dinî nasslardan yola çıkarak başka bir dine; r Katoliklik ve Ortodoksluktan tamamıyla farklı bir dine ulaşmışlardır. Bunun sebebi şerhleri dikkate almaksızın yalnızca metinlere itimat etmeleriydi. Ayrıca İcmâ, ümmet-i Muhammed’in hususiyetlerinden biridir.
Müslümanların dinini koruyan ve onları vahdet içinde tutan ana sebep İcmâ’dır. İcmâ ve Sünnet’i dikkate almayan bazı modernist Kur’ân okuma biçimlerinden bambaşka “dinler” zuhur etmektedir. Bu “dinlerin” Peygamber Efendimiz (s.a.v)’e inen Dîn ile ilgisi yoktur. Mesela bu modernistlerden bir tanesi tesettürün yalnızca tenasül organlarını örtmekten ibaret olduğunu ileri süren bir dine ulaşmıştır.
Yaklaşık elli sene önce Mısır’da bir modernist, namazla ilgili bir kitap yazarak farz namazların üç vakit olduğunu ve secdenin rükûdan önce eda edilmesi gerektiğini ileri sürebilmiştir. Hevâ insanı ne hale getiriyor?!
Özellikle son dönemde İslâm fıkhı ve tefsir sahalarının yenilenmesi gerektiğini savunan bazı modernistler İcmâ konusunda bir takım şüpheler üret-mektedir. Bu şüpheleri şu şekilde özetlemek mümkündür:
Modernistler, Icmâ’nın uygulandığına dair örnekler bulamadıklarını, dolayısıyla İcmâ’nın uygulanmayan teorik bir kurum/delil olduğunu ileri sürmektedir.
İcmâ’nın faydasını anlamamaktadırlar.
Her yeni ictihad teşebbüsünün “belli-belirsiz” bir İcmâ iddiasıyla engellenmeye çalışıldığını iddia etmektedirler. ,
Doğrusu durum, hiç de onların iddia ettiği gibi değildir. İcmâ teorik değil uygulanmış bir delildir. İcmâ’nın faydası zannî delilleri kat’îleştirmekdir. İcmâ o kadar önemlidir ki o olmazsa din yıkılır. Çünkü İslâm’ın hüviyeti İcmâ ile tahakkuk eder. İcmâ, her yeniye engel olmaz; aksine o, İslamın hüviyetine muhalif ve Müslümanların akidevî ve teşrî’î değişmezlerine aykırı olan “yeniliklere” mâni olur. Tesettürün farz olmadığını söyleyen, hadleri, recmi, faizin haramlığını vb. inkâr eden kimi moder- nistlerin işlediği cürümleri biz icmâ ile biliriz.
(Abdulkadir Huseyin,rihle Dergisi)