Hz. Peygamber Muhabbet
Rabbimiz, “Allah’ı ve âhiret gününü arzulayan ve Allah’ı çokça zikreden siz mü’minler için Allah’ın Resûlûnde pek güzel bir örnek vardır.”(Ahzab,21.Ayet Meali) şeklinde buyururken bizi Hz. Peygamber’e tanımaya çağırıyor. Ve Allah çağırıyorsa bu çağrıya uymak bir mecburiyettir, farzdır. Farzlara riâyet ise bizi Allah’ın rızâsına kavuşturur. Aslında ibâdet, sadece İmânın ve İslâm’ın Şartlan diye anlatılan sınırlı sayıdaki yükümlülükleri yerine getirmekle sınırlı değildir. Efendimizi tanıma ve her hâlini ömek alma noktasında ortaya koyduğumuz gayretlerin tümü, ibâdettir.
Hz. Peygamber muhabbeti ise ancak ibâdet hâli içinde doğabilir. İbâdetle oluşan bir hâl ve bu hâlin şekillendirdiği nûrlu bir muhabbet! Bestekâr Buhurizâde Mustafâ Itri Efendi bir şiirinde Efendimize şöyle seslenir “öyle bir nûrsun ki gölgen bile yere düşmez Yâ Resulullahi” Hâşâ, bu Efendimizi putlaştırmak değil, bir hâl içinde doğan muhabbeti ifâde etmektir. Hz. Peygamber’in gölgesini bile yere düşürmeyen bir muhabbet bu. Bizim medeniyetimizin işte böyle bir Hz. Peygamber sevgisi vardır. Süleyman Çelebi’nin Mevlid-i Şerifini hatırlayın: “Hem heva üzre döşendi bir döşek” mısraında Efendimizin yatağının bile yere döşenmesine râzı olmayışının bir ifâdesi yok mu?
Efendimize yazılmış naatlar koca bir külliyatı oluşturur. İslâm edebiyatındaki naatların yüzde yetmişi Türkçe yazılmıştır,diyebiliriz.Halbuki,İslam toplumunun Türkçe konuşanları o toplumun yanlızca yüzde yirmisini oluşturur.Yüzde yirmi oranında ki bir ahali naatların yüzde yetmişini yazıyor.Bütün bunlar Hz Peygamber muhabbetinin perspektifimizde önemli bir yer tuttuğuna delalettir.Ve doğrusu muhabbet,sadece muhabbeti hak eder.
Ömer Tuğrul İnançer – Muhabbet Peygamberi Hz.Muhammed