Her İnsan Yeryüzüne Eklenen Bir Sorumluluktur
‘ Her insan yeryüzüne eklenen bir sorumluluktur: doğumla birlikte. Çünkü insan bir sorumluluğu yüklenerek geldi yeryüzüne + bir varoluş sözleşmesi bu = İNSAN YARATILDI. Yazık ki, zaman zaman duraklıyor insanın zihinsel aygıtları: oysa, insan, sürekli olarak düşünmek zorundadır bir şeyi: yaratılış bilgeliğini. İnsanın böylesi bir zihinsel edim içinde olabilmesi de bir iz sürmesiyle olasıdır ancak: çok çetin bir zihinsel edim gerekli. Yoğun bir sis tabakası kaplamıştır yeryüzünü + İNSANIN YÖNÜNÜ. Çağımızda, insan hem birbirinden kopmuş, hem de insanın aygıtları birbirinden kopmuştur: Sözgelimi, insanın düşünce aygıtı İle sindirim aygıtı arasında hiçbir ilinti kalmamıştır + her aygıt kendi başına yaşamaktadır şimdi = İŞTE YERYÜZÜNÜN CİN GÖRÜNÜŞÜ! O, tüm duyarlığıyla gözlemliyordu bu kara görüntüyü. İnsan, nesnelerin bir bakıma tutsağı olmanın da ötesinde nesne olup çıkmıştır:insanın göz gözü görmeyen PAZAR YERİNDE parçaları satılmaktadır:olanlarda,satanlarda,özdeşbirbirlerine:EKSİK İNSANLAR.(Şaşırtma oklarını kim kıracak?)İnsan,damlayanininlerini de toplamadan yürümek istiyorya, hiç olanak var m, buna? (Çağdaş insanın üzerinde ,çok gereksiz ağırlıklar var: insan, birer birer at bunları üzerinden! Çünkü uzun yokuşlar var önünde çıkacağın, diye kim önleyecek çağdaş insanı?) O, çok alçak gönüllü bir çizgide yapmaya çalışıyordu bunu: insana, hem yitiğini buldurmak, hem de gereksizliklerini üzerinden attırmak istiyordu + (İNSANI EVRENSEL BİR YÜRÜYÜŞE HAZIRLAMA ÇALIŞMALARI).
Bundandı insanları sürekli izleyişi + insandaki oluşumları gözlemlemek için direnişi. (Her insan, bir şeyleri gözlemlemek ister belki, ama direnemez bunda uzun süre. Ama, O, direniyordu: kıvancı oluyordu bu direnişi: “direndikçe” derdi, “güçleniyorum” + eklerdi: “direniş, insana, bir bilinmezi daha öğretebilir: yaklaştırabilir bizi insana, biraz daha”). Ancak, bir izi sürerek ulaşabiliriz insana: artık insan yakınımızda değil; çok uzaklarda kaldı + ölçülemeyecek denli uzaklarda: elimizi uzatsak Kaf Dağına dokunabileceğiz de; insan daha daha ötelerde kaldı. (Kaf Dağı’nın ötesinde, yani insanla aramızda, YAPMA BİR CEHENNEM var). Ona baktıkça, O’nu dinledikçe, Onunla birlikte yürüdükçe, bu ‘yapma cehennemin’ yokolacağına, bir gün mutlaka yokolacağına inancım artardı: O’ndan ayrılır ayrılmaz, içime dolan bu umudu, bu coşkuyu aktarmaya çalışırdım konuştuğum, görüştüğüm herkese. Özellikle umut, konuştukça büyür, aşar sizi, kentinizi de, ülkenizi de aşar: yeryüzüne bir elektrik akım, gibi geçer umut: (Kötümserlik tecimenleri, karamsarlık tecimenleri, önünden çekilin ‘iz’imizin!) insan, aradığı bildirgeyi, bir iz’i süre süre bulabilir:kuşkusuz sürekli zihinsel titizliğini koruyarak.
Öldürmenler tutmuşlardır iki yanını yolun: çağdaş insan, mutlaka, içdünyasını yeniden kurmak zorundadır + bilincini din coşkusuyla arıtarak algılamak zorundadır Tanrı’yı= ölüm korkusu böyle giderilir ancak. O, insanın giz’le ilintisini ‘iz’i duyumsayabilip duyumsa- yamamasıyla ölçüyor gibiydi. Temelde, şurda düğümleniyor insanın acıklılığı: kendi yolunu açmada büyük yetenekleri görülen insan, bir de bakıyorsunuz kendi yolunu eliyle tıkamış + yolunu şaşırtmak için tepesinde dönüp duran kuzgunları kaçıracağına, kovalayacağına, yeni yeni besinler getiriyor onlara. Sayısız bay karga havada: göğümüzü karartan binlerce sinek: siyasa kasapları, yeryüzünün her metrekaresinde kesip doğruyorlar insanları. O, kenarlarından kan sızan bu yeryüzü tablosunu en güçlü duyumsayanlardan biriydi.
Çağdaş insanın korkusu, vicdansızlığından kaynaklanıyor belki de. Kim duyumsatacak vicdanımızı bize? İnsan mı, toprak mı? Ölüm mü, yaşam mı? Çağdaş insanın en büyük olumsuzluğu vicdansızlığıdır. Vicdanımız işlevini yapmadan nasıl giderilir bu yoğun karanlıklar? Adaletsizliği, zulmü, ancak vicdanlı olabildiğimiz zaman durdurabileceğiz: tüm yeryüzünde. Öncü bilgelerle, zaman zaman, insanın vicdanı eklenir toprağa: yeni bir güç katmak için yeryüzündeki inanç devinimine + sonsuz toprak, bilge insanla, öncü insanla yenilenir de: inanıyorum böyle oldu O’nunla da.
Nuri Pakdil,Bağlanma