Methetmek: Hamd, güzelliği ve üstünlüğü sebebiyle yalnız övgüye değer olanı, övmek anlamına gelirken meth, hak etsin etmesin, bir kimseyi ya da nesneyi övmek anlamında kullanılır. Bir nesne, ancak layık olduğu için hamde konu olurken; layık olmadığı halde, hatta övülmekten çok uzak olmasına rağmen bir şey methedilmiş olabilir.
Rağıb el-İsfehanî’ye göre meth ile hamd arasındaki fark şöyledir: ‘’Meth, kişinin hem yaratılışında bulunan hem de kendi iradesi ile kazandığı meziyetlerini, hamd ise, kişinin sadece iradesi ile edindiği, faydası başkalarına yönelik olan meziyetlerini dile getirmektir.’’(Rağıb el İsfehan,El Müfredat,HMD Mad.)
O halde denilebilir ki hamd, güzel ve yüce olanı hiçbir karşılık beklemeden iyi bir lisan ile ifade etmek, şükür ise yine iyi ve güzel olana, bir iyiliği sebebiyle veya başka bir sebepten ötürü teşekkür etmek demektir. Birincisinde hamde sebep, iyi ve güzel olanın bizzat kendisi, İkincisinde ise ondan gelen iyiliktir. Birincisi karşılık değilken, İkincisi ise tamamen bir karşılıktır… Aynı şekilde Hamd, yalnız iradeye dayalı olarak kazanılan, mutlak olarak övgüye layık olan ve hak eden için, meth ise, aynı zamanda layık olmayan ve hak etmeyen için de kullanılır.
….
Hamd kelimesinin başındaki ‘E,L, istiğrak içindir, denilir. Yani cinsin tamamını kapsamaktadır. Allah Teâlâ tüm varlık ve nimetlerin asıl yaratıcısı ve sahibi olması sebebiyle Hamd’in tamamı Allah’adır. Bu nedenle denilmiştir ki, bir insan, sanatı ya da başka üstünlükleri sebebiyle bir kişiyi övse, yine Allah’ı övmüş sayılır. Çünkü övülen insandaki yeteneği ve tüm güzellikleri ona bahşeden Allah’tır. Bu yüzden onun övülmesi, Allah’ın övülmesi olur. “el” takısının Ma’rife anlamı ise, “Mutlak Övgü” anlamına gelir. Bu da sadece Allah’a özgüdür.
Hz. Peygamber’in şu sözleri de bunu ifade etmektedir: “Allah’ım! Senin yüceliğin bütün yüceliklerin üstündedir, senin hamdin de tüm hamdlerin üstündedir. “ Hamd, Allah için olunca, bu aynı zamanda şükür/teşekkür etmek anlamına da gelir. Çünkü Allah’ın sıfatlarının tamamı mutlak övgüye layıktır ve hepsi de aynı zamanda yaratılmışlara, özellikle de biz insanlara O’nun emsalsiz lütfü ve ihsanıdır. İşte bu nedenle ‘elhamdulillah’dediğimizde, aynı zamanda Allaha şükrü de ifa etmiş oluruz.
M.Zeki Duman, 5 Surenin Tefsiri
Necmeddin-i Dâye [*****] çev. Halil Baltacı Necmeddin-i Dâye (ö. 654/1256) tasavvufun bir din yorumu…
Gazzâlî [*] çev. Osman Demir Gazzâlî (ö. 505/111) Allah’ı bilmenin imkânı ve yöntemi konusunda…
Gazzâlî [*] çev. Mahmut Kaya Te’vilin şartlarını tespit etmeyi ve iman ile küfür arasındaki…
Kilise babalarının en ziyade iltifat ettiği, teolojik ağırlıklı bir anlatıma sahip Yuhanna Incil’inin l’inci Bab’ının…
İçinde yaşadığımız dönemin hakim zihniyetini karak- terize eden en önemli hususlardan biri de, hiç şüphesiz,…
İçinde yaşadığımız dünya, bedensel varlığımız ve duygularımız zamanın eliyle şekillenir. Sabretmeyi, şükretme- yi, iyiliğin ve…