Hakiki hürlük ancak kişi olan insanlar ve yalnız hür kişilerden kurulmuş cemiyetler içindir. Çünkü hürlük gaspedilmiş; bir şey değildir ki geri verilsin ve önceden var olan bir şey değildir ki, üzerinden baskı kaldırılsın. Madem ki hürriyet geri verilecek, geri alınacak ve kurtarılacak bir şey değil, ancak yeniden elde edilecek; çabalarla kazanılcak bir hazinedir; öyle ise kimseye hürriyet vermekten bahsedilemez ve hiç bir cemiyete hürriyet bahsedilemez.Çünkü hür kişilere sahip olmayan, iç hürriyeti kazanmamış olan bir cemiyete hürriyet vermek küçük bir çocuğun eline nâzik bir âlet ve tehlikeli bir silâh vermek gibidir ki, onu kırması bir kaza çıkarması elbette mukadderdir.
Hilmi Ziya Ülken, Aşk Ahlakı
Necmeddin-i Dâye [*****] çev. Halil Baltacı Necmeddin-i Dâye (ö. 654/1256) tasavvufun bir din yorumu…
Gazzâlî [*] çev. Osman Demir Gazzâlî (ö. 505/111) Allah’ı bilmenin imkânı ve yöntemi konusunda…
Gazzâlî [*] çev. Mahmut Kaya Te’vilin şartlarını tespit etmeyi ve iman ile küfür arasındaki…
Kilise babalarının en ziyade iltifat ettiği, teolojik ağırlıklı bir anlatıma sahip Yuhanna Incil’inin l’inci Bab’ının…
İçinde yaşadığımız dönemin hakim zihniyetini karak- terize eden en önemli hususlardan biri de, hiç şüphesiz,…
İçinde yaşadığımız dünya, bedensel varlığımız ve duygularımız zamanın eliyle şekillenir. Sabretmeyi, şükretme- yi, iyiliğin ve…