Gel de çık şu işin içinden
Hadîs reddedilirken kullanılan başlık şu:
“Gel de çık şu işin içinden”
Aç tavuk kendini tahıl ambarında zannedermiş! Kafası karmakarışık, ilimden nasibi olmayan bu gürüh da karışıklığı kendinde değil, başkasında görüyormuş!
İşin içinden çıkılmayan (!) hadis hangisidir bakalım:
Hadîs: “Kalbinde hardal tohumu kadar kibir bulunan cennete giremez. Yine kalbinde hardal tohumu kadar iman olan da cehenneme giremez.” (Buhari, 81/51)
Kişiyi en ufacık fiilinde cennete gönderen bir sürü hadis vardır. Kişiyi en ufacık bir fiilinde cehenneme gönderen de birçok hadis vardır. Bu tutarsız yaklaşımlar, kimi zaman yukarıdaki örnekte olduğu gibi tek bir hadiste de buluşabilmektedir.
Evet, hadis anlamak için ilmin yanında biraz da zekâya ihtiyaç vardır. Bu hadisi ilkokulda hafif bir İslami eğitim alan çocuk da anlar. Ancak bunun için hadis alerjisi hastalığına yakalanmamak şarttır. Hulasa, hadisin manası şöyledir: “Kalbinde hardal tohumu kadar kibir bulunan bundan tevbe etmezse cezasını çekmeden cennete giremez. Yine kalbinde hardal tohumu kadar iman olan da ebedi olarak cehennemde kalmaz.” Tabii bütün bunlar esasen kibrin cehennemlik bir amel olduğuna; imanın ise cennete girmenin vizesi olduğuna vurgudur.
Sevabına, hadis görünce işin içinden çıkamayanlara iki örnek de ben vereyim: Hz. Peygamber şöyle buyuruyor: “Mü’min, Allah indindeki azabı bilseydi, (herkes) cennetten ümidini keserdi. Eğer kâfir Allah’ın rahmetini bilse idi, (hiç kimse) cennetten ümidini kesmezdi.”(Müslim,Tövbe,23..)
Bu hadis o kadar muhteşem ki, bir hakikat ancak böyle veciz bir şekilde ifade edilebilir. Diğer hadis şöyle: “Sizden bir kimse cennet ehlinin amellerini öyle işler ki, kendisi ile cennet arasında sadece bir arşın mesafe kalır; derken kitabın hükmü ön plana çıkar ve o kimse bu sefer cehennem ehlinin amellerini işlemeye başlar ve cehenneme girer. Yine bir kimse cehennem ehlinin amellerini öyle işler ki, kendisi ile cehennem arasında sadece bir arşın mesafe kalır; derken kitabın hükmü ön plana çıkar ve o kimse cennet ehlinin amellerini işlemeye başlar ve cennete girer.” (Nesai hariç diğer Kü- tüb-i Sitte müellifleri bunu nakletmiştir)
Bu hadis de kaderi anlatırken psikolojik saiklerle dikkat çekmesi bakımından tek kelimeyle muhteşem bir hadistir. Ama ne var ki, buna da günümüzde uydurma denilmektedir. Yazık diyorum sadece…
Hadîste şu anlatılıyor: Allah’ın ilmi şaşmaz, şaşırmaz. Kâinatta hiçbir hareket, hiçbir olay Allah’ın ezelî ilmine aykırı bir şekilde vuku bulmaz, bulamaz. Buna göre hadis diyor ki; Allah’ın ilmi, ezelden ebede kadar olan her şeyi kuşatmıştır. Cennetlik ve cehennemlikler de bunun dışında değildir. Allah ezelî ilminde, kimin özgür iradesini yanlış yolda kullanarak cennet yolundan sapacağını ve sonuçta hak ettiği cezayı çekeceğini bilmektedir ve İlahî bilgi asla yanlış çıkmayacaktır. Ve en önemlisi; hadiste ifade edilen “önce cennet sonra da cehennem ehlinin amellerini işleyenler”, insanların kendi amellerine güvenip gösterişe, riyaya ve yaptıklarına güvenmeye girmemeleri, rahavete kapılmamaları için verilmiştir. Bu husus çok nadir olan uç bir misaldir. “Önce cehennem ehlinin sonra da cennet ehlinin amellerini işleyenlerde ilgili misal ise, günahkâr olan kimselerin ümitsizliklerine bir ümit kapısını açan, Allah’ın lütuf ve merhametinin genişliğini gösteren bir örnektir. Bu husus çokça vuku bulan bir hadisedir. Evet, bunu anlamak için sadece hadislere bakışta önyargıdan uzak olmak yeterlidir.
Prof.Dr.Yavuz Köktaş-Modern Zamanlarda Hadisi Savunmak,syf:285-287