Gazâlî’nin Döneminin Fizik Bilimine Yaklaşımı ve Bugün İçin Ondan Öğreneceklerimiz

Ekrem Demirli Miladi 1111 yılında İran’da ölen Gazâlî, İbn Sînâ (öl. 1037)’nın bilimsel (wissenschaftlichen) fizik öğretileri ile ayrıntılı olarak meşgul olan, döneminin en etkili din adamlarından biriydi. Gazâlî, hiç kimsenin öğretisinin bir bütün olarak mahkum edilmemesi gerektiğini defaatle vurgular. Daha ziyade kişi, bir öğreti sisteminin doğruluğunu ya da yanlışlığını değerlendirmeye geçmeden önce ona aşinalık kesbetmelidir. […]

Daha fazla oku
Başka Ülkelerde Doğan veya Farklı Dinlere Bağlı Olan İnsanların Durumu Ne Olacak?

I Önce problemi açık bir şekilde ifade edelim: İnsanlar genel olarak doğdukları ye içinde yaşadıkları toplumların inanç­larını ve kültürel değerlerini benimserler. O halde Ortadoğu ülkelerinde dünyaya gelen insanların Müslüman, Avrupa’da doğanların Hıristiyan, Uzakdoğu’dakilerin Taoist veya Şin- toist, Hindistan’dakilerin ise Hindu dinine uymaları gayet doğaldır. Eğer insanlar doğdukları coğrafyaya bağlı olarak inanç sistemlerine tabi oluyorlarsa ve […]

Daha fazla oku
Niçin Yaratıldık?

  I Şüphe yok ki, mutlu ve huzurlu bir hayatın en temel unsur­larından biri de, onu tutarlı bir amaca göre yaşamak ve ki­şisel varlığını anlamlı hale getirebilmektir. Makul ve belirli bir maksada yönelik olmayan her fiil boş, absürd ve mana­sızdır. O halde insanın anlam arayışı ve makul cevap bek­lentisi kendi potansiyeline uygun ve beklenen bir […]

Daha fazla oku
Tanrı Beni Yaratırken Bana Sormadı Ki! İddiası

Tanrı Beni Yaratırken Bana Sormadı Ki! O Halde Neden Sorumlu Tutuluyorum? Dünyaya Kendi İsteğimle Gelmedim Ki! I Birçok insanın aklına ister istemez takılan sorulardan biri de “Allah beni yaratırken ve dünyaya gönderirken bana sormadı ki! Bu dünyaya ben kendi isteğim ve seçimimle gelmedim. Belki var olmayı istemeyecektim ve bu imtihana girmeye razı olmayacaktım!” şeklinde özetlenebilir. […]

Daha fazla oku
Ebu Nasr el-Farabi – Es-Siyasetü’l-Medeniyye ”Alıntılar”

Onların çoğu, bir şeyi yeterli ölçüde hayâl etmeye veya tartışmayı gerektiren konuların nerede bulunacağını bilip, hakikati (gerçeği) anlamaya güçleri yetmediği için, hakikati anlayan ve anladığını söyleyen bir kimsenin, şeref veya egemenlik ardından koşan, bile bile yalan söyleyen veya yanılmış bir kişi olduğunu sanırlar. Dolayısıyla; onlar, hakikati da yanlış saymak ister ve hakikati anlayanı da küçük […]

Daha fazla oku
Felsefede Hürlük Sorunu

Felsefe, insanı tek başına değil, mensub olduğu kültür ortamından hareketle değerlendirir; insan kültür ortamını tek biçimleyen değildir. Felsefe, kültür ortamı tarafından oluşturulmaya başlanır, tekemmül eder, olgunlaşır; zamanla içinden çıktığı kültür ortamını biçimler. Bir dialektik söz konusudur. Bu anlamda fılosof da bir radara benzetilebilir. Ortamından dağınık değerleri toplar, bunları mantık çerçevesinde bütünleştirip ortaya bir tablo çıkarır. […]

Daha fazla oku
Bireylilik,Kimlik,Kişilik

Her canlı, başka birtakım varolanlara nice benzerse benzesin, kendine has özellikler taşır. Bu özellikler, ne denli “özelleşir’lerse, onlarla donanmış canlı, o kadar karmaşıklaşır. Kendine has özellikleri bakımından başka hiçbir şeye geri götürülemez -indirgenemez varolana ‘birey’ diyoruz. Hücreden beşere dek istisnâsız bütün canlılar, bu durumda, ‘birey’dirler. Yalnızca “insanlaşmış’ “beşer’in “bireyliliğ’i, artık eşsiz diye niteleyeceğimiz özellikleri hâizdir. […]

Daha fazla oku
Ş.Teoman Duralı – Felsefe Bilimin Odağında Metafizik “Alıntılar”

“Temellendirme’ ile “gerekçelendirme’ yoluyla doğruluğu yahut yanlışlığını görebileceğimiz her inanç bir ‘varsayım’dır. Temellendirme ile gerekcelendirme yoluyla doğruluğu kanıtlanabilmiş her varsayım ise, ‘bilgi’dir. Ancak, kanıtlanabilmiş her varsayım, şimdilik bir bilgi değerini taşır. Kısa yahut uzun vadede değişen şartlar, şimdi doğru olarak kabul ettiğimiz varsayımı, yanî bilgiyi yanlışlayabilir. Bu bakımdan hiçbir bilgi kesin, şaşmaz ve nıhâî değer […]

Daha fazla oku
Kınalızâde Ali Çelebi – Ahlak-ı Alai Adlı Kitabından Alıntılar

Sebebi akli lezzet olan ilahî sevgiden aşağı olan sevgi, iyilerin birbirlerine karşı besledikleri iyi kaynaklı sevgidir. İyi genellikle devamlı olduğu için iyilerin sevgisi de kayboluşa maruz kalan diğer sevgilerin aksine devamlı olur. Nitekim ayet-i kerimede şöyle buyrulmuştur: “O gün muttakiler dışındaki bütün dostlar birbirine düşman kesilecektir.” Bu sevgi iyi insanlara mahsustur. Ama sebebi lezzet veya […]

Daha fazla oku
Erdemlerin Sürekliliği Anlamında Nefis Sağ­lığının Korunması

8.Bap:  Unutulmamalıdır ki nefis iyi ve erdemli olunca ve insan­lık mertebesine bilfiil ulaşınca onun bu erdemli melekesini korumak kişiye vacip olur ve her zaman bu mutluluğun taze­lik, temizlik ve devamlılığına azimli olması gerekir. Beden sağlığını korumaya nasıl önem veriliyorsa nefis sağlığım ko­rumaya da öyle önem verilmelidir. Hatta bu, daha önemli ve öncelikli, buna gösterilecek özen […]

Daha fazla oku