“Fert yok, cemiyet var!”

Pozitivizm, hakikati deneylere, pragmatizm menfaate, sosyolojizm ise onu cemiyete esir etmektedir. Bu sistemler hiçbir şeyi izah etmiş değillerdir. Onlar, ruhun görüş ve duyuş ufuklarının daraltılmasından doğmuşturlar. Ruh için bir iktidarsızlığın ifadesi oluyorlar. Pozitivizm, ruhu yalnız zekâdan ibaret farzederek duyguların ve iradenin varlığına hakikatler araştırmada değer vermiyor. İç hayatımızın en derin kaynaklarının onlarda bulunduğundan gaflet gösteriyor. […]

Daha fazla oku
Yolunu Arayanın Kendine Yapacağı İlk Telkin

Yolunu arayanın kendine yapacağı ilk telkin, her türlü devamlı çalışmadan zevk almak; dinlenme, eğlence ve çalışma zamanlarını düzene koymak telkini olacaktır. O bütün bunları yapmağa karar vermiyecek, «yapmak istiyorum veya yapacağım» demiyecektir. Belki «yapmaktayım, zaten yapıyorum!» diyecektir. Böylece o yavaş yavaş hakikaten boş durmaktan azap duyacak, çalışmak ona en devamlı, en büyük zevki vermeğe başlıyacak; […]

Daha fazla oku
Kibirden, Bencillikten Sonra Hakikat Tanınabilir Mi?

Hayvan yularından çakılır, insan gözünden, kulağından çakılır. Bizim kadar aldanmağa hazır yaratık var mıdır? Yüzümüze gülenleri dost sanırız; kulağımıza gelen sözlere hemen inanırız. Etrafımızı dalkavuklar sarınca, kendimizi dev aynasında görmeğe başlarız. Artık bu hal ile bizde sağduyu mu kalır? Gözümüzü benlik perdesi bürüyerek  kibir ve nahvetten her şeyin ve herkesin üstünde olduğumuzu zannettikten sonra nasıl […]

Daha fazla oku
Kendine Bakan Eksiğini Görecektir

Size söylenen her sözü sonuna kadar dinleyiniz. Onu söyleyen düşmanınız veya dostunuz; söylediği size uygun veya aykırı olsun! Sabrediniz, ve onu sonuna kadar dinleyiniz. Çünkü her söz, tam veya eksik, hakikattir. Size çevrilen silâhlardan irkilmeyiniz. Hücum edenler kuvvetinizden korkanlardır, ve sizi tenkid edenler cüretinizde tehlike görenlerdir. Sabrediniz: çünkü korkan geri dönecek, ve tehlike gören vaz […]

Daha fazla oku
İnsanın Özgürleşmesi

Özgürlük, kapitalizm ya da maddecilik tarafından anlaşıldığı hâliyle doyum, tüketim ve hedonist serbestleşme olarak anlaşılmamalıdır. Hatta tam aksine özgürlük, her şeyden önce bir vazgeçme, müs­tağnilik, feragat, özveri, dayanışma ve paylaşma becerileridir. İnsan ise, kendisine sunulmuş olan refahtan yararlanma kapasitesince, yani batılı normlar tarafından ölçüt alındığı gibi birtakım maddî tüke­tim kıstasları ölçüşünce değil, tam aksine, bu […]

Daha fazla oku
Ölümün Olmadığı Bir Hayat?

Ölümün olmadığı bir hayatta çatışma, imtihan, tekâmül, kahramanlık, esaret, kurtuluş, özgürlük, aşk, tra­jedi; iman-küfür ve hak-batıl çatışması… kısacası insanı insan kılan tüm değerler anlamını yitirecektir. Ölümsüzlüğü talep, aslında ha­yatı trajik kılan o bıçak sırtında yaşamaktan, ya da bir başka deyiş­le “havf ile reca” arasındaki bir hayattan kurtulmak; bir anlamda kon-formist bir muhafazakârlıktır. Ucunda ölüm olmayan […]

Daha fazla oku
İnsan ve Kainat

İnsan boş bir uzayda değil, remizlendirilmış, donatılmış, hazır ve anlaşılır kılınmış bir uzayda yaşamaktadır. Bu uzay birçok değerler sistemi içer­mektedir. Her bin ortak ve farklı dilleri (temel dönüşüm ve çevrim elemanlarına) sahip olan bu değerler sistemleri, insan zihni ile de dö­nüşümsel bir anlaşılırlık çevrimbirimlerine haizdir. Yani insan zih­ni, kâinatı birtakım işaretler ve simgeler yoluyla tanımakta […]

Daha fazla oku
İslamın Tarihe Bakışı,

İslamın tarihe bakışı, insanın özgürlüğü temeline dayanır. Ademin cennetten düşüşü ya da çıkışı, prototip bir öykü olarak, bu özgürce davranışın en açık ifadesidir. Oysa Marx ve Hegel karşıt kamplarda yer alıyor gibi gözükseler de, gerçekte antik Yunana dek dayanan bir düşünsel süreklilik içinde ve bunun süreğinde, tarihi maddi ya da tinsel değişmeler sürecinde, sonuçta insanı […]

Daha fazla oku
Hegel ya da Marx’in Tarih Yorumları

Hegel ya da Marx’in tarih yorumları, İslam’ın tarih anlayışının idealist ve maddeci birer uyarlamasıdır. Sağ ve sol yorumlarıdır. Belki her ikisinde de doğruluk payları ve yönleri bulunmaktadır. Ancak her ikisi de kendi açılarından ilahî aşkınlığı kâinata içselleştirerek tarihin ve insanın aşkın yönlerini tırpanlamalardır. Dolayısıyla her iki tarih anlayışı; yani idealizm ve materyalizm, tarihi mevcut kâinat […]

Daha fazla oku
Hakiki İnsan Sözüyle Değil Fiili İle Tanılır

Hakikî insan, parlak kıyafetlerden, yapma tavırlardan, mağrur ve alaycı ilimden nur almağa muhtaç olmayacak kadar sade ve kudretli olandır. Hakikî marangoz bize bir çok mükemmel dolaplar vaadeden değil, belki bir dolap yapandır. Hakikî mimar; bize bir çok hayalî binalar resmeden değil, fakat bir bina vücuda getirendir. Nitekim hakikî insan da sözüyle değil, fiili ile tanılır. […]

Daha fazla oku