Şerhu’l- Alâki’l-Adudiyye Geleneği Çerçevesinde Taşköprülüzâde Ahmed Efendi

Şerhu’l- Alâki’l-Adudiyye Geleneği Çerçevesinde Taşköprülüzâde Ahmed Efendi ve Müneccimbaşı Ahmed Dede’nin Ahlâkî Tekâmül Anlayışları Dr.Asiye Aykıt İslam felsefesi geleneğinde hikmet; nazarî ve amelî olarak ikiye ayrılır ve ilki daha çok insanın bilme faaliyetiyle, İkincisi ise bu bilgiyle bağlantılı olarak eylemleriyle irtibatlandırılır. Birincisinde başarılı olmak bizi nazarî kemale, İkincisinde başarılı olmak ise amelî kemâle götürür. Her […]

Daha fazla oku
Duanın Edebleri

Burada on edep bildirilir. BİRİNCİ EDEB: Dua için kıymetli zamanları gözetmek ve kaçırmamaktır. Yılda Arefe günü, ayda Ramazan ayı, haftada Cuma günü, gece saatlerinden seher vakti gibi. (Gecenin üçte ikisi geçtikten sonraki zamana seher vakti denir. Bu vakti ibâdetle geçirmek, bu vakitte dua etmek, yalvarmak, ağlamak çok faydalıdır. Bu zamanda kalkıp teheccüd kılmayı, Rabbine yalvarmayı […]

Daha fazla oku
Ahmed B. Hanbel (r.a) Hakkındadır

  İmam Ebû Abdullah Ahmed bin Muhammed Ibni Hanbei-i Şeybânî aslın Mervli’dir. Hicri yüzaltmış dört yılında (M. 780) Bağdad’da dünyaya geldi. Ikiyüz kırk bir (M. 855) de yine Bağdad’da vefât eyledi. Yetmiş yedi yıl yaşadı. Fıkıh ve hadîste, Zühd, vera’ ve İbâdette imam idi. (Din ve sünnetin imâm-ı mezhebin ve milletin öncüsü, ilim, amel ve […]

Daha fazla oku
İmam Şafii (r.a) Hakkındadır

  İmam Ebû Abdullah Muhammed bin idris bin Abbâs ibni Osman bin Şafiî’ bin Sâib bin Ubeyd bin Abd-i Yezid bin Hâşim bin Muttalib İbni Abd-i Menâf Kureyşlidir. Dedesi Şâfi’ delikanlılığında Resûlullah (salla)- lahü aleyhi ve selem) ile görüşmüş, şerefli sohbetine kavuşmuştur. Onun babası Sâib (radıyalahü anh) Bedir günü islâma gelmiştir. Bu harbin ba­şında Benî […]

Daha fazla oku
İmam Malik (r.a) Hakkındadır

İmâm-ı Mâlik bin Enes bin Mâlik bin Amir-i Esbahidir. Künyesi Ebû Abdullahdır. Doksanbeş (m. 713) yılında tevellüd etti. Doksan dört, doksanüç, hattâ doksan yılında dünyaya geldi diyenler de vardır. Yüz yetmiş dokuz (m. 795) veya yetmiş sekiz yılında Medine-i münevverede vefat et­ti. Seksendört yıl yaşadı. Vâkidî der ki, vefâtında doksan yaşında idi. Me­dine-i münevverenin imâm […]

Daha fazla oku
İmam Azam’ın Güzel Cevaplarını Bildirir

-Muhammed bin Mukatilden anlatılır: Bir kimse İmama:«Cenneti ümid etmiyen, Cehennemden korkmıyan, Alahü teâlâdan korkmıyan, ölü eti yiyen, rukû’suz ve secdesiz namaz kılan kimse hakkında ne dersiniz? diye sordu. Ve devâm edip, görmediği şeye şâhidlik eden, hak olan emre, ya’ni işe buğz eden, fitneyi seven kişi hakkında ne buyurursunuz? diye erz etti. Eshâbı bu suâli duyunca, böyle […]

Daha fazla oku
Dört büyük İmâmın ve diğerlerinin,İmâmı Azam’ı medihlerini bildirir

  Hârun bin Satı, Imam-ı Şâfiiden anlatır: Ben Ebû Hanifeden fakıh bir kimse görmedim. Fıkıh öğrenmek, fakıh olmak istiyen, Ebû Hanifenin ve Eshâbının huzurunda bulunsun. Muhakkakki, bütün insanlar, fıkıhda,Ebû Hanifenin çoluk çocuğudurlar» buyurdu. Imâm-ı Şâfinin, ben ondan fakih kimse görmedim demekten maksadı, görmek anlamında olmayıp, ondan daha fakıh kimse bilmem demektir. Çünkü Şâfiî, İmamın vefatı […]

Daha fazla oku
Düşünme Gücünün İtidal Hali:Hikmet

Hakikat araştırmasının temelini oluşturan düşünme gücünün itidal hali hikmettir. Yakinî bilgilerin hakikatine varırken bu üç güç de kullanıl­dığı için hikmet, kazanılması itibariyle bir tür eylemdir; hikmet, bizzat varlı­ğa gelmesi itibariyle ise bilginin ta kendisidir. Dolayısıyla hikmet birinci iti­barla mevcûdâtı nasılsalar öylece bilmek ve yapılması gerekeni yapmaktır ve burada kastedilen de budur. Allah’ın “Allah, sana Kitâb’ı […]

Daha fazla oku
İnsandaki Erdemlerin Sapması Hakkında

Hikmet erdeminin nitelik yönünden sapması âlimlere küstahlık yapmak ve beyinsizlerle didişmek için bilgi öğrenen kimsenin durumu gibidir. Hz. Peygamber (a.s.) şöyle buyurmuştur: “Kim ilmi, sırf âlimlerle boy ölçüşmek, cahillerle münakaşa etmek (onları susturup ilmini göstermek) ve insanların teveccühünü kazanmak için öğrenirse, Allah onu cehenneme koyar?(Tirmizi,İlm,6) O yine şöyle buyurmuştur: “Kim, kendisiyle Allahin rızası taleb edilecek […]

Daha fazla oku
Şecaat Hakkında

  Şecaat erdemininkiler on bir şubedir. Birincisi, ruh yüceliği, dört şeyi, gelirin giderden fazla olması demek olan mal biriktirmeyi, yani zenginliği; zenginliğin zıddı olan fakirliği, beden ya da sıfatlar bakımından büyüklüğü ve bir de beden ya da sıfatlar bakımından küçüklüğü önemsiz görmektir Kişi sayılan bu dört şeyi önemsiz gördüğünde nefs için uyumlu olan ve olmayan […]

Daha fazla oku