Sözün ve Sükûtun Felsefesi

Kelâm-ı samtı deryâlar gibi pür-cûş söylerler Muhabbet razım birbirine hâmûş söylerler Galip ( Onlar susarak okyanuslar gibi coşkunluk içinde konuşurlar; aşkın sımnı birbirine susarak söylerler.) “Söz gümüşse, sükût altindir”… Peki, ama sükûtu altın yapan nedir? Hakikaten sükût altınsa, neden ko­nuşmağa can atarız? Pek tabii konuşmak bir itirazdır, protestodur, bir başkaldırmadır. Varlığın savunmasıdır söz. O yüzden […]

Daha fazla oku
Ariflerin Lügatçesi

Ebu Said Harraz(ö.899) (Kitâbü ’l-hakâik)  Ebû Saîd (rh) şöyle demiştir: Kalpleri minnet bahçelerine dönüştürülmüş, kerem ağaçlarının gölgesinde hoşça vakit geçiren, nimet semere­leri arasında cemâl ile nimetlendirilmiş kişinin övgüsüyle Allah’a hamd olsun. O’nun dostları (evliya), nimetinin serbest bırakılmayan tut­sakları, seçkin kulları (asfiya) cömertliğinin ay­rılmaz rehinleri, sevdikleri (ehibbâ) ise kudreti tahtında nimetlerden azat olmayan köleleridir. Kulluk edenler […]

Daha fazla oku
Konuşma Büyük Nimettir

Üçüncü matlûb: Hz. Musa (a.s)’ın “dilimden de düğümü çöz ki, sözümü iyi anlasınlar” ifadesidir. Bu ifadeyle ilgili birkaç mesele vardır: Birinci Mesele Bil ki konuşmak büyük bir lütuftur. Bunun böyle olduğuna şunlar delâlet eder: a) Cenâb-ı Hak ‘insanı yarattı; ona, beyânı öğretti” (Rahman. 3-4) buyurmuş, “ve ona, beyânı öğretti dememiştir. Çünkü Cenâb-ı Hak şayet bu […]

Daha fazla oku