Ölümü Dolayımında

Ölümün, hayata ilişkin bir gerçek olduğunu, ölümün ancak hayatın var olmasıyla var olabileceğini görmez­likten gelme hususunda ne güçlü bir eğilim içindeyiz! Bu eğilim bizi, ölümü, sanki hayat olmasa da olabilirmiş gibi bir telakkiye sürüklüyor. Böylece, çoğu kez hayata anlamını veren olgunun (gerçeğin) ölüm olduğunu ko­layca atlayıveriyoruz. Böylece, ölümü görmezlikten ge­lirsek hayatı ebedileştireceğimizi mi sanıyoruz acaba? […]

Daha fazla oku
Düşünsel Bir Sorun Olarak İslâm ile Demokrasinin Uzlaşmazlığı

Demokrasi retoriğinin revaçta oldugu bir dünyada ve bir dönemde, demokrasi ile lslâm’ın uzlaşmazlığına ilişkin fikirler dermeyan etmek bazılarımıza bindigi dalı kesmek veya maslahatın icaplarını görmezlikten gelmek, hatta kendini bilmezlik olarak görünebilir. Üstelik bazı ülkelerde, bazı Müslümanların demokratik yönetimlerin onlara sağlayacağı kolaylıklardan istifade etmek için mucadele verdikleri ve demokrasinin sağlayacağı kolaylıklardan yararlanmak suretiyle İslâmî taleplerine daha […]

Daha fazla oku
İnsanın Misyonu

Ne kendini beğenmişlik! Diyorlar ki, ben dünyaya bir misyonla gönderildim. Şu şu işleri başarmak üzere gönderildim. Yaradılışımın, varoluşumun gayesi bu misyonu gerçekleştirmektir. Hiçbir irfan sahibinin ağzından böyle sözler işitemezsiniz. Ama kendini beğenenler sık sık söyler buna benzer şeyleri. Hepiniz bilirsiniz, Dostoyevski’nin bir roman kahramanı var: Rasx kolnikof. 0 da dünyaya düzen vermek için geldiğini sanır. […]

Daha fazla oku
Özel Hayat

“Özel hayat” deyimi Batıya özgü bir ifade olsa gerek. Bu deyimle kişinin, kamuya dönük hayatı ile kendine ait sayılan hayatı arasında bir ayrım yapmak amaçlanıyor. Kabaca bir bakışla, kişinin söz gelimi ev içi hayatı ile sokaktaki hayatı arasında bir farklılığın var olduğu kabul ediliyor. Bunun kaçınılmaz sonucu olarak, elbet, kişinin ev içinde başka, sokakta bir […]

Daha fazla oku
Uygarlık ve Suç

Önce şu aşağıdaki satırları okuyalım: ”… medeniyetin gelişmesi örf ve adetlerdeki yumuşamalarla sonuçlandığından ve ayrıca Batı’nın ileri toplumlarında etkili bir suç politikası da uygulanabildiğinden, şiddet belirten adam öldürme, ırza tecavüz, yağma, nâsrı izrar, isyan, kamu otoritesini temsil edenlere mukavemet gibi, şiddetle birlikte işlenen suçluluğun gerilemesine neden olmak gerekirdi. Medeniyet ilerledikçe mutavassıtlık, hırsızlık, karşılıksız faydalanma, dolandırıcılık, […]

Daha fazla oku
Okuma Neyin Göstergesi?

Bizler, çok kitap okumanın meziyet olduğuna inandırılarak yetiştirildik. Daha ilkokul sıralarından başlayarak bize kitabın en iyi arkadaş olduğu belletildi. Hayatımızın önemli bir kısmını, en azından kendi payıma rahatlıkla söyleyeceğim gibi, belletilen bu sözlerin doğruluğuna inanarak geçirdik. Bu sözlere uzun süreler inanabildiğim için kuşkusuz şimdi kalkıp kendimi suçlamıyorum. Nasıl inanmayabilirdim ki, yılda hiç olmazsa bu konuda […]

Daha fazla oku
Kapitalistik Tasarruf:Israf

Tasarruf, şimdilerde bizde ve genelde tüm dünyada harcamamak diye anlaşılıyor. Oysa harcamamak her zaman tasarruf etmek anlamına gelmeyebilir; öyle durumlar olabilir ki harcamamak israf haline dönüşebilir. Konu, ayrıca, işletmeler ve bireyler düzeyinde ayrı ayrı ele alınmaya müsaittir. Tüketim ekonomilerinde, israf yapısal bir olaydır. Dolayısıyla bu tür ekonomilerde üretilen her tür malın bol bol tüketilmesi (israf […]

Daha fazla oku
Çağdaş Insanın Yüzü

Dünyanın neresinde yaşıyor olursanız olun, yanınızdaki insanın yüzüne bir bakın. O endişeyi yakalarsınız. Korkuyla karışık bir endişedir bu. Bu, kendi ekseninden sapmış bir korkudur. Ne olacağım korkusu, bana ne yapacaklar korkusu, yarınıın ne olacak korkusu… Sürekli olarak kendini bir belânın ortasındaymış gibi duyumsama korkusu. Kararsızlık, tedirginlik, endişe… Sokaktaki insan, kökenini bilmediği böyle bir karışık ruh […]

Daha fazla oku
İnsanın Kadim Gerçekliği: Hak ve Bâtıl Çatışması

Sağlıklı insanın özlediği toplum düzeniyle gerçeğin yaşandığı toplumsal düzen arasında her zaman bir açıklık bulunmuştur. İnsan, bir uçtan bu açıklığı kapamaya çalışırken, bir yandan da bu açığın sürüp gitmesini sağlayan toplumsal gerçeklik “ben buradayım, burada duruyorum” demeye devam eder. Bu durum, insanoğlunun kadim gerçekliğidir ve galiba kıyamete değin de sürüp gidecektir. Kadim retoriğin jargonuyla söylersek, […]

Daha fazla oku
Aşk ve Zillet: Şeyh-i Sana’nın Hikâyesi

Feridüddin-i Attar, Mantık Al-Tayr adlı mesnevisinde, padişahlarını aramak üzere bir araya gelen kuşların serüvenini hikâye eder. Kuşlar böyle bir heves içindeyken Hüthüt gelir ve onlara zaten bir padişahları olduğunu, fakat o padişahın “binlerce nur ve zulmet perdeleri ardında bulunduğunu ve adının Simurg olduğunu” bildirir ve: “Gelin onu arayıp bulalım” teklifinde bulunur. Uzun müzakerelerden sonra kuşlar […]

Daha fazla oku