Batı Dışı Toplumlarda Self Oryantalizm ve İslamofobi

  Müşerref YARDIM[3] Betül KARAKOYUNLU[4] Giriş Batı’nın neredeyse İslam’ın doğuşu ile başlatılabilecek Doğu husumeti, öteki olarak koordinatlandırma süreci ve Modernleşmenin tüm dünya tarafından takip edilmesi gere­ken bir izlek olarak sunulması oryantalist paradigmanın bi­leşenlerini meydana getirmektedir. Öte yandan Modernleş­menin ilerleme mesabesinde görülmesi ve salt Batılı değerle­rin bir güzergah olarak sunulması Doğu-Batı polarizasyo­nunu üretmiştir. Bu dikotomide Batı […]

Daha fazla oku
Bilginin Yeniden Üretimi

  İlim, İmam Maturidi’nin tanımladığı ve müteahhirun dö­neminde kabul edildiği gibi, bir temyizdir. Temyiz bir taraftan “taayyündü gerektirir, diğer taraftan taayyünü fark edecek bir “nazar” keskinliği. Biz buna “görüş” veya “rey” de diyebiliriz. Taayyün etmiş olanı görerek, onun bizimle irtibatını, bizi ilgi­lendiren cihetini, yani “manasını” tespit etmeye de “anlama”, “fıkıh” denilmektedir. Temyiz faaliyeti taayyün sürecine […]

Daha fazla oku
Kenan Çağan – Postmodernizm ve Mahremiyetin Dönüşümü ”Alıntılar”

Modernitenin tanımlayıcı iki önemli özelliğini rasyonalite ve sekülerleşme olarak tespit etmek mümkün. Her ikisinin de köklerini, Rönesans’ın keşfi ve mirası olan insan ve nesnel gerçeklik anlayışında bulabiliriz. Zira ikisi de modern toplumun inşası sürecinde yerlerini daha muhkem kıldılar. Aklın aydınlatıcı rehberliğinde metafiziğin bütün tahakkümcü yüklerinden kurtularak özgürleşmeyi umut eden insan, yine aklın rehberliğinde nesnel gerçekliği […]

Daha fazla oku
Kolonyalist Dili Meşrulaştırma Aracı Olarak Tarihselcilik

Müslümanların modern paradigmayla karşılaşmaları, benzerine daha önce rastlanmamış sancılı bir durumun ortaya çıkmasına sebep oldu.Modern öncesi dönemde çok daha ağır travmalarla karşılaşmış olmalarına rağmen yaslandıkları değerler sistemine(tevhid) ve tutundukları sağlam kulpa(urvetül vuska) olan kavi imanları sayesinde bir çıkış yolu bulan Müslümanlar,özelikle 17.yüzyıldan itibaren yüzleşmek zorunda kaldığı modern paradigma karşısında mağlubiyet psikolojisine girdiler.Oysaki Müslümanlar ilk defa […]

Daha fazla oku
Sömürgecilik ve Oryantalizm-1

1901 tarihli Hint Nüfus Sayımı Raporu’nda, 300 milyona yakın Hintlinin 900 kadar beyaz kamu görevlisi tarafından yönetildiği kaydedilmiştir. Hindistan’da ayrıca, her 4.000 Hintliye karşı yaklaşık bir İngiliz askeri bu­lunmaktaydı. Victorya döneminden bir gözlemcinin söylediği gibi, tüm Hintliler aynı anda tükürseler, Hindistan’daki İngilizleri boğabılirlerdi. Yine de, olgular ve fanteziler bir kenara bırakıldığında, Avrupa’nın Hin­distan ve Asya’daki […]

Daha fazla oku
Sömürgecilik ve Oryantalizm-2

İdeoloji ve Hegemonya Bu anlayışın nasıl sağlandığını, bir başka deyişle emperyalizm ve sömürgeciliğin nasıl işletildiğini, bu kavramların barındırdığı olum­suzlukların nasıl aklandığını anlayabilmek için “ideoloji” ve “hege­monya” kavramlarına dönmek gerekiyor. Bu da bizim, Oryantalizmin bir söylem olarak nasıl bir güce sahip olduğunu görmemizi sağlayacak­tır. Sömürgeciliğin Batı dillerindeki karşılığı olan “kolonileştirme”nin olumsuz çağrışımlar taşımaması, bu tanımların ideolojik […]

Daha fazla oku
Avrupa’nın Ortaçağ’ı

Avrupa’nın Aydınlanma döneminden sonra elde ettiği ve ondoku- zuncu yüzyıldan itibaren perçinlediği maddî üstünlük avantajından yararlanarak kendini dünyanın merkezine yerleştirmesi, bütün bir insanlığın tarih boyunca meydana getirdiği birikimleri yok sayması ve her şeyi kendi buluşuymuş gibi göstermeye çalışması, onu, tarih çağlarını da kendini merkez alarak dönemlenlendirmeye götürmüştür. Irkları, dinleri, dilleri ve coğrafyayı kategorilere ayırmadan edemeyen […]

Daha fazla oku
Oryantalizm’in Genelleştirme ve Karşılaştırmacı Yöntemi-1

Oryantalizm, Oryantal nesnenin oluşturulmasında sıklıkla genel­leştirme ve karşılaştırma yöntemini kullanır. Said’in belirttiği gibi Or­yantalizmin özelliği “her gözlemlenebilir ayrıntıdan bir genelleme, her genellemeden de Şark doğasına, mizacına, zihniyetine, töresine ya da tipine ilişkin değişmez bir yasa” 41türetmektir. Bir özne olarak Oryantalistin, kendi Batılı kimliğini ve bütünlüğünü kurması, bir nesne olarak Doğu üzerinde gerçekleştirdiği bu tür fantezilerle […]

Daha fazla oku
Şarkiyatçı Bakış ve ‘Üretilen’ Şark

Edward Said’in ‘Şarkiyatçılık’ kitabında yapmaya çalıştığı, şarkiyatçılığı; tarihsel, düşünsel, siyasi, ekonomik vb. kaynaklarına inerek radikal bir şekilde kritik etmek esasen. Beytullah Çakır yazdı. 20’nci yüzyılın en önemli entelektüellerinden biri olan Edward Said’in 1978 yılında yayınladığı Oryantalizm/Şarkiyatçılık kitabının özellikle sosyal bilimlerde yarattığı tartışmalar bugün dahi güncelliğini koruyor. Şarkiyatçılık, yayınlandığı ilk yıllardan itibaren olumlu ve olumsuz birçok tepkiyle karşılaşmış bir […]

Daha fazla oku
Anlam İndirgemesi

  Kelimenin, sosyolojik bir olgu olarak toplum içerisinde her­kes tarafından aynı anlam çerçevesine sahip olmasının iletişimin bir şartı olduğu yazan Halil İnalcık, anlamı kesin sınırlarla çizil­memiş bir fikrin aktarılamayacağını ve yorumlanamayacağını be­lirterek hermenötiğin (yorumbilim) temel konusu olarak dilin ak­tarım aracı olmasına işaret eder. Yunan mitolojisinde “Tanrının buyruklarını insanların anlayabileceği bir dile çeviren haberci” olan Hermes […]

Daha fazla oku