Zaman

  Ey ulular sizin bana öğretmediğinizi Ben zamandan öğrendim Kuruyan hurma dalından öğrendim Damıtılmış petrolden öğrendim Yavrusunu arayan bir deveden öğrendim Hapsedilmiş yarı yanık Sancaklardan öğrendim Yıkılmış taş kemerlerden öğrendim Harap handan köprülerden öğrendim “Hızırla Kırk Saat 3”[39] Zamanın Doğası Karakoç’un düşünce dünyasında “zaman” kavramının özel bir önemi vardır. O, zamanı canlı, dipdiri ve son […]

Daha fazla oku
İnsan-Toplum Doğasının Benzerliği

  Karakoç, toplumu analiz ederken âdeta bir insanın şahsiyetini irdeler gibidir. Bu yaklaşım, onun toplumu birçok şahsiyetten oluşmuş bir şahsiyet, bir üst kişilik olarak kabul etmesinin so­nucu olarak değerlendirilebilir. Karakoç, insanın varoluş sebebini “kendisinden kendisini çı­karmak” olarak gördüğü gibi, toplum, halk ve hattâ insanlık için de aynı kuralı gündeme getirerek, toplumun ancak kendi malzemesinden kendini […]

Daha fazla oku
İnsan

Karakoç, insan olmayı bir imkân yelpazesi olarak kabul et­mektedir. İnsan, yelpazenin neresinde olacağına kendisi karar verebilen yaratıktır. Yaratılanların en şereflisi veya aşağıların en aşağısı olmak insanın kendi elindedir. Bu bakış açısıyla Ka­rakoç insanı şu şekilde gruplandırır:   a.Tabiata özdeşmiş gibi yapışık duran insan. b.Sürekli tabiattan kaçış halinde olan insan. Bu kaçış, doğa­ya belli noktalarda bilinçli […]

Daha fazla oku
Sanat

Evet yine de şiirdir beni arasıra dinlendiren Acıma aralıklar verdiren Ufuklardan ufuklara taşıyarak kelimeleri Ne yapılar kurdum eleğim sağma gibi içimdeki buluttan yağıştan şimşekten ışıklardan Gizli bir yapı taşından ders okudum ben Şiirin birden kaçışını denizlerden Şiir içimizdeki zindanların mahkumu “Arayışlar/Şiir”54 Sanatın Niteliği Karakoç’un “Din, felsefe ve sanat insanın kendi yaradılış sırrı­nı aradığı alanlardır” cümlesi, […]

Daha fazla oku