Derrida ve ”Ayırım=Erteleme”Kavramı

J.Derrida Batı’da egemen olan akıl yürütme şekline, yapı­salcılığın temel bakış açısını oluşturan ikili karşıtlıklarla dü­şünme biçimini (uygar/barbar; doğum/ölüm; yer/gök; siyah/ beyaz vb.) eleştirir. Derrida’nın dil anlayışı, Sausure’den ayrı­larak göstergeye getirdiği yeni tanım bilinirse, postmodern ta­vır daha iyi anlaşılacaktır. Geleneksel kültürlerde varlıkların ismini insana Tanrı öğ­retmiştir, varlıkları Tanrı adlandırmıştır: Âdem’e isimleri Al­lah öğretmiştir. Yani önce kavram, […]

Daha fazla oku
Modern Dünyanın İmali:Kültür Endüstrisi

Kültür, bir topluluğun yaşam dünyasında belirli bir tarihsellik içinde ortaya çıkan norm, değer, inanç, ideal ve düşüncelerinin müş­terek bir anlam etrafında biçim kazanarak yaşam alanına yansıması olarak görülür. Bu yönden modern toplumlarda hegemonik güç, iktidar veya sermaye; insanları yönlendirmek, insanlar üzerinde bir denetim kurmak ve bu sayede onları kitleler hâline getirmek adına kültüre daima başvurmuştur […]

Daha fazla oku
Bir Çağın Otopsisi

Bir İktisatçının Tespitleri Önümde bir kitap duruyor: Alman Sosyalizm’i. Yazarı: Sombart. Eseri Fransızcaya çeviren: “Dünyanın bütün iktisatçılarını toplasanız, bir Sombart yapmaz” diyor. Ama “yalnız iktisatçı değil Sombart. Sosyolog, tarihçi, hatta  şair.” Birinci bölüm, ekonomi çağının eleştirisi. Sombart’a göre,kapitalist dönemin kötü yönü ne politikası, ne iktisadiyatı.  İnsan, mukaddeslerinden koparılmış,maddî hazlar peşinde koşmağa mahkûm edilmiştir. Suç, ne patronda, […]

Daha fazla oku
Batı,Rasyonalizm ve Püritenizm

Çağdaş Uygarlık Düzeyi Çağdaş Batı’nın ayırıcı vasfı rasyonalizasyon, Weber’e göre hayatın bütün bölgelerine sızan bir şeamet bu. İçtimaî şuura  baskı yapan ölü bir ağırlık, karşı konmaz bir alınyazısı. Rasyonalite , kapitalizmin hem yaratıcısı hem eseri. Kapitalizmin ve bürokrasinin İnsanlık bir köleler topluluğu olmak tehlikesiyle karşı karşıya. Weber iki kutup arasında bocalar. Bir yanda muayyeniyetçi tarih felsefesi: […]

Daha fazla oku
Avrupa Düşüncesinin Tali Unsurları: Kölelik ve Sömürgecilik

Sezai Ozan Zeybek* *Yrd. Doç. Dr., Bilgi Üniversitesi, Sosyoloji Bölümü. … Giriş Frantz Fanon, Jean Paul Sartre’ın zencilikle ilgili yazdıklarını okuduktan sonra ihanete uğramış gibi hissettiğini ifade eder. Sebep, Sartre’ın, zenciliği diyalektik bir ilişkideki ikinci unsur olarak görmesidir. Buna göre zenciler, beyazların antitezi, bir nevi eksi kutbudur. Şöyle der Sartre: “Zenci davası… bir varış noktası […]

Daha fazla oku
Modern Düşünme Tarzı

Modern düşünme tarzının temel ırasından birinin,belki de birincisinin dine karşı (din karşıtı) bir argümanlar zemininin oluşturulma çabasında yoğunlaştığını ileri sürebiliriz. Olaya Batı Avrupa’nın özel koşulları içinde baktığımızda ve oranın kurumlan açısından bir açıklama getirmeye teşebbüs ettiğimizde, şimdi kullandığımız “din” kelimesini “kilise” ile ikame etmemiz mümkün ve yerindedir. Aslında, bu bağlamda (Avrupa bağlamında) din kelimesi ile kilise kelimesinin müteradif […]

Daha fazla oku
Reklâm ile Propaganda

Bir başka boyutsa, reklâm ile propagandadır. Seni bana benzetirsem, ihtiyâç duyduğum malları almağa seni mecbûr kılabilirim. Ürettiğim malları almakla, sen, pazarımı genişletirsin. Bütün ilişkiler, bundan böyle üretim-tüketim dengesine bağlı gelişmişlerdir. Sermâyecilik, berâberinde çok tanınan bir dayanağını da,demekki imperyalismi getirmiştir. O da, bugün adını küreselleşme şeklinde değiştirmiştir. Daha doğrusu küreselleştirmedir. Küreselleşme dediğinizde doğal bir süreçten bahsediyorsunuz. […]

Daha fazla oku
Modern İnsanın Çıkmazı

Kuşkusuz doğrudur ki, Batılılar birbiri ardı sıra Batıyı silip süpüren hareketlerin derinlerde yatan köklerinden habersizdirler; ve yine doğrudur ki hiç kimse, İkinci Dünya Savaşandan sonra Hippi hareketi gibi bir hareketin Batıda böylesine yaygınlaşacağını kestiremezdi. Ve yine kimse postmodernizm gibi bir akımı öngöremezdi. Fakat modernleşmiş Müslümanlar bu akımların öylesine uzağındadırlar ki, bırakın hareketlerin köklerinin farkında olmayı, yayılma […]

Daha fazla oku
Kişi Ancak Kendi Emeğinin Karşılığını Mülk Edinebi­lir

Kişi ancak kendi emeğinin karşılığını mülk (temlik) edinebi­lir. Buradaki temlik kavramı, maddî olmaktan çok manevî kaza­nanlara işaret eder. Bu anlamda salih amel, Marxizmin praksis, ya da kapitalizmin üretim kavramlarını da aşan bir şümûle sahiptir. Çün­kü her iki kavram da, temelde maddî kazanımları ifade etmektedir; en fazla bu kavramlar insanın üretimsel eylemliliği içerisinde man­evî yönlerinin de […]

Daha fazla oku
İnsan’ın Özgürlüğü İlahi Hakikatleri Yaşamasındadır

Ne gariptir ki,insan ya kendi yaptığı nesnelere tapıyor, kendi üret­tiği değerlere veya kendi bilincinin ürünlerine, geçmişine ya da ge­lecekteki beklentilerine ya da kendisinden daha aşağı düzeyde bu­lunan yaratıklara, veya bir kadına ya da bir erkeğe. Kendi yarattığı değerlerle oyalanmak, bununla yetinmek istiyor. Oysa değerler aş­kın olduğu, ilahî hakikatin bir ışığı olduğu sürece yol gösterir ve […]

Daha fazla oku