Akıl ve şeriatin birbirine ihtiyacı vardır…

EY KARDEŞİM, bilmiş ol ki akıl ancak şeriatle hidayete erebi­lir. Şeriat de ancak akılla açıklık kazanıp, anlaşılabilir. Şeri- ati bina olarak kabul edersek akıl bu binanın temeli konu­mundadır. Nasıl temelsiz bina olmaz ise aynı şekilde bina olmayın­ca da temel bir işe yaramaz. Akıl göze, şeriat ışığa benzer. Işık olmayınca göz bir işe yaramayacağı gibi, göz […]

Daha fazla oku
Hiss-i Müşterek Hakkında

Sûreti idrak eden hiss~i müşterektir. Buna Bintasya da denir. Bunun hazmeden hayaldir. Mânâyı idrak eden ise vehmi kuvvettir. Bunun hazînedârı ise hafıza ve zâkire kuvvetidir. Kuvve-i mütehayyile hem idrak eder, hem de akleder. Vehim ve his ise akletmez. Bu söylenenlerin ispat edilmesi vicdânı bir şekilde mümkündür. Hiss-i Müşterek: Bu konuyu bir örnekle açıklamaya çalışalım. Mesela […]

Daha fazla oku
Hayvani Kuvvetler

Ey kardeşim bilmiş ol ki canlılara özgü olan ihtiyari hareketin meb­dei, vasatı ve kemâli vardır. İhtiyarî hareketin mebdei nâkısın ke­mâle ihtiyaç hissetmesi ve tâlibin iştiyakıdır. Kemâli,matluba nail olmak; vasat, istenen şey doğrultusunda çaba sarfetmektir. Hayvanlara özgü ihtiyarî hareketler istemli, bilinçli ve bilgili bir şekilde değişik yönlere doğru mekânsal ve fiilî olarak gerçekleşir. Bitkilerin hareketi gayr-i […]

Daha fazla oku
Ruh Hakkında

Ruh öyle bir varlıktır ki, insan onu tezkiye ettiğinde felaha erer, onu kirlettiğinde hüsrana uğrar. O mevcudatın hülasasıdır, ahiret âleminde zübde-i kainâttır. Bedenin ölmesiyle ölmez. Eğer ruh marifetlerle bezenirse Allah-u Tealâ’ya kavuşmanın müjdesini alarak ferahlar ve saadet-i ebediyeye kavuşur. Nitekim Allah-u Tealâ: “Onlar diri(hayy)dırlar ve Rableri indinde rızıklanmaktadırlar. Allah’ın fazl-ı keremiyle kendilerini verdikleriyle ferihtirler.’’ buyurmuştur. […]

Daha fazla oku
Sözün Amacı ve Hakikati

Bilesin ki, gerçekte insanın cevheri, akleden, düşünen, algılayan, eyleyen nefistir. Tüm düşünülür biçimler, onda bilkuvve vardır. O, kendinden daha yetkin, daha akıllı ve daha bilgili birinden öğrendi­ği ve istifâde ettiği vakit, bilkuvve bulunan biçimler ortaya çıkar ve nefis, bilfiil akıl olur ve duyulurları tetkike ve cisimli şeylerin tadını tatmaya ihtiyaç duymaz. Düşünen nefisler saf, datif […]

Daha fazla oku
İnsanların İhtilaf Etmesi, Mîzâç ve Anlayışlarının Farklılığını Gösterir

Bilesin ki, Yüce Allah, insan bedenini yeryüzü toprağının topla­mından yarattı. Bu toplamaya, toprağın iyisi, kötüsü, serti, yumuşa­ğı, kırmızısı, siyahı ve beyazı dâhildir. Her şahsa belli bir bileşim ve özel bir karışım verdi. Bu bileşim ve karışımdan ona özgü ve tabiatı­nın durumuna göre, güç ve tâkatı oranında onda tasarruf eden bir mîzâç doğdu. Bu durum insana […]

Daha fazla oku
Allah’ın Birşeyi Yaratması/Takdir Etmesi

”O, göklerin ve yerin doğrudan yaratıcısıdır (Bedi’), birşeye karar verdiği zaman ona’ol’der ve o da olur”. Şu halde, O’nun demesi ve söylemesi, icât etmesi ve doğrudan yaratmasıdır. Yazması ise sözü demektir. O’nun emrinden yaratma (ıbdâ’) doğduğu vakit o söz olur. Yerine ulaşıp, yaratılan şey ortaya çıkınca o da yazı olur. Yazılanın harfleri, feleklerin şahıslarıdır, yazılanın kelimeleri […]

Daha fazla oku
Allah’ın ‘Mütekellim/Konuşan’ Olması

Akıllı kişinin düşünmesi ve bilmesi gerekir ki, Yüce Allah’ın sı­fatları sadece ifâde düzenleri ve işâret basamakları bakımından çoğa­lır ve birbirinden ayrılırlar. Nitekim O’nun ilmi zorda kalmış birinin duasını işitmeğe nispet edildiği zaman O’na “işiten” (Semi) denir. O’nun ilmi, büyük ve küçük her şeyi görmeye nispet edildiği zaman O’na “Gören” (Basîr) denir. O’ndan bir rızka erişildigi […]

Daha fazla oku
İnsanın Düşünme Yetisi

İnsan, varoluşuna ilkin dü­şünme ile başlar ve amacına doğru düşünme ile ilerler. Çünkü onun varoluş başlangıcı, büyüme ve biçimlendirme yetisidir. Bu yeti, bitkisel nefsin yetilerinden biridir. İnsanın amacı ise meleklik yetisidir. Bu yeti, Yüce Allah’ın kitabında belirttiği Kutsal Ruh’un askerlerinden biridir: “O gün, Ruh ve melekler sıra halinde kal­kar”. Şu halde, insan, düşünmeden başkasıyla amacına […]

Daha fazla oku
Allah’ın ve Peygamber’in Rüyada Görülmesi Hakkında

  Rüyânın hakikatini bilmiyen kimse rü’yâ kısımlarının hakikatlarını bilmez. Rasûl (A.S.) ve şâir Peygamberleri, ölmüş kimseleri rüyâda görmenin hakikatini bilmiyen kimse de Allah Teâlâ’yı rüyâda görmenin mânâsını bilmez. Âmî (âlim olmıyan) bir kişi, rüyâsında Allah’ın Rasulünü gören her hangi bir kimseyi hakikaten Peygamberin şahsını, kendisini görmüş olarak tasavvur eder. Nasıl ki zihninde vâki olan bir […]

Daha fazla oku