İbrahim Kalın – Açık Ufuk -Notlarım

Aklınız, kalbiniz, duygularınız, hayal gücünüz ve iradeniz size ait değilse, düşünce yolculuğunda mesafe kat edemezsiniz. Şöyle bir dolanıp gelmek, kelimelerin ve kavramların dünyasına arada bir girip çıkmak tefekkür etmek değil, zihin eğlendirmektir. Oysa bizim günü kurtaran kurnazlıklara değil, neden ve nasıl var olduğumuza dair esaslı bir kavrayışa ihtiyacımız var. Var olmak ciddi bir iştir. Düşünerek […]

Daha fazla oku
Kur’an’ın Düşünce Kamusu

Kur’an, çıkarımsal ve sezgisel akıl ve düşünmey­le ilgili bir dizi terim kullanır. Tefekkür yani “düşün­me”, kalp,fuat yani“gönül”, literal anlamı “tohum/ çekirdek” olan lüb yani “aslî kalp” bu terimler ara­sındadır ve bunların her biri algılama, düşünme ve muhakeme etme eylemlerinin farklı bir yönüne kar­şılık gelir. Akılla aynı anlamsal alanı paylaşan başka terimler de vardır: ilim yani […]

Daha fazla oku
Güzelliğin Ontolojik Temelleri     

İslam düşüncesinde güzellik ilminin üç temel ayağı tevhid, cemal ve ihsandır. Tevhid,teolojik manada Allah’ın mutlak tekliğini ve benzersizliğini ifade eder. Öte yandan varlıkta her şey birbiriyle irtibatlıdır ve bu şekilde tanzim araçların da  bir bütünlük arz etmesi gerekir.  His, hayal ve akıl, varlığın farklı mertebelerini anlamamıza imkan sağlar.Bunlar arasında bir çatışma olmak zorunda değildir. Sanat, […]

Daha fazla oku
Varlığın Dinamik Yapısı

İslam düşüncesinde varlık anlayışı statik değil dinamiktir. Allah, evreni her an yeniden yaratır. “’Halk-ı cedid” kavramı, yaratılış âleminin dinamik yapısına atıfta bulunur. Ontolojik olarak Vâcibü’l-vücüd’a muhtaç ve bağımlı olan varlıklar, sadece yaratılışın ilk anında degil, bütün varlık serüvenleri boyunca Mutlak Yaratıcı’ya bağlıdırlar. Aristocu ve Newtoncu geleneğin ima ettiğinin tersine evren bir saat, Yaratıcı da bir […]

Daha fazla oku
Medenilik, Barbarlık, İlkellik

Daliang eyaletinin askerî valisi Lü Jun 847 yılında Li Yanşeng adlı bit kişiyi, Çin’in imparatorluk divanına kabiliyetli bir kişi olarak tavsiye eder ve kendisine üst düzey bir görev verilmesini önerir. Lafzen “Arap İmpa­ratorluğu’nun mensubu” manasına gelen Li Yanşeng adlı Müslüman’ın bu göreve tavsiye edilmesi, diğer adaylar arasında rahatsızlık yaratır ve bir tartışma başlar. Muhalif adaylardan […]

Daha fazla oku
Hoca Ahmed Yesevî, Hüküm ve Hikmet”

o * Doç. Dr., Büyükelçi, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü –Ankara/Türkiye Öz Bu çalışmada maneviyat geleneğimizin en önemli temsilcilerinden olan Hoca Ahmed Yesevî’nin ölümsüz eseri Divan-ı Hikmet’ten ve tasavvuf geleneğimizden hareketle hikmet ve hüküm kavramları üzerinde durulmuştur. Yesevî’nin açtığı ilim ve irfan yolunun takipçileri medeniyet yürüyüşümüzün temel adımlarını teşkil etmişlerdir. Hakikat yolculuğunun ana hedefi olarak hükümlerin arkasındaki hikmetleri […]

Daha fazla oku
Kendimizle Barışık Olamadığımız İçin Tarihimizle Kavgalıyız

Dergah,s.204,cilt:XVII,Şubat 2007 1- Günümüzde, dünyada ve Türkiye’de tarih ilgisi azımsanamayacak ölçüde fazlalaştı. Burada küreselleşme bağlamında ortaya atılan “kimlik, kişilik” meselelerinin deşilmesinin de rolü var. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? Tarihin sonunun ilan edildigi bir donemde tarihe duyulan ilginin artmasi bir tesaduf degil. Bunun basilica iki sebebinden bahsedebiliriz. Birincisi Fukuyama ve onun Amerikadaki okuyuculari disinda kimse […]

Daha fazla oku
Avrupa Felsefesi ve Oryantalizm

Oryantalist yargı kalıpları sadece oryantalistlerin ve İslâm uzmanı Bâtılı ilim adamlarının eserleriyle sınırlı kalmamıştır, 17, yüzyıldan itibaren, Avrupa felsefesinin belli başlı kulvarlarında ve tartışmalarında karşımıza çıkan felsefî oryantalizm, Avrupa’nın akıl, bilim ve hür düşüncenin merke­zi olduğu; buna karşı Doğu’nun ve İslâm dünyasının kaderciliğin, dini fa­natizmin ve mutlakçılığın vatanı olduğunu ileri sürer. Leibniz, kader inan­cının Müslümanların […]

Daha fazla oku
Napolyon Bonapart’ın Mısır Macerası

Aslında bu, Hindistan’la sınırlı bir durum değildi. Avrupa sömürgeciliği, elinin uzanabildiği bütün dünyaya bir hayal, arzu ve tahakküm nesnesi ola­rak bakıyordu. Bunun çarpıcı örneklerinden biri, Fransa İmparatoru Napol­yon Bonapart’ın 1798 Mısır çıkartması ve buna Mısırlı tarihçi Abdurrahman el-Cebertinin (1753-1825) verdiği cevaptır. İngilizlere karşı harekete geçe­rek büyük bir donanmayla İskenderiye’ye giden Napolyon, Mısır’ın işgali için kapsamlı planlar […]

Daha fazla oku
Hasan el-Vezzân yahut Afrikalı Leo’nun Maceraları

  1483’te Granada’da doğup Fez’de büyüyen ve Kahire’den Fez’e dönerken İspanyol korsan Bobadilla tarafından 1518’de kaçırılan Hasan el-Vezzân 16. yüzyıl Akdeniz dünyasında yaşanan paralel tarihlerin, iç içe geçişlerin, kültü-, rel alışverişlerin ve çok katmanlı insan hikâyelerinin canlı şahitlerinden biri­dir. Cervantes’in hikâyesini andırır bir şekilde Hasan el-Vezzân da bir esir ola­rak başka bir kültür dünyasına intikal […]

Daha fazla oku