En Büyük İllet Kibirdir

İnsandaki büyük illet, kendini mükemmel sanma dalâletidir. Ruh hastalıklarının en zararlısı budur. İlâhî kudrete yabancı kalıp, kendi kudreti vehmiyle kibirlenmek, gururlanmaktır. Şeytanın büyük illeti kendini Adem’den daha yüksekte görmesıydi. Bu yüzden Adem’e secde etmekten sakındı. İlâhî emre karşı geldi ve Şeytan adıyla lânetlendi. Kendini herkesten ve herşeyden üstün görme tezâhüründeki (görünme) bu şeytan ruhu çok […]

Daha fazla oku
İbadetleri Allah Rızası İçin Yapmak

Nice insanlar vardır ki ibâdet vazifelerini Allah’tan karşılık bekleyerek yaparlar. Bundan mükâfat görmeyi beklerler, ibâdet ederlerse Allah nazarında makbul olacaklarına ve Cenâb-ı Hakkk’ın, bu ibâdeti kendilerine ödeyeceğine inanırlar. Hakikatte böyle ibâdetlerin arkasından türlü günah işlemekten çekinmezler. Yaptıkları ibâdetin, kıldıkları namazın geçmiş ve gelecek günahlarına bedel olacağı zannındadırlar. Böyle hakikatte ibadetin günahtan farkı yoktur. Bu bir […]

Daha fazla oku
Nefs Cihadı

Nefsi mağlup etmek, gazâda düşmanı yenmekten güçtür. Nefsi mağlup etmek, Kaf Dağı’ndan, iğne ile kaya koparmak kadar müşküldür. Nefse galip ve bu zorlu ülkeye hâkim olmak ancak Hakk’ın yardımıyla ve Hak velîlerinin gösterdikleri yoldan yürümekle mümkündür. Nefsi yenmek katı silâh, uzun mızrak İstemez. Nefsi yenmek insan gönlünü İlâhî aşk nuruyla aydınlatmak, bu ışıkla doldurmak sâyesinde […]

Daha fazla oku
Sabır İnsanı Kötülükten Alıkoyar

Evdeki kadın onu kendine çağırdı, kapıları sıkıca kapadı ve “Gelsene” dedi. Yûsuf: “Günah işlemekten Allah’a sığınırım, doğrusu kocan benim efendimdir; bana iyi baktı. Haksızlık yapanlar (zâlimler) felah bulmaz (Yûsuf, 23) And olsun ki, kadın Yûsuf’a arzulu  idi. Rabbinden bir işaret olmasa Yûsuf da onu isteyecekti,işte ondan kötülüğü ve aşırılığı engelledik. O bizim çok içten kullarımızdandır” […]

Daha fazla oku
Herşey Zıddı ile Bilinir

Her şey zıddı ile daha iyi bilinir. Çokluk olmasa birliğin, çok renk olmasa renksizliğin, kötülük olmasa iyiliğin, çirkinlik olmasa güzelliğin ve bilhassa ölümün yani yokluk olmasa varlığın ne kıymeti, ne hikmeti bilinir. Yine bunun içindir ki yeryüzünde kâfirler, sapıtmışlar, azmışlar, ahlâksızlar ve imansızlar yanında nebiler, velîler, mü’minler ve saf gönüllü ve yaratana bağlı sâdık ruhlu […]

Daha fazla oku
Kıyamet günü; Her şeyin Hakk’a arz edileceği gündür.

Kıyamet günü, her şeyin Hakk’a arz (sunmak) edileceği gündür. O günde, İnsanî vakfelerini yapmış olanlar, temiz ve faziletli kişiler, kendilerini göstermek isterler. O kendini gösterme gününde, kötü işler yaparak yüklerini karartmış kişiler, artık kendilerini gidilemeyecekler ve rezil olacaklardır. Güneş gibi parlak yüzü olmayan ve günahlarla yüklerini karartmış kişiler elbette kendi kirliliklerini göstermemek için gecenin karanlığı […]

Daha fazla oku
Kıyamette Neye İhtiyacımız Olacak?

Kıyamet gününde Allah: “Ey kullarım!” diyecektir, “bana hediye olarak hangi güzel ve iyi davranışlarınızı getirdiniz? Ömrünüzü neye ve nereye harcadınız? Size nimetler verdim, ne yaptınız? Size kuvvetler verdim, nereye sarf ettiniz? Size akıl verdim ne yolda kullandınız?” Kıyamet günü, Hakk’ın huzuruna iletilmesi gereken, îman, amel (dinin emirlerini yerine getirmek için yapılan iş) ve muhabbet (sevgi) […]

Daha fazla oku
Allah Dostlarına Saldıranlar

Niçin bu câhiller Allah’a yakın olan sâlih kimseleri, mekânın her yerinde ve zamânın her çağında dinlemez olurlar? Bilmezler mi ki, Allah dostlarının ruhlarını incitmeye gelmez çünkü onların ruhu, Allah ile devamlı vuslat halindedir. Bir hadis-i kudside;Allah ”Bir velîme kötü muamele eden kişi hakikatte bana savaş açmış demektir” buyurur: Bir hadîs-i şerifte ise “Beni inciten, Hakk […]

Daha fazla oku
İyi ve Kötülüğün Bir Arada Olmasındaki Sır

Ulu Allah her ikisinin de belli olması için, insanlıkla hayvanlığı bir araya getirmiştir. Eşya zıddı ile belli olur. Zıddı olmayan bir şeyi tarif etmek imkânsızdır. Yüce Allah’ın zıddı olmadığından: “ Ben gizli bir hazine idim bilinmek istedim”(Hadis-kudsi) buyrulduğu gibi, bu nurun belli olması için, karanlık olarak yaratılmış bulunan bu âlemi yarattı. Bunun gibi nebilerin ve […]

Daha fazla oku
Mevlana ve Şems’in ilk Konuşması

Ledün ilimlerine anadan doğma istidatlı olmakla beraber zahir ilimlerle de fevkalade şöhretli olan Hak lisanının tercümanı Şems Tebrizî Hazretleri, Mevlâna Celâleddin Rûmî Hazretlerini irşad etmek için Tebriz’den ta Konya’ya gelmiş, irşad etmeden önce Mevlana’nın medresesinden hücresine döndükleri sırada yol üzerinde bekliyordu. Hazreti Mevlâna mehtabın etrafında çevreleyen hâre gibi yanlarında toplanan talebelerle birlikte büyük bi debdebe […]

Daha fazla oku