Daha önce kısmen değinmiştik. Konuyu biraz daha açmak gerekirse şunları ifade etmek gerekir: Batı’da -özellikle Aydınlanma ile beraber— hukuk ile ahlakın, buna paralel olarak fizik ile metafiziğin, din ile devletin, din ile bilimin, din ile her şeyin arası ayrılmıştır. Batı zihni bu kavramsallaştırma ile dünyayı algılamış, diğer milletleri de bu kavramsallaştırmanın hegemonik gücü ile değerlendirmiştir. […]
Hayatımızı daha geniş bir dairede yaşamak, haberlere gömülüp kalmamak lazım. Bir seferliğine haberi okuduktan veya izledikten sonra ısrarla beş on sefer aynı haberi dinlerseniz, bu artık ikincil travmatizasyon sürecine giriyor. O haberler üzerinden biz örselenmeye başlıyoruz. Çünkü kendimizi çok çaresiz hissediyoruz. O çaresizlik duygusu da insanı tükenmişliğe götüren bir şey. Bol cinayetli, bol komplolu sabah […]
İslam düşünce ve eğitim tarihine baktığımızda estetiğin bugün anladığımız anlamda başlı başına bir disiplin olarak ele alınmadığını, medrese müfredatlarında ‘estetik’ adı altında veya benzeri bir anlama gelebilecek bir dersin yer almadığını görürüz. Gerçekten, estetik, başlı başına bir disiplin olarak Batı dünyasında da nisbeten ‘yeni’ denebilecek bir dönemde ortaya çıkmıştır. Ancak, bu durum hiçbir zaman ve […]
Eğer kelimeler eşyanın göstergesi ise bir konuşmada ya da yazılı bir metinde -yani dil ile- kastedileni anlamak eşyayı tabiatı anlamaktan sonra mümkün olabilir. Kelimelerin gösterdiği eşyânın mâhiyetleri/manaları hakkında kati bir veriye sahip değilsek, nihayetinde eşya ve hadiselere delalet eden birer göstergeden ibaret olan dil kelimelerinin manayı gösterdiğini söylemek nasıl mümkün olabilir ki? Bu hususa sâbık […]
0 Yorumlar