Dünyada, sanki eskime, biricik kuraldır. O kurala karşı koyma da yaşamanın şartı. Canlı bir özle karşı konulur, eskimeye karşı durulur.
Dağ, taş, ağaç, yıldız ve gök eskir. Eskimeyen hakikattir.
Eskitmeyen, eskimeye karşı koyan canlı öz ruhtan doğmadır. Ruh da İlâhî bir kaynaktan.
Ay, güneş, su, ateş, zaman ve saat eskir. Eskimeyen hakikattir.
Canlılığın ve diriliğin mayası, evet, İlâhî bir kaynaktan geliyor. Kaynağa en yakın bir alevden. Eşyanın şahdamarında atan nabız, bu yakınlığın ateşiyle diri. Şurda burda bu yakınlığın, bu canlılığın ateşi yakılmış. Bahar, yeşil bir ateş harmanı.
Düşünceler, sistemler, doktrinler, kapitalizm, komünizm, sosyalizm eskir. Eskimeyen hakikattir.
Canlılık bir kaynaşmada, bir bağdaşmada gerçekleşiyor. Eskimeyse, bir çözülüş, bir kopuş, bir ayrılışla başlıyor. Bir araya gelen düşünceler bir senteze ulaşıyor. Ve gün geliyor, yıpranan bir tertip eriyor, çözülüyor. Tahliller tahlilleri eskitiyor, tepkiler tepkileri eskitiyor.
Evet, tahliller, terkipler, yazılar, incelemeler, denemeler eskir. Eskimeyen hakikattir.
Yenilenme, mecazî olsun, hakikî olsun ölümden sonra dirilme, tazelenme, onarılma, düşmüşken ayağa kalkma, unutulmuşken hatırlanma, yorulmuşken dinlenme, uzaktaki kelimeleri yaşama alanına çeken çağrışım,bütün bunlar, ruhun, eskimeye karşı donandığı kuvvetlerdir.
Devletler, milletler, haklar, vatanlar, ocaklar, yurtlar eskir. Eskimeyen hakikattir,
Propaganda, reklâm, hatır enflasyonu, yaşatmak için kullanılan yaşatıcı özden mahrum her vasıta ömrü uzatamaz.
Bütün bunlar eskir. Eskimeyen hakikattir.
İnsan niçin yaratıldı? İnsan eskimeyen bir hakikat için yaratıldı. Eskimeyen, eskitilemeyen bir hakikat için.
Gün gelir, kıyamet bile eskir. Eskimeyen hakikattir.
Bir gömülüştür gidiyor. Zamana ve toprağa bir gömülüştür gidiyor. Gömülen gözleri de beraber sürüklüyor. Gözler de beraber gömülüyor. Ama hakikati eskitecek yok. Hakikati, kim gömebilir? Hakikati kim eskitebilir?
Tören, şatafat, şölen, bal ve yağ, şarap ve zehir eskir. Eskimeyen hakikattir.
Şehvet etin eti, etin kemiği yalan yere canlı tutuşudur. Eti ve kemiği asıl canlı tutan ruhtur. Ruh gittikten sonra, hangi şehvet, insanı hayatta ve ayakta tutabilir? Ruhun çekildiği toplumdan, sonsuzluğun şarkısı mı yükselir? Hayattan sonra ölümün geldiği gibi, ruh gelirse, ölümden sonra da bir hayat gelir.
Ölüm ve hayat, tarih ve tabiat eskir. Eskimeyen hakikattir.
Her şey eskir. Eskimeyen hakikattir.
Sezai Karakoç – Günlük Yazılar 2
Necmeddin-i Dâye [*****] çev. Halil Baltacı Necmeddin-i Dâye (ö. 654/1256) tasavvufun bir din yorumu…
Gazzâlî [*] çev. Osman Demir Gazzâlî (ö. 505/111) Allah’ı bilmenin imkânı ve yöntemi konusunda…
Gazzâlî [*] çev. Mahmut Kaya Te’vilin şartlarını tespit etmeyi ve iman ile küfür arasındaki…
Kilise babalarının en ziyade iltifat ettiği, teolojik ağırlıklı bir anlatıma sahip Yuhanna Incil’inin l’inci Bab’ının…
İçinde yaşadığımız dönemin hakim zihniyetini karak- terize eden en önemli hususlardan biri de, hiç şüphesiz,…
İçinde yaşadığımız dünya, bedensel varlığımız ve duygularımız zamanın eliyle şekillenir. Sabretmeyi, şükretme- yi, iyiliğin ve…