Dünyanın Dönekliği Hakkında

Denge Dünyanın Dönekliği Hakkında

Bu dünya konup göçmek için bir kervansaraydır; insan kervansaraya geçmek için iner. Kervanın başı kalkmış ve yolu tutarak uzaklaşmıştır; başı kalkmış olan kervan daha ne kadar gecikebilir?

Bu dünya arkasından koşmak niçin? Hasis, maldan ötürü koşar, sen kendini tut. Mala bu kadar gönül bağlamak neden? Bu mal sabah gelirse, akşam yine gider.

Mal hırsını gönülden çıkar, giyim ve karın tokluğu ile iktifa et (yetin). Fakirlik, yarının azığının yokluğudur, mal yokluğuna fakirlik deme.

Bu dünya malından yiyeceğin ve giyeceğin kadarını al; fazlasını isteme, fazlası yüklenilecek vebaldir. Resûl, dünya için, tarladır demiş; tarlada çalış çabala ve iyilik ek.

Bu dünya lezzet bâkî değildir; zevk müddeti, yel geçer gibi geçer; genç, ihtiyarlar ve yeni eskir; kuvvetli göçer, kuvveti gider.

Dünya malı bugün var, yarın yok; benim dediğin mal başkalarının kısmetidir. Her dolan azalır, her tam eksilir; her mamurluğun sonu harap olmaktır.

Halkına dar gelen ne kadar yer vardı; halkı gitti, yalnız onların boş yeri kaldı. Ne kadar âlim, nice filozof vardı; bugün onlar hani, binde biri bile yok.

Dünya gülümser, fakat yine alın buruşturur ve kaş çatar; bir elinde bal tutup, birinde zehir saklar; önce baldan tattırarak, ağzı tatlandırır; biraz sonra kadehe zehir katarak sunar. Eğer tatlı tattın ise acıya hazır ol; rahat, birer birer gelirse, zahmet onar onar gelir. Ey gam karışmamış sürûr (mutluluk) uman, bu dünya ne zaman ümit yeri olmuştur?

Bu dünya yılan gibidir, yılanı oklamak lazımdır; o el ile yoklanırsa, yumuşaktır; fakat içi zehir doludur. Yılan yumuşak olduğu halde, kötülük yapar; ondan uzak durmalı ve yumuşak diye yanılıp tutmamalı.

Bu dünyanın da dıştan görünüşü güzeldir, fakat içinde binlerce nâhoşluk vardır; bakıp, dış süsünü görerek senin ona gönül bağlaman, bil ki, hataların başıdır.

İnceleyin:  Samiha Ayverdi'nin Kitaplarından Alıntılar

Dünya bazen peçesini kaldırır ve yüzünü açar; kucaklayacak gibi kollarını açar, fakat hemen kaçar. Baht yaz bulutu gibidir veya rüya gibi boştur; durmadan geçer veya kuş gibi uçar.

Cömertliğin Medhi ve Hasisliğin Zemmi (Yerilmesi) Hakkında

Ey dost, bilgilinin izini takip et; eğer söz söylersen, sözü bilerek söyle; översen cömert adamı öv, hasise (cimriye) kuvvetli yay ve ok ile nişan al. Bütün diller cömert adamın medhini (övgüsünü) söyler; cömertlik bütün ayıpların kirini temizler. Cömert ol, sana söz, sövgü gelmesin; sövme gelecek yolu cömertlik kapatır.

Eğilmez gönülü cömert adam eğer; erişilmez murada cömert adam erişir. Hasisliği (cimriliği) öven dil hani, nerede? Cömertliği âm (avam), hâs (önde gelenler), bütün halk över.

Cömert adam bilgiyi yedebildi (izleyebildi), bak. Malını onunla sattı ve senâ (övgü) aldı, muhtaçların yardımcısı olarak yaşadı; bak dünyada iyi ad bırakıp gitti.

Hasis, haram ile çok altın ve gümüş topladı, vebal yüklenerek ve üstelik bir de söğüş (sövgü) alarak gitti; malı başkaları arasında pay edildi, hasis bunda yalnız pişmanlıktan hisse aldı.

Ey mal sahibi iyi ve cömert adam, Tanrı sana verdi ise, sen de ver. Yerilen ve sövülen kimse, toplayıp da vermeyendir, toplar da verirsen, toplayabildiğin kadar topla.

Tabiatların en iyisi ve âdetlerin ayıplanmayanı cömertliktir; bil ki, hasislik bunların en çirkinidir. Ellerin en kutlusu veren eldir; alıp da vermeyen el ellerin kutsuzudur.

Hasislik ilaç ile iyileşmez bir hastalıktır; hasisin eli vermekten yana çok sıkıdır. Aç gözlü hasisin gönlü toplamakla doymaz, o, malın kuludur ve malı ona hâkimdir.

Bu halk arasında en iyi adam, cömert adamdır; cömertlik şeref, ikbal ve cemâli (güzelliği) artırır; insanlar arasında sevilmek istersen, cömert ol, cömertlik seni sevdirir.

İnceleyin:  Ne Eylemişler?

Hasis alçak, hain ve malının bekçisidir; toplar, fakat yemez, içmez ve onu sıkı tutar; sağlığında dostuna tuz bile tattırmaz; ölür, malı kalır ve sonunda düşmanı yer.

Tevazu ve Kibir Hakkında

Sana lüzumlu bir sözüm daha var, bana kulak ver onu sana söyleyeyim; o söz şudur; kibri yere çalıp, tevazuyu sıkı tut ve ona kuvvetle sarıl.

Kibir bütün dillerde yerilen bir huydur; huyların iyisi, alçak gönüllülüktür; ululuk taslayan ve benim diyen kimseyi ne Tanrı ve ne de kul sever.

Dünya malını kazananların hepsi onu yiyemeden gitti, hallerini görün; karısı başka bir erkek ile kalıp, onun yanında yatarak vücudunu verir.

Kibir libasını (giysisini) giydin ise, derhal çıkar; halka karşı göğüs kabarttın ise, dilini derhal düzelt. Müminlik nişanı (göstergesi) tevazudur; eğer mümin isen, mütevazı ol.

Tevazu göstereni Tanrı yükseltir, kibirli olanı aşağı atar; ululuk taslama, sakın, ula yalnız Tanrı’dır. O, “ululuk benimdir, siz üzerinize almayın” dedi.

Ululuk taslaman ve ululuğa doğru el uzatman maldan dolayı ise, malın faydası nedir ki; kendin çıplak gidersin, sepet ve sandığın burada geride kalır.

Eğer kibir sahibi: -“Ben asilim”- diyorsa, ben onun kesin cevabını hemen vereyim; insanlar, ana baba bir kardeştirler; iyice araştırılırsa, aralarında bir fark yoktur.

Edip Ahmet B. Mahmut Yüknekî 1992. “Dünyanın Dönekliği Hakkında, Cömertliğin Medhi ve Hasisliğin Zemmi Hakkında, Tevazu ve Kibir Hakkında”, Atebetü’l-Hakayık, çev. Reşid Rahmeti Arat, Ankara: Türk Dil Kurumu Yayınları, s. 89–93.

Alev Alatlı – Bize Yön Veren Metinler 2

Muhammed Ali

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir