Dostluk
Bilmelisin ki, candan dostluk ancak iki kişi arasında olur ve dolayısıyla mümkünse bir ile yetinmek en uygunudur. Zira bir kısımla ilgilenmek geri kalanların maslahatından geri durmayı gerektirir. Tam dostluk ve zirveye varan sevgiden daha kıymetli ve değerli hiçbir şey yoktur. Dünya nimetleri arasında içi dışı sana uyan sevgiliyle bir saat bir arada olmanın verdiği hazla ve bunun tadıyla mukayese edilecek hiçbir şey yoktur.
Her iki dünyanın güzellikleri arasında sana dünyada ve âhirette yardım eden bir dostun içtenliğinin bir anlık huzuruna karşı koyacak bir nimet de yoktur. Bunu başarana ve dünyanın mülkünden azade olana ne mutlu! Böyle bir kimseyi bulan, düşmanca muameleden sıyrılan ve müsâleme içinde olan ne de güzeldir! Ancak sana ihtiyatlı ve dikkatli olmak düşer. Yapmacık davranana aldanma, yaltaklık yapan aklını başından almasın. Şişkinlikten yağ çıkarmaya çalışmaktan ve tutuşmayan şeye üflemekten sakın, çünkü kovulmuş şeytan sevmek, soğuk demiri dövmektir. Sana dostluk gösterenin önce anne babasına, akran ve akrabalarına nasıl davrandığına bakarak onu bir dene. Zira isyankârlık yoluna giren hukukun semtinden geçmez. Yine nimetlere şükür mü ediyor nankörlük mü diye imtihan ederek onu dene. Ancak teşekkür illa da karşılığını vermeyi gerektirmez, zira imkansızlık buna mani olabilir. Sonra onun mal ve servet hırsını, hazlara ve arzulara olan meylini sına. Çünkü arzulu kişinin halleri ıs rengarenktir, davranışları ve sözleri değişip durur.
Nice birbirine bağlı dostlar vardır ki, iş altın ve gümüşe gelince ilişkileri son bulmuş, çekişip ağız dalaşı etmişler ve düşman olup birbirine girmişlerdir. Sonra onun baş olma sevdası imtihan edilir, çünkü liderlik arzusu dostları hafife almayı ve sevdiklerine muamelede insafsızlığı gerektirir. Sonra müptelalarını zorluklara katlanmaktan alıkoyan eğlence ve oyunlara olan düşkünlüğüne bakılır. Bundan başka ufak tefek kusurları araştırmaktan geri durmalıdır, yoksa kişi muteber bir dost bulamaz ve yapayalnız kalır. Bu anlatılanlara göre bir dost bulursa bollukta da darlıkta da onunla uyuşsun, sıkıntılarda birbirlerinin yanında olsun ve güzellikleri beraber yaşasın, birbirlerini sevinç, güler yüz, afiyet ve övgüyle karşılasınlar. Ancak bunda da aşırılığa gitmemelidir ki, yaltaklığa sebep olmasın ve öte yandan zoraki davranmamalıdır ki, iki yüzlülük hissedilmesin. Bütün malını başa kakmadan veya kendi tarafını tercih etmeden can dostuyla denk bir şekilde paylaşmalı ve darlıkta can dostuna destek olmalıdır, hatta bu bolluktakinden daha çokl m dostluğa delalet eder. Nitekim şöyle denilmiştir:
“İyi günde dost olduğunu söyleyen çok olur, ancak kardeşler sıkıntı anlarında belli olur.”
Ondan yeterli cana yakınlığı görmediğinde bunun tesirini sevecenlikle gönlünden silip atsın, her türlü ve her durumda kol kanat germeye devam etsin. Çünkü korunmayan her şeyin durumu kötüye gider ve Allah i muhafaza kişinin dostluğu düşmanlığa veya bundan daha fena bir şeye dönüşebilir. Zira kızgınlığın yol açtığı zarar en büyük âfetlerden ve en korkulası şeylerden biridir. Münakaşadan kaçınmalıdır, çünkü bu, dostlar arasındaki en zararlı şeylerden biridir. Yine kişi ihtisası olan bir bilgi ya da mahir olduğu bir zanaatta cimrilik etmekten de sakınmalıdır. Zira infak ile artan ve elde i tutmakla da azalan şeyler bir tarafa infakı, tükenmesine sebep olan şeylerde paylaşmak vaciptir.
Kişi, arkadaşlarını ve bağı olan herkesi, kendisiyle ilgili durumlar bir yana dostuyla ilgili olanları da küçümsemekten sakındırmak ve hiç kimseye arkadaşıyla ilgili bir durumu kinayeyle, açıktan, ciddi ve şaka yolla kötülemesine imkan vermemelidir. Arkadaşının bir kusurunu görürse, düzeltecek bir şekilde ona karşılık versin, ona aldırmamazlık etmesin, çünkü bu hıyanettir. Düzeltirken uyarıcı hikaye ve sözlerle başlasın, sonra üstü kapalı olarak, sonra sorumluluğu pekiştirici, kalbe huzur ve sükûnet verici konuşmalarla açıktan devam etsin. Bunu yabancılar ve uzak kimseler bir yana, sevdikleri ve yakınlarından bile saklasın. Onun hakkında laf taşıyıcıdan almaktan sakınsın, laf taşıyıcıya ayıplama ve kınamayla karşılık versin.
Şerhu-l Ahlak-i Adudiyye – Taşpürülüzade Ahmed Efendi
Müellif:Adudüddin el-Îcî’