Doğru Olan
Tabiata baktığımızda, Allah’ın, yaratıklarına soylarını sürdürmek için adeta eşsiz bir güç bağışladığını görürüz. Yararlı ya da zararlı nice kuş, böcek ve bitkinin, yaşamak, nesillerini sürdürmek için ne kadar tutkuyla bir savaş verdiklerine bakınca, bu bağışın, aklı aşan çapını az çok anlamış oluruz. Ne kışın dondurucu soğuğu, ne yazın yakıcı sıcağı, ne fırtına, ne. sel, ne kar, ne bildirleriyle yaptıkları mücadeleler, bu zayıf ya da güçlü bin bir çeşit yaratığın yeryüzünden silinmesine sebep olabiliyor. Ancak tarih çağlan içindedir ki, bazı cinslerin soyunun kesildiğini gözlemliyoruz:
Düşünceler de böyle. Yararlı ya da zararlı düşünceleri de kökten yok etmek, hemen hemen imkânsızdır. Bu sebepdendir ki, zararlı düşünceyi yok etmekten çok, yararlı olanı geliştirmek, güçlendirmek ve sonucu onun almasını sağlamak, daha etkili bir yol olacaktır. Bir denge sağlamak ye üstünlüğü, doğru, gerçek, iyi ve güzel olanın elde etmesine çalışmak, zararlı, kötü, çirkin yalan ve yanlışı karşılayacak ve yenecek denge unsurlarına yardıma olmak, daha tabiî, hilkatin kanunlarına daha uygun, daha olumlu, daha yapıcı ve sonuç olarak daha başarılı bir metod olur düşüncesindeyim.
Toplumlunuzun ve medeniyetimizin tarihi baktığımızda, yabancı ye zararlı akımlarla savakta hep direkt metodun tercih edildiğini saptıyoruz. Sonuçta ise, nice kötü, çirkin ve yanlışın gelip yerleştiğine ve onca savaşa rağmen adeta ruhlarda ve kurumlarda saltanat kurduğuna şahit olundu ve olunuyor. Oysa, kötü, çirkin ye yanlışla mücadele için sarf edilen emek, para vs., iyi, güzel ye doğru için sarfedilseydi, daha etkili olurdu sanıyorum. Toplum sağlam oldukça zararlı etkileri karşılayabilir. Bir bağışıklık kazanır onlara karşı. Onlardan büsbütün habersiz olduğu zaman, boş bulunduğu bir vakitte, ansızın, sürpriz bir şekilde onların istilâsına uğrayabilir. Onun içindir ki, toplumda aydın bir kesim, dünya da olup bitenlerden, düşünce ve sanat akımlarından hep haberdar olmalı ve daha onlar ülkeye ve topluma gelmeden onu karşılayıcı düşünceler, akımlar ve kurumlar geliştirilmeli ve kurulmalıdır.
Hep iyiye, hep güzele, hep doğruya bakınız. Hep onlardan yana çıkınız. Hilkatin ak ve olumlu tarafına yatırım yapınız. Korkmayınız, yanlış hiç bir zaman doğrudan daha güçlü değildir. Çirkin de güzelden daha etkili olamaz. Yalan, hakikat kadar ömürlü olabilir mi?
Zorluk, yalanın kendini gerçek, çirkinin güzel, yanlışın doğru göstermesinden kaynaklanıyor. Baki’-nin:
Bâtıl hemişe bâtıl ü bihudedir velî
Müşkil budur ki suret-i hakdan zuhur ede
dediği gibi, yanlışın kendini gerçek şeklinde göstermesinden aldanış ve yanılgı doğuyor.
İnsana düşen, hep yanlıştan, çirkinden ye kötüden yakınıp durmak değil, sakince ve kendine güvenerek/ doğru’yu, güzeli, gerçeği ve iyiyi desteklemektir. Bundan ötesi için korku yoktur. Ezelî kanun işleyecektir.
Sezai Karakoç – Sur Yazıları (4)