Cennete Girmeye Vesile Olan Ameller
İmam Suyûtinin Temhîd-ul-Ferş adlı kitabında ve daha başka kitablarda, hesabsız cennette girmeye vesile olan ameller hadislerle yazılmıştır. Temhîd-ul-Ferş ve Delîl-ul-Fâlihîn’den şöyle özetliyoruz:
1-Küçüklüğünde, yani gençliğinde Hazreti Kur’ân’ı ezberleyip ihtiyarlığında tilâvet etmek,
2-Güneşe, saate riayet edip namaz ve her ibadeti vaktinde yapmak Doğrusu, vakti tanımak ve değerlendirmek.
3-Konuşurken şer-i ilimden konuşmak ve sükût ederken yumuşaklıkla sükût etmek; kalben Allah Teâlâ’yı zikretmek.
4-Ucuz vermek şartıyla doğru dürüst, hilesiz ticaret.
5-Fakirleri gözetmek ve fakire malından bir pay ayırmak, yani kazancından belli bir payı daima fakirlere vermek.
6-Borçluyu borçtan kurtarmak, amma sadaka ile amma yardım ile. Çünkü ödünç vermek, vaktini tayin etmemek şartıyla sadakanın yansıdır. Veyahud borcu bağışlamakla… Bazı ehli ilim, bunu üstün vesile saymışlardır.
7-Sanat öğrenmeye imkanı olmayana sanatı öğretmek; zayıf şâkirdlere yardım etmek.
8-Allah yolunda mücahidlere yardım etmek.
9-Gazilerin başını örtmek, yani iyallerini korumak ve harçlık vermek.
10-Güzel ahlak üzere abdestli bulunmak.
11-Karanlıkta camilere ilim ve cemaatle namaz kılmak için yürümek.
12-Kıtlıkta kamı aç olanı doyurmak; veyahud doyuruncaya kadar yedirmek, yani aş hazırlamak ve fakirlere dağıtmak.
13-Ticarette alacağı malı kötülememek, satacağı malı da medhetmemek.
14-Mutlak doğruluk.. Bu gerek Allah’a karşı ve gerekse halka karşı samimiyettir; buna ihlas denilir.
15-Eminlik yani bedenî, malî, ruhî emanetlerde hıyanet etmemek.
1 6-Mü’minlere mal satmak için kıtlığı ve pahalılığı temenni ve taleb etmemek, yani ihtikar ve stokçuluktan aşın derecede sakınmak.
17-Herkese hatta kafirlere karşı güzel ahlak ile muamele etmek, yumuşak davranmak. Buna hilm hasleti denilir.
18-Yetimlere veyahud yoksul dul kadınlara yardım etmek, namus- lannı muhafaza için çaba harcamak.
19-Hak istenildiği zaman hakkı vermek Ve aldığı zamanda kemâl-i ahlakla ve kemâl-i edeble kabul etmek.. Denilmiştir ki güzel ahlakın temeli, kişinin, alacaklı olduğu vakitte malını geri almaya gayret gösterdiği gibi, verecekti olduğu vakitte de aynı gayreti göstermesidir. Bu ashabın ahlakıdır. Buna hüsn-ü muamele denilir.
20-Başkasına da, kendi nefsi için hükmettiği gibi hükmetmek.
21-Ölümü hatırlamak için cenaze namazı kılmak ve ölümü göz önünde bulundurmak, Ehli tasavvuf buna rabıta-i mevt dediler.
22-Kendi nefsi için veyahud milleti için hükümdarlara yumuşaklıkla nasihat etmek, yani onları zulümden alıkoymak ve nezdlerinde mazlumun hakkını müdâfaa etmek.
23-Bütün mü’minlere esirgeyici olup, kendisinden büyüklere hürmet ve küçüklere şefkat, dostlara hoş kelimeli, düşmanlara karşı idareci olmak. Buna mudâra denilir. “Mudâra dînin yarısıdır.”
24-Eşi ölmüş olanlara tesellî ve sabır tavsiye etmek.
25-Hastaları ziyaret etmek ve zayıfları tehlikelerden kurtarmak. Tabiî ki bunun, şer’î cezaların dışında olması lazımdır. Mesela cezayı hak etmiş bir câniyi, mesela hırsızı cezadan kurtarmaya koşmak, zulme yardım olduğundan, cennete hesabsız girmeye değil, cehenneme yuvarlanmaya vesiledir. Irz düşmanlarını kurtarmak da böyle.
26-Rasûlullahtan sonra Âl-i Ali ve Şîat-ul-hâliseyi sevmektir.
27-Her çeşit zina ve faizden korunmak; rüşveti almaktan sakınmak.
28-Şer’î emrlere riayet etmek; dünyevî herhangi bir menfaatten dolayı dîni geriye bırakmamak. Buna dinde salâbet denilir.
29-Helal olmayan nesneye el uzatmamak; üzerinde haram bulunan nesneye göz dikmemek. Yani haramdan sakınmak, şayet kendisine haram geçtiyse onu telef etmek.
30-El-En’âm sûresinin ilk Üç ayetini sabah namazından sonra, manasında tefekkür etmekle okumak,
31-Mübarek vakitlerde mirac, kandil, cuma gecelerinde ve şâir said vakitlerde güzel taam hazırlayıp, Allah için fakir, yetim ve miskinlere yedirmek.
32-Her zaman Allah Teâla’nın murakebe edici olduğunu bilip, kendini kontrolünde bulundurmak; Cenâb-ı Hakk’ın kendisini murakebe edici olduğuna cidden İnanmaktır. Buna muvaffak olabilmek için, dille
“Allah beni kontrol eder, Allah’ın huzurundayım, Allah benimle beraberdir.” demek gerekir. Sadece bununla Allah’a kavuşanlar çok olmuştur.
33-Allah Teâlânın azametini zihinde istihzar etmekle, insanları sövmek.
34-Hazreti Rasûlullah’ın ümmetini veya bir ferdini, onun sevgisi için dert ve belalardan kurtarıp sünnet-i seniyyesini İhya etmek.
35-Sünneti İhya edenleri sevmek, müdâfaa etmek ve onların zillete düşmelerini engellemek.
36-Kur’ân-ı Hakîm’in hükümlerini ayakta tutmak İsteyenlerin üzüntülerini gidermek, onlara yardımcı olmak. Doğrusu fıkıh bilginlerini, öz ana baba gibi inanmak.
37-Receb ayında üç gün oruç tutmak.
38-Akşam namazından sonra evvâbin namazını kılmak ve bir Fâtiha, onbeş Ihlâs-ı şerife okumak. (Evvâbin namazı, en az iki, en çok altı rek’at olur.)
39-Kalb ve dille beraber zikretmek.
40-Ana babaya isyan etmemekle beraber itaat etmek.
41-Halk içinde haber dolaştırmaktan; gıybetten; sövmekten sakınmak. En çok sevabı gideren bunlardır.
42-Kalbini kötü arzulardan temizlemek; bedeni bilfiil kötülüklerden alıkoymak.
Nefsin tezkiyesine muvaffak olup irşad derecesinde olanları hayalde tutmak da zikir gibidir. Şeriati ihya etmek için, şer’î tatbikatta muvaffak olan zevatı hayalde taşımak ve onların menkıbelerini söylemek de zikir sayılır. Ehli tasavvuftan Nakşîbendîlere göre bu yol, yani rabıta, Hakk’a kavuşmada en kısa yoldur. Nitekim “Ekâbiri zikretmekle Allah’ın rahmeti gelir” denilmiştir.
43-Şeri hükümleri değiştirenlerden buğzetmek. Bu çok mühimdir.
44-Allah’ın sevgisinden, kendine ziyade tekellüf vermek. Yani zorluğa katlanarak ibadeti icra etmek.
45-Camileri yapmak ve camileri ibadetle tamir etmek.
46-Seher vaktinde istiğfar etmek, tevbe etmek.
47-Çokça Zikrullah. Yani kalbî zikre ara vermemek
48-Zikrullahla kâmil olanları hatırlamak, yani rabıta. Mesela zâkir,iki kaşlar arasında hayâlî bir gözle mürşidinin iki kaşları arasına dikkatini toplar; kalbinde de ikinci bir gözle Lafzatullâh’a hayalinde devam eder. Böyle olmazsa, kalbî zikre muvaffakiyet olmaz. Bunu şirk sayanlar, şirkten kurtulmam ışlardr.
49-Ehl-i Tevhidi sevmek ve onlara hürmet etmek; doğrusu her müslümana hürmet göstermek; meşreb taassubuna girmemek.
50-Uhud şehidlerini,
51-Mutlak şehidleri sevmek.
52-Allah yolunda ölünceye kadar malı ile canı ile cihad etmek. Dikkat edilsin ki mal ile cihad, can ile cihaddan üstündür.
53-Kur’ân’ı okumak, okutup dinlemek. Kur’ân-ı Hakîm’i okumak, okutmak ve dinlemek, ibadettir. Bazı serserilerin, o ki manayı bilmiyorsun ne okuyorsun demeleri bâtıldır. Kur’ân’ın manalarını da tefekkür, ayrı üstün bir ibadettir. Bu mertebede olmayanları Kur’an’dan mahrum etmek, fitne olarak yeterlidir.
54-Emr-i ma’rûf, yani Allah’ın emrlerini ve nehy-i anilmünker, yani İlâhî yasakları halka bildirmek; yaşamak ve yaşatmaya çalışmak.
55 -İnsanları taate, hayrlı meclislere davet etmek.
56-Kur’an hükmünü ayakta tutmak; şer*î hükümleri icrâ etmeye bilfiil çalışmak.
57-Hazreti İbrahim,
58-Hazreti Ali,
59-Hazreti Hasan,
60-Hazreti Hüseyin’i sevmek ve
61-Rasûl-u Kibriyâ’nın aşkından yok olmak. Yani ashabını, aşare-i mübeşşereyi sevmek, onların şerefini korumak. Onların ardınca gidenlerle beraber olmak.
Yukarda tekrar gibi oldu ise de, hasletlerin birbirine bağlı olmasındandır. Aslında seksendokuz haslet sayılmıştır. Bunlar tek tek vesile oldukları gibi, hepsi birlikte de vesiledir. Yukarda sayılan hasletlerin birisini ihya etmeye değil, birçok vesilelere sarılmak gerekir. Allah Teâlâ bizlere bu hasletlerle yaşamayı nasîb-i müyesser eylesin.
İsmail Çetin-Ehli Sünnetin Nazarı İtikadn Ölçüsüdür