Kategoriler: Tarih

Çanakkale Geçilseydi..

Son zamanlarda Çanakkale Muharebeleri en gözde hamaset sahnelerine vesile oluyor. Bu hâdisenin yol açtığı vahim neticelere kafa yoran ise yok gibidir.

Çanakkale Muharebeleri, Irak Cephesi’ndeki Kutülamâre Muharebesi ile beraber 1. Cihan Harbi’nde yüz akımız sayılır. Her ikisinde de güçlü düşmana karşı emsalsiz bir muvaffakiyet elde edilmiştir. Hatta Irak Cephesi’nde İngiliz ordusunun kumandanı bile esir alınmıştır. Bundan dolayı ne kadar iftihar edilse azdır. Muzaffer askerler şükranla anılmaya layıktır. Ancak Çanakkale de, Kutülamâre de, büyük bir harbin içindeki iki küçük lokal muharebedir. Bunlara bakıp da resmin büyüğünü gözden kaçırmamak lâzımdır.

 Kimin Zaferi?

Son zamanlarda Çanakkale gündemden hiç düşmüyor. Çanakkale Muharebeleri münasebetiyle merasimler yapılıyor; akın akın şehitlik seferleri tertipleniyor, âbideler inşa ediliyor, şiirler söyleniyor. Osmanlıların son zaferi olan ve İngilizlerin altı ayda geçilemez dediği Termofil Geçidi’ni 24 saatte geçip Atina’yı işgal ettiği 1897 Tesalya Harbi’ni şimdi kimse hatırlamıyor ama lokal bir muharebe olan Çanakkale’yi de bilmeyen yok. Üstelik Sultan Hamid zamanında yetiştirilmiş onbinlerce yüksek tahsilli delikanlının haya­tını kaybettiği; zayiatının çokluğu ile zaferden çok hezimete benzeyen bir muharebe… Neden böyle? Tesalya Harbi, Sultan Hamid’in; Çanakkale, İttihatçıların zaferi de onun için…

 

Geleceği Tahmin Etmek Zor

“Çanakkale geçilmez” sloganını bir an bırakıp, “Çanakkale geçilse ne olurdu?” diye düşünmek lazımdır. Şunu diyebiliriz: Çanakkale zaten üç seneye kalmadan geçildi. Burada merak edilen husus, 1918 yılında değil, 1915 yılında geçilseydi tarihin seyri nasıl değişirdi?

Gerçi buna cevap vermek çok da kolay değildir. Tarihçi elindeki bilgi ve vesikalara göre konuşur. Geleceğe dair tahminler yapmak, çekici olduğu kadar da zordur. Ancak tarih ilminde, sadece olanı anlatmak yerine, geleceğe ait tahminler yapmak, bazen hâdiseleri daha iyi analiz etmeye yardımcı olabilmektedir.

Çanakkale geçilseydi öncelikle harb bu kadar uzamazdı. İtilaf donanması Çanakkale’yi geçince, Bâbıâlî bunlarla münferit sulh istemek zorunda kalırdı. Zayiatın çok olduğu Çanakkale kara harblerine gerek kalmazdı. Milyona yakın Mehmetçiğin şehit olup, esir düştüğü Irak, Mısır, Galiçya, Suriye gibi yeni cepheler açılmazdı. Daha az zayiatla harbden çekilmek mümkün olurdu.

 

Savaş Suçlusu

Çanakkale geçilseydi İtilaf devletleri Sevr’deki kadar acımasız olmazdı. “Bizim derdimiz Almanlarlaydı. Siz niye harbe girdiniz? Harbi uzattınız. Cepheleri genişlettiniz. Her şeyin mesulü sizsiniz!” diyerek Türklere savaş suçlusu muamelesi yapmazlardı.

Çanakkale geçilseydi Arap İhtilali gerçekleşmez; Filistin, Suriye, Irak, Arabistan elden çıkmazdı. Arabistan’da Vehhabî Suud Krallığı, Filistin’de İsrail Devleti kurulmazdı. Petrol havzaları ve mukaddes beldeler işgal edilmezdi. Arap toprakları istiklalini kazanırdı ama Osmanlı Milletler Topluluğu adıyla toparlanabilirdi.

I. Cihan Harbi sebebiyle tarihte emsali görülmemiş bir göç hare­keti yaşanmıştı. Eğer Çanakkale geçilseydi, harb erken biteceği için, Anadolu ve Rumeli’de yüz binlerce insan yurtlarından sürülmezdi.

Çanakkale geçilseydi Osmanlı Devleti yıkılmaz; Orta Doğu, Balkanlar, Kafkasya ve Anadolu bu ağır enkazın altında kalmazdı.

 

Bolşeviklere mi Yaradı?

Çanakkale’yi geçmek isteyenler Rusya’ya yardım götürdükleri için Rusya’da Bolşevik İhtilali olmazdı. Çarlık devrilmezdi. Yetmiş sene dünya milletlerini inim inim inleten komünist idare kurulmazdı. Ekserisi Türk asıllı milyonlarca insan katliama maruz kalmazdı. Bolşevik Ruslar Güney Kafkasya’ya inemezler; Azerbaycan, Gürcistan ve Ermenistan işgal edilmezdi.

Müttefiklerin Çanakkale’yi geçmeyi çok da önemsemediği, isteseler kolayca geçebilecekleri hâlde, burada çakılıp kaldıkları; bunu, Osmanlıları burada oyalamak için yaptıkları da söylenmektedir.

Ama işe bir de başka taraftan bakmalı: Çanakkale geçilseydi cumhuriyete giden yol kurulamaz, Mustafa Kemal gibi bir lider ve Ankara hareketinin kahramanları ortaya çıkamaz, Türkiye’nin çeh­resi değişemezdi.

 

Prof. Dr. Ekrem Buğra Ekinci – Osmanlı’nın Çöküşü, s.73-75.

Yusuf Aslan

Tarih talebesi ve ilme pek meraklı.

Son Yazılar

Tecelli Türleri

  Necmeddin-i Dâye [*****] çev. Halil Baltacı Necmeddin-i Dâye (ö. 654/1256) tasavvufun bir din yorumu…

2 ay önce

Allah’ı Bilmenin İmkânı ve Bunun Yöntemi

  Gazzâlî [*] çev. Osman Demir Gazzâlî (ö. 505/111) Allah’ı bilmenin imkânı ve yöntemi konusunda…

2 ay önce

Varlık Mertebeleri ve Te’vil

  Gazzâlî [*] çev. Mahmut Kaya Te’vilin şartlarını tespit etmeyi ve iman ile küfür arasındaki…

2 ay önce

Dilin Kabuğu

Kilise babalarının en ziyade iltifat ettiği, teolojik ağır­lıklı bir anlatıma sahip Yuhanna Incil’inin l’inci Bab’ının…

2 ay önce

Çözüm Aldatmacası

İçinde yaşadığımız dönemin hakim zihniyetini karak- terize eden en önemli hususlardan biri de, hiç şüphesiz,…

2 ay önce

Anda Olmak -Geçmiş ve Gelecek Arasında Bir Yer

İçinde yaşadığımız dünya, bedensel varlığımız ve duygu­larımız zamanın eliyle şekillenir. Sabretmeyi, şükretme- yi, iyiliğin ve…

2 ay önce