Çağdaşlaşma için sunduğumuz formül, her alana uygulanabilir. Biz yalnız “ilâç ve tedavi” konusuna dokunacağız. 4 Temmuz 1970 tarihli “Paris Match” dergisinde, gururla atılmış şu başlık var:
“Tedavinin altın kitabında, Fransız âlimleri şeref mevkiini tutuyor.”Aynı sayfada, tedavi ve ilâçta büyük buluşları olan yedi büyük Fransız’ın resimleri. Sonra “harika ilâcı” bulmuş bir profesör, kendisine hayran talebelerinin omuzları üzerinde görülüyor. Bir başkası Papa ile el sıkışıyor, bir başkasına ödül takdim ediliyor. Sayfayı çevirin, yeni bir iftihar cümlesi:
“Fransa yeni ilâçlar imâlinde, dünyada dördüncü sırayı alıyor.” Ve 1969’da 20 bin “müstahzar” yaptığı belirtiliyor. Tedavinin yeni buluşları sayesinde insanların 140 yıl yaşayabilecekleri söyleniyor.
Fransa’sında, Almanya’sında, Amerika’sında… hep aynı laboratuarlar. Peki bu yeni buluşlar, orijinal müstahzarlar, harika ilâçlar nasıl Fransız, Alman veya Amerikalı oluyor?
İşte “çağdaşlaşma” dediğimiz bu. Adam, bir kere âlimdir; ihtilâlci, devrimci, filân değil. Sonra çalışkan, sonra yurdunun otlarını, eski ilâçlarını, geçmiş tecrübeleri, tıb tarihinin koyduğu milyonlarca formülü incelemiş. Onunla da yetinmemiş, dünyayı dolaşıyor; Afrikalıların, Eskimoların “şifa” dedikleri şeyleri bile tetkik ediyor.
Peki sen de “Batılı Avrupalı” oldum dersin. Pantolonun, kravatın, Amerikan barın, mini eteğin, favorin, sürü sürü ilâç fabrikaların, kaç tane özel, resmî, yan resmî kimya, eczacılık fakültelerin hepsi tamam; fakat söyle bakalım, derman için, bir tane “yeni ilâcın” var mı? Bir tane diyorum, şöyle dünyayı tutan, Türkiye’den sipariş edilen, bir tek dermanın var mı? Sen atalarının bir milyon yıldan beri bildiği “yoğurdu” bile yapamaz olmuşsun, şimdi iyisini yemek için Bulgaristan veya Belgrad’a gitmeli. Sen, keline merhem bile yapamıyorsun. Acaba ataların hiç hasta olmazlar mıydı? Yoksa şu kadar yüz yıl Anadolu’da nasıl dayanmışlardı? Bunları merak edip öğrenmedikçe; o işi yapan milletlerin ancak komisyoncusu olabilirsin ve öylesin.
Ahmet Kabaklı,Kültür Emperyalizmi
Necmeddin-i Dâye [*****] çev. Halil Baltacı Necmeddin-i Dâye (ö. 654/1256) tasavvufun bir din yorumu…
Gazzâlî [*] çev. Osman Demir Gazzâlî (ö. 505/111) Allah’ı bilmenin imkânı ve yöntemi konusunda…
Gazzâlî [*] çev. Mahmut Kaya Te’vilin şartlarını tespit etmeyi ve iman ile küfür arasındaki…
Kilise babalarının en ziyade iltifat ettiği, teolojik ağırlıklı bir anlatıma sahip Yuhanna Incil’inin l’inci Bab’ının…
İçinde yaşadığımız dönemin hakim zihniyetini karak- terize eden en önemli hususlardan biri de, hiç şüphesiz,…
İçinde yaşadığımız dünya, bedensel varlığımız ve duygularımız zamanın eliyle şekillenir. Sabretmeyi, şükretme- yi, iyiliğin ve…