Büyük Günahların Mahiyeti ve Buna Dair İslam Alimlerinin Görüşleri
Yüce Allah bu sûrede, büyük günahları yasakladığından dolayı bunlardan sakınmaya karşılık, küçük günahların yükünü hafifleteceği vaadinde bulunmaktadır. Bu ise günahların, büyük ve küçük günahlar olmak üzere iki kısma ayrıldığının delilidir. Tevil ehli (müfessirler) ile fukahâ bu görüştedir.
Yine onlann görüşlerine göre, büyük günahlardan sakınmak şartıyla dokunmak ve bakmak, bu onun için vacib olduğundan dolayı değil- yüce Allah’ın doğru vaadi ve gerçek sözü gereğince – kafi olarak örtülür, affedilir. Bu hususta yapılacak açıklamaların bir benzeri, daha önce Yüce Allah’ın: “Allahın tevbelerini kabul edeceği kimseler…” (en-Nisâ, 4/17) buyruğunu açıklarken yaptığımız açıklamalara benzemektedir. Şanı yüce Allah, büyük günahlardan kaçınmak suretiyle küçük günahları bağışlar.
Şu kadar var ki, büyük günahlardan kaçınmaya bir hususun daha eklenmesi gerekir. O da farzların yerine getirilmesidir. Müslim, Ebû Hureyre’den şöyle dediğini rivayet etmektedir: Rasulullah (sav) buyurdu ki: “Beş vakit namaz, cumadan cumaya (kılınan cuma namazı.) ile ramazandan ramazana (tutulan oruç) kulun büyük günahlardan kaçınması şartıyla, aradaki küçük günahların bağışlanmasına sebep teşkil eder.”
Ebû Hatim el-Bustî de Sahih Müsned’inde Ebû Hureyre ile Ebû Said el-Hud-rîden Rasulullah (sav)m minberinin üzerine oturduktan sonra şöyle buyurduğunu nakletmektedir: -Üç defa-: “Nefsim elinde olana and ederim ki” dedi, sonra sustu. Herbirimiz başını önüne eğip, Rasulullah (sav) bu yemini dolayısıyla üzüntüyle ağlamaya koyuldu. Sonra şöyle buyurdu: “Beş. vakit namazı eda eden, Ramazanı oruç tutan, yedi büyük günahtan uzak duran her bir kula, mutlaka Kıyamet gününde cennetin sekiz kapısı açılır. Hatta o sevincinden yerinde dahi duramaz”. Sonra Hz. Peygamber: “Size yasaklanan büyük günahlardan kaçınırsanız, (diğer) günahlarınızı mağfiret ederiz” âyetini okudu.
Kitab-i Kerimin buyrukları ile, sahih sünnetteki rivayetlerde yer alan, harama bakmak ve buna benzer küçük günahlann, (bu suretle) kesin olarak bağışlanacaklarını İfade eden buyrukları birbirini desteklemektedir. Sünnet-i seniyye de “kaçınmak”dan maksadın, bütün günahlardan bütünüyle kaçınmak olmadığını da açıklamıştır. Doğrusunu en iyi bilen Allahtır.
Usulu’d-Din – Tevhid, Akaid, Kelâm- âlimleri ise şöyle demişlerdir: Büyük günahlardan kaçınmaktan dolayı küçük günahların bağışlanması kafi olarak vacib değildir. Bunun, zann-ı galible, kuvvetli bir umut ile böyle olacağı şeklinde yorumlanır. İlahî meşîetin bu konuda dilediğini yapacağı da sabittir. Buna da delil şudur: Eğer bizler, büyük günahlardan kaçınıp, farzları yerine getiren kimseye kesin olarak küçük günahlarının bağışlanacağını, affedileceğini söyleyecek olursak, şüphesiz ki bu, hiç bir sorumluluğun kesinlikle söz-konusu olmadığı mubah hükmünde olur. Bu ise, şeriatın kulplarını sökmek demektir. Bize göre küçük günah diye birşey yoktur, el-Kuşeyrî Abdurrahim der ki: Sahih olan şu ki (bütün günahlar) büyüktür. Fakat, onlardan kimisi, kiminden daha büyük ve daha ağırdır. Bunlar arasında herhangi bir ayrıma gitmemekteki hikmet ise, kulun bütün masiyetlerden kaçınmasını sağlamaktır.
Derim ki: Yine bazılarının dediği dediği: Sen günahın küçüklüğüne bakma, kime karşı gelip isyan ettiğine bak; sözünde olduğu gibi, bizzat emre muhalif hareket etmeye bakanlara göre bu bakımdan bütün günahlar büyük olm\ İşte kadı Ebu Bekr b. et-Tayyib’ın sözü de Ebû İshak el-İsferayini( Ebu’l-Me-âli (el-Cuveynî), Ebu’n-Nasr Abdurrahim el-Kuşeyrî ve benzerlerinin söyledikleri şu sözleri de bu şekilde açıklanıp anlaşılmalıdır: Kimi günaha küçük günah denilmesinin sebebi, ondan daha büyük olan günaha nisbetledir Meselâ, küfre nisbetle zinaya küçük günah demek gibi. Zinaya nisbetle de, öpül-mesi haram olan birisini öpmeye küçük günah demek gibi. Bize göre, başka bir günahtan kaçmıldığı için bağışl anılması sözkonusu olan bir günah yoktur. Aksine, bütün bunlar büyük günahtır ve bu günahları işleyenin -küfür müstesna- işi Allah’ın meşîyetine kalmıştır. Çünkü yüce Allah: “Şüphesiz Allah, kendisine şirk koşulmasını mağfiret etmez. Ondan başkasını da dilediğine bağışlar” (en-Nisâr 4/48) diye buyurmaktadır.
Bunlar, yüce Allah’ın bu buyruğunu, büyük günahlarını tekil olarak şu: “Size yasaklanan büyük günahtan kaçınırsanız” diye okuyanların kıraatini de delil göstermişlerdir. Büyük günah ise, şirktir. Devamla derler ki: “Günahlar şeklindeki çoğul kıraate göre ise maksat, küfrün çeşitli türleridir. İşte bu konudaki hükme kaytt getiren bu âyet-i kerimeye bu alanda mutlak olarak vârid olmuş bütün buyruklar red olunur. (Onun ışığında anlaşılır). İşte yüce Allah’ın: “Ondan başkasını dilediğine bağışlar” buyruğu bu kaydı getirmektedir. Bunlar Müslim’in ve diğerlerinin Ebû Umâme’den rivayet edilen Rasülullah’ın şu buyruğunu delil gösterirler: “Her kim, sağ eliyle müslüman bir şahsın hakkını kesip alırsa, Allah, cehennemi ona vacib kılar ve cenneti ona haram kılar”. Bir adam ona şöyle dedi: Ey Allah’ın Rasûlü, ya basit bir şey olsa dahi mi? Hz. Peygamber şöyle buyurdu: “İsterse erâk (misvak) ağacından bir çubuk olsun.”
Görüldüğü gibi, çokça günah hakkında ağır tehditler sözkonusu olduğu gibi, basit ve önemsiz görülen şeyler hakkında da tehditler varid olmuştur. İbn Abbas der ki: Büyük günah, yüce Allah’ın (Kur-an’ı Kerim’in”) sonunda cehennem azabı, yahut gazap, lanet veya azap ile sona erdirdiği her günah -ür, İbn Mes’ud da der ki: Büyük günahlar, yüce Allah’ın, bu sûrede 33- âyet-i kerimenin sonuna kadar yasakladığı günahlardır. Bunu doğrulayan, yüce Allah’ın: “Size yasaklanan büyük günahlardan kaçınırsanız…” buyruğudur.
Tavus der ki: İbn Abbas’a büyük günahlar yedi tane midir? diye sorulmuş, o: Hayır yetmiş olma ihtimali daha yakındır. Said b. Cübeyr de der ki: Bir adam İbn Abbas’a: Büyük günahlar yedi tane inidir? diye sormuş, o da: Hayır, yediyüz olması yecti olmasından daha yakın bir ihtimaldir. Şu kadar var ki, istiğfar ile beraber büyük günah (in günahı) kalmaz, ısrar ile küçük günah (küçük günah olarak) kalmaz.
İbn Mes’ud’dan da şöyle dediği rivayet edilmiştir: Büyük günahlar dört tanedir Allah’ın lütuf ve inayetinden ümit kesmek Allah’ın rahmetinden ümit kesmek, Allah’ın mekrinden emin olmak ve Allah’a şirk koşmak. Bunların büyüklüğüne de Kur-an’ı Kerimin buyrukları delildir.
İbn Ömer’den de bunların şu dokuz günah oldukları rivayet edilmiştir: Haksız yere canı öldürmek, faiz yemek, yetim malını yemek, suçsuz iffetli kadına zina iftirasında bulunmak, yalan şahitlik yapmak, anne-baba haklarına riâyet etmemek, savaştan kaçmak büyücülük yapmak ve Beyt-i Haram’da İlli ad (zulüm) yapmak.
İlim adamlarına göre şunlar da büyük günahlar arasında sayılır: Kumar, hırsızlık, içki içmek, selef-i saliha sövmek, hakimlerin haktan uzaklaşıp hevâ-ya tabi olmaları, yalan yere yemin etmek, Allah’ın rahmetinden ümit kesmek, kişinin kendi anne-babasına -birisine sövmesi üzerine onun da anne-babasına sövmesi suretiyle- sövmesi, yeryüzünde fesad çıkarmak uğrunda koşuşmak ve buna benzer Kur-an’ı Kerimde ve hadis İmamlarının rivayet ettikleri hadis-i şeriflerde beyan edildiğine göre, sayıp dökülmesi pek çok olan günahlar. Müslim’de “Kûabü’1-İman” adını verdiği bölümde, bu büyük günahlardan pek çoğunu zikreder.
Bu husustaki rivayetlerin farklılığı dolayısıyla, ilim adamları bunların sayıp dökümü hususunda farklı görüşlere sahiptir. Konu ile ilgili benim görüşüm de şudur: Bu hususta münhasıran bu kadardır, demek maksadı güdülmemiş, pek çok sahih ve hasen hadis gelmiştir. Fakat, zarannın çokluğuna nisbetle elbetteki, bunların kimjsi kimisinden daha büyüktür. Şirk bütün bu günahların en büyüğüdür. Yüce Allah’ın bu husustaki açık nassı dolayısıyla şirk bağışlanmaz.
Bundan sonra İse Allah’ın rahmetinden ümit kesmek gelir. Çünkü Allah’ın rahmetinden ümit kesmek, Kur-an’ı Kerimî yalanlamaktır. Zira sözü hakkın tâ kendisi olan yüce Allah şöyle buyurmaktadır: “‘Rahmetim, herşeyi kuşatmıştır.” (el-Ârâfr 7/156) Allah’ın rahmetinden ümit kesen ise, kendisine mağfiret olunmayacağım söylemekle, geniş olan bir şeyi daraltmış olur. Tabii bu, onun böyle olacağına inanması halinde sözkonusu olur.
İşte bundan dolayı yüce Allah şöyle buyurmaktadır: “Çünkü kâfirler topluluğundan başkası Allah’ın rahmetinden ümit kesmez.” (Yusuf, 12/87) Bun-dan sonra, Allah’ın rahmet edeceğinden yana ümit kesmek: (el-Kunût) gelir, Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: “RahMinin rahmetinden sapıklardan başka kim ümit kesebilir ki” (el-Hicr, 15/56). Bundan sonra Allahin mekrinden yana kendisini emin görüp, masiyetde dizginden boşalıp aşırıya gitmesi ve amelsin olarak Allah’ın rahmetine bel bağlaması gelir. Yüce Allah, bu konuda da şöyle buyurmaktadır: “Allah’ın mekrinden, hüsranda olan topluluktan başkası emin olamaz” (el-Âraf, 7/99). Bir başka yerde de şöyle buyurülmaktadır: “İşte sizin Rabbiniz hakkındaki bu zannınızdır sizi helake götüren. Bunun sonunda siz, hüsrana uğrayanlardan oldunuz.” (Fussilet, 41/23)
Daha sonra haksızca adam öldürmek günahı gelir. Çünkü, bununla canlar yok edilir, varlık imha edilir.
Lut kavminin ilişkisinde ise? neslin kesilmesi sözkonusudur. Zina ile suların karışması dolayısıyla nesebler karışır. İçki içmekle, teklifin temel sebebi oLan aklın giderilmesi sözkonusudur. Namaz ve ezanın terkedilmesiyle, İslâm şeâirinin açığa çıkarılması terkedilmiş olur.
Yalan şahidlikte ise, başkalarının haram olan kanları, namusları, malları helal kılınmış olur.
Ve buna benzer zararları açıkça ortada olan diğer günahlar… İşte şeriatın ağır ceza tehdidinde bulunduğu yahut da sözünü ettiğimiz şekilde varlık âleminde zararının büyük olduğunu ifade ettiği her bir günah, büyük bir günahtır. Bunun dışında kalanlar ise küçük günahlardır, işte bu açıklama bu hususta sağlam bir ölçü ve bir kıstas ortaya koymaktadır. Doğrusunu en iyi bilen Allah’tır.
İmam Kurtubi, el-Camiu li-Ahkami’l-Kur’an, Buruç Yayınları:cilt:5