Bizim İşimiz
Nasreddin Hoca’ya adamın biri:
– Hoca, demiş, yolda gördüm, bir tepsi baklava götürüyorlardı.
Hoca:
- Bana ne! demiş. Adam bu sefer yılışarak:
- Ama Hoca, tepsiyi size götürüyorlardı, deyince bu kere Hoca:
- Sana ne! diye cevaplamış.
Bir gariptir insanoğlu. Üstüne vazife olsun olmasın her konuya burnunu sokmaktan zevk alır.
Geçenlerde bir arkadaşla sohbet ediyorduk. Bazı çevrelerden duyup işittiği bir yığın tartışma hakkında bizden mütalaa sormaya kalktı.
Oysa o konuların hiçbirisi bizim konumuz değildi. Dahası hiçbirisi, bizim serdedeceğimiz mütalaalarla hâl ve fasıl olur cinsten değildi. Biz de fikir beyanında bulunmaya yeltendiğimiz takdirde; ya o münakaşalarda taraf olanlardan birilerinin kanaatlerini tekrarlayacaktık ya da farklı bir nokta-i nazarı da biz serdetmekle, mevcut kör dövüşüne bir başka yoğunluk kazandırmış olacaktık.
Meseleler dinî, şer’i konulardı.
Daha önemlisi, özel uzmanlık İsteyen meselelerdi. Hepsi o sabaların erbapları tarafından işlenmiş, uygulayıcılarca tatbiki örneklenmiş meselelerdi.
Ne bize söz düşerdi o mevzularda ne de onları akıllarınca gündemlerine getirmiş amatörlerin haddiydi.
Anlıyordum, bilirsiniz, bazı insanlar vardır, çözümü kendilerinden beklenmeyen, çözmelerine de güçlerinin yetmeyeceği konuları tartışmaktan acayip bir haz duyarlar. Bayağı ciddi ciddi de tartışırlar, Oysa yaptıkları en azından, boşa kürek çekmektir.
Hele bu cins adamların, biraz da adları büyükçe kişilerce yaptıkları tartışmaları, “fitne” geliştirmekten başka bir sonuç doğurmuyor.
“Davaya hizmet” zannıyla yapıyorlar oysa bunları. Ama bu yaptıkları hakikatte, üstüne “dava” elbisesi giydirilmeye çalışılan bir mugalatadır, bir fitnedir, bir haddi aşmaktır, kendi kendilerini kandırmaktır, nefislerini ululaştırmaktır, vesaire.
O arkadaşa dedim ki:
- Böyle bir mecliste bulunmuş olursan, onlara de ki: “Allah’ın sizden sormayacağı hususlara cevap vermeye heveslenmeyin.” Bu konulardan imtihana çekilecek değilsiniz öte dünyada. Sizden istenen amellere yönelin. Üstünüze farz olanları öğrenmeye ve uygulamaya bakın. Sizin bu tartıştıklarınızda bu hususiyet var mı? Sizden istenen, beklenen bunlar mı?
Ve şunu da ekledim:
- De ki onlara, dedim: Bunları münakaşa etmektense kalkıp iki rekât nafile namaz kılın. Onun menfaati vardır size, bu yaptıklarınızın değil. Size ne o konulardan ve bana ne o konulardan!
Yeni Devir, 21 Şubat 1981
Mehmet Akif İnan’ın Eserleri,cilt:3