Kategoriler: Rasim Özdenören

Bilimsellik İddiası Hakkında

Şüphe yok ki, kilisenin dogmalarına karşı çıkan “bilimsel araştırmaların” kökeninde kilise adamalarının pek iyi sezinledikleri gibi gizli veya açık bir dinsizlik gayreti mevcuttu. Kilise adamlarının bilimsel bulgulara karşı tepkisi, bulunan “gerçek”lerin mücerret doğru olup olmadığından çok, söz konusu gerçeklerin kendi dogmalarını zedeleyip zedelemediği noktası üstünde yoğunlaşıyordu. Engisizyon, aslında sadece “bilimsel bulguları” değil, fakat bunun da ötesinde, bu bulguların ardında yatan dinsizlik gayretini cezalandırıyordu.

Bilim adamlarıysa, kiliseye karşı kendilerini savunabilmek bir bakıma da görüşlerini yaygınlaştırabilmek adına, “bilim” denilen olguyu temellendirmeye, bilimin “kuramını” ortaya çıkarmaya yöneliyorlardı.

Bilimsel araştırmalar, her ne kadar kilisenin dogmalarını belli bir süre için sarsıntıya uğratıyor idi ise de, bu “bulguların” da öyle sanıldığı gibi “mutlak” gerçekler olmadığı çok geçmeden anlaşılıyordu. Yani bilimsel denilen her bulgu, ancak tersi ispatlanmadığı sürece doğru olarak yürürlükte kalıyordu, ilanihaye değil. Bir takım yeni bulgularsa eski bulguları yıkıp yerine geçmekte gecikmiyordu.

Avrupa’daki din-bilim çatışmasının kökeni gerçekte “eşyanın hakikatini” öğrenmeye yönelmiş bir cehdin eseri olarak başlamamıştır. Toplumsal yaşayışta mağdur olanlarla mütegallibeler arasında süren ard niyetli bir çatışmanın ürünüdür. Bilimcilerin kendi çalışmalarını soyut amaçlar uğruna gerçekleştirdiklerini söyleyerek söz konusu çalışmaları yüceltmeleri, daha sonraki bir olaydır.

Batı medeniyetinin ve onun diğer yargılarının yeryüzünü istila ettiği günümüzde, Avrupa dışında kalan bilim adamları Batıya ait zihniyeti benimserken, Avrupalı bilim adamlarının bilinç altında yaşayan dinsizlik gayretlerini de tevarüs etmişlerdir. Kendi dinleri ne olursa olsun ve kendi dinlerinin “bilimsel bulgular karşısındaki tavrı ne olursa olsun, bilinç altından gelen dinsizlik saıkınin etkisinden kendilerini kolay kolay kurtaramadıklarından, ülkelerinin dinine karşı, “Batılı bilim adamlarının” kiliseye karşı aldığı tavır niteliğinde bir tavır geliştirmekten geri durmamışlardır.

Aynı vakıa İslâm ülkeleri içinde de benzer yansımalar göstermiştir. Şimdi, İslâm ülkelerinde yaşayan bir kısım “bilim adamlarının kafasında, İslâmın bilime karşı olduğu hususunda bir kanaat varsa, bu kanaatin temelinde vakıalar değil, sadece bilimcinin kafasındaki dinsizlik gayreti yatmaktadır.
Kaynak:

Rasim Özdenören-Yumurtaları Hangi Ucundan Kırmalı

Muhammed Ali

Son Yazılar

Tecelli Türleri

  Necmeddin-i Dâye [*****] çev. Halil Baltacı Necmeddin-i Dâye (ö. 654/1256) tasavvufun bir din yorumu…

2 ay önce

Allah’ı Bilmenin İmkânı ve Bunun Yöntemi

  Gazzâlî [*] çev. Osman Demir Gazzâlî (ö. 505/111) Allah’ı bilmenin imkânı ve yöntemi konusunda…

2 ay önce

Varlık Mertebeleri ve Te’vil

  Gazzâlî [*] çev. Mahmut Kaya Te’vilin şartlarını tespit etmeyi ve iman ile küfür arasındaki…

2 ay önce

Dilin Kabuğu

Kilise babalarının en ziyade iltifat ettiği, teolojik ağır­lıklı bir anlatıma sahip Yuhanna Incil’inin l’inci Bab’ının…

2 ay önce

Çözüm Aldatmacası

İçinde yaşadığımız dönemin hakim zihniyetini karak- terize eden en önemli hususlardan biri de, hiç şüphesiz,…

2 ay önce

Anda Olmak -Geçmiş ve Gelecek Arasında Bir Yer

İçinde yaşadığımız dünya, bedensel varlığımız ve duygu­larımız zamanın eliyle şekillenir. Sabretmeyi, şükretme- yi, iyiliğin ve…

2 ay önce