Çağımız, Aydınlanmanın bilimsel ve siyasal kehanetini yalanlamış, geneli itibariyle iyimser olan Aydınlanma düşüncesi ve “iyimser tutum” özellikle XX. yüzyılın ilk yarısında Avrupa’nın siyasal pratiği tarafından geçersiz kılınmış ve başta bilim, akıl, ilerleme ve hatta özgürlük olmak üzere Aydınlanmanın değerlerine karşı bir hayal kırıklığı oluşmuştur. Batı coğrafyasındaki insanlık dramları Doğu coğrafyalarında sefalete dönüşürken Aydınlamanın ‘maruz bıraktığı’ tutumlar yeniden gözden geçirilmelidir.

Işık ve aydınlanma bir sıçramaysa gerisinde bir karanlığın olması gerekir. Avrupa’nın sıçrayışını dogmatizme karşı, özgürlükçü, bireyci, kutsalı kendine endeksleyen pragmatist ve en nihayet nihilist kavramlarla tasvir etmek gerekirse, öncesindeki karanlığın kendi coğrafyası açısından bakıldığında bir hayatiyet arzettiği söylenebilir. Fakat ortada bulunan aydınlanmanın hem sahiplenilmesi hem de eleştirilmesinde taraflı ya da tarafsız olabilmek, içinde bulunulan kültüre göre değişir. Doğunun bu konuda Batı eleştiri tarihi ile kıyas kabul etmez yapısal soruları ve sorunları vardır çünkü Doğu’nun sömürge problemi doğrudan Batı ve onun Aydınlanma dinamikleriyle alakalıdır.

Avrupa aydınlanmasının Doğu’ya bakan vechesi bu iken, Avrupa kendi iç dinamiklerini harekete geçirerek hıristiyanlığın burnunun dibinde ‘Tanrının ölümü’nü ilan edebilmiştir. Bu dinamiklerin coğrafi ayrımcılık gözetilerek; yerinden bir milim oynasa sömürge statüsüne girecek yeryüzü toprakları, insanları, dinleri ve gelenekleri için göstermediği tahammülü kendi topraklarında ‘kendi katolik Tanrı’larına da gösteremediklerini görmek manidardır.

Avrupa merkezli bir insanlık projesinin, toplumsal dinamizmi merkeze almış bu ‘başarısı’nı şimdilerde postmodernizm akımı ve onun türevleri, ‘cenaze namazını kılmadan’ modernizmin inanç çöplüğüne göndermekle meşgüldür. Bu, bir günah çocuğu olan modernizmin Aydınlanmanın insanlığı maruz bıraktığı zifiri karanlığa kendisinin gömülmesinden başka bir şey değildir.

Kaynak:

Hece Edebiyat Dergisi-Batı Medeniyeti Özel Sayısı, Haziran-Temmuz-Ağustos, 2014

Muhammed Ali

Son Yazılar

Tecelli Türleri

  Necmeddin-i Dâye [*****] çev. Halil Baltacı Necmeddin-i Dâye (ö. 654/1256) tasavvufun bir din yorumu…

2 ay önce

Allah’ı Bilmenin İmkânı ve Bunun Yöntemi

  Gazzâlî [*] çev. Osman Demir Gazzâlî (ö. 505/111) Allah’ı bilmenin imkânı ve yöntemi konusunda…

2 ay önce

Varlık Mertebeleri ve Te’vil

  Gazzâlî [*] çev. Mahmut Kaya Te’vilin şartlarını tespit etmeyi ve iman ile küfür arasındaki…

2 ay önce

Dilin Kabuğu

Kilise babalarının en ziyade iltifat ettiği, teolojik ağır­lıklı bir anlatıma sahip Yuhanna Incil’inin l’inci Bab’ının…

2 ay önce

Çözüm Aldatmacası

İçinde yaşadığımız dönemin hakim zihniyetini karak- terize eden en önemli hususlardan biri de, hiç şüphesiz,…

2 ay önce

Anda Olmak -Geçmiş ve Gelecek Arasında Bir Yer

İçinde yaşadığımız dünya, bedensel varlığımız ve duygu­larımız zamanın eliyle şekillenir. Sabretmeyi, şükretme- yi, iyiliğin ve…

2 ay önce