Namık Kemal’in asırlarca armağan ettiği vecize, “Avrupa Şark’ı tanımaz”, tashihe muhtaç. Avrupa, hiç değilse 19. asır Avrupa’sı, Şark’ı pekâlâ tanır. Avrupa, İslâm dünyasını tanımaz. Tanımaz, çünkü İslâm medeniyetini yok etmek için canlarını tehlikeye atarken, Avrupa’nın İslâmiyet’e anlayışlı davranması beklenebilir miydi? Haçlı seferleri’ni kışkırtanlar, önce İslâmiyet’i karalamak isteyeceklerdi. Kaldı ki putperest Avrupa,İslâmiyet kelimesini telaffuz etmekten büyük bir titizlikle kaçar. Avrupalı için, yakın zamanlara kadar, İslâm yoktur Muhammedîler vardır. Kur’an Allah’ın kelâmı değil, Muhammed’in eseridir. Mesela Osmanlı tarihini kendisinden öğrendiğimiz Hammer, “Muhammedîler Kur’an’ın Kelâmullah olduğuna inanır, biz de aynı kesinlikle Muhammed’in kelâmı olduğuna” der. Barthélémy Saint-Hilaire gibi bir allâme aynı sakat hükmü, “İslâm dininin en vakur, aynı zamanda en sahih âbidesi olan Kur’an Muhammed’in şahsî eseri…” diye tekrarlayacaktır.
Şirk, tevhidi; müşahhas, mücerredi; husumet muhabbeti anlayabilir mi? Yenilen Haç’ın muzaffer Hilâl karşısındaki hıncını Voltaire bile itiraf etmek zorunda kalır:
“Kur’an’da hiçbir zaman mevcud olmayan abesleri Kur’an’a isnat etmişiz. Keşişlerimiz Yeniçeriden daha kalabalık çok şükür… Muhammed dinini kabul eden Türklere karşı kitap üstüne kitap döşenmişler. Ne yapsınlar? İstanbul’un fatihlerine başka türlü karşı koymak ellerinden gelmemiş.”
Tarih, Tanzimat’tan başlayarak tepeden tırnağa değiştirilmelidir. Tarih kitapları Haçlıların en büyük zaferidir. Türk milleti, asıl ailesinden kaçırılmış bir çocuk gibidir. Çocuğu kaçıranlar, onun kendi asaleti, ailesi ve kökü hakkında bir şey bilmesi korkusu ile kendi hakkında bilgi elde edebileceği her yolu kapamak isterler.
Gerçekten biz tarihini çaldırtan yitik bir nesiliz. Ama daha acısı, yitiğimizin farkında değiliz. Farkında olmadığımız için de bir arayış içine giremiyoruz. Dolayısıyla A’rafta bir nesil olarak kimliksiz ve de kaçak yaşıyoruz.
TECESSÜSÜ, İSLÂMİYET’İN SINIRLARINDA DURUR. HAÇLILARDAN BU YANA AVRUPALININ AMACI, İSLÂMİYET’İ TANIMAK DEĞİL İSLÂMİYET’İ YIKMAKTIR.
Cemil Meriç – Kırk Ambar 2,syf.184
Necmeddin-i Dâye [*****] çev. Halil Baltacı Necmeddin-i Dâye (ö. 654/1256) tasavvufun bir din yorumu…
Gazzâlî [*] çev. Osman Demir Gazzâlî (ö. 505/111) Allah’ı bilmenin imkânı ve yöntemi konusunda…
Gazzâlî [*] çev. Mahmut Kaya Te’vilin şartlarını tespit etmeyi ve iman ile küfür arasındaki…
Kilise babalarının en ziyade iltifat ettiği, teolojik ağırlıklı bir anlatıma sahip Yuhanna Incil’inin l’inci Bab’ının…
İçinde yaşadığımız dönemin hakim zihniyetini karak- terize eden en önemli hususlardan biri de, hiç şüphesiz,…
İçinde yaşadığımız dünya, bedensel varlığımız ve duygularımız zamanın eliyle şekillenir. Sabretmeyi, şükretme- yi, iyiliğin ve…