Avrupa Bizi Anladı mı?
Avrupa bizi anlamadı. Anlamasına ihtiyaç yoktu çünkü. Avrupa bizi yemek istiyordu. Yiyeceğimiz hayvanı anlamaya mecbur değiliz. Balıkların, Koyunların hissiyatını merak etmeyiz, değil mi ya? Keseriz, yeriz. Onlar da öyle, nasıl kesilir bu diye bakacak. Avcının hayvanı tetkik ettiği gibi bizi tetkik ediyor Avrupa. Bizi anlamak niyetinde değil, anlamak mecburiyetinde de değil.
Halbuki biz düşmanı dost telakki ediyoruz. Kucağımızı açıyoruz, mahrem dünyamıza sokuyoruz. Ve tabiatıyla bir medeniyet bütündür. Temelleri kalkınca ortadan bine çökecektir, çöküyor. Fakat çöküş orduda başlamıştır, orduda devam ediyor. İlk batılılaşan müessese Türkiye’de ordudur. İlk çürüyen ve ilk yok edilen bu ordu, Viyana’ya giden ordu değildir elbette. Evvela askerî, ondan sonra idarî, ondan sonra iktisadî, ondan sonra hepsi birden kalkıyor. Çünkü Avrupa bizi nereden yıkacağını, nasıl yıkacağını biliyor.
Tek düşmanı hilafet müessesesidir. Hilafeti yıktıktan sonra dava kazanılmıştır. Çok iyi biliyor ki, hilafeti dışarıdan yıkmak mümkün değildir. İçeriden, kendi adamlarına yıktırıyor. Bunlar açıktan açığa söylüyor adamlar. Yani Osmanlı’ya ihanet etmek için dışarıdan kuvvet kullanmak mümkün değildir. Kendi içinden adamlar bulmak, emellerimizi onlara tahakkuk ettirmek; yol bu.
– Bu beyanlarını ifade eden kaynaklar var mı?
Bu düşüncelerini beyan eden kayıtlar var. Mesela misyonerlerin yazdığı kitaplar var. Orada, “Osmanlı yıkılmaz. En büyük düşmanımız İslamiyet’tir. İslamiyet’i kaldırırsak toz yığını haline gelir” diyor adamlar. açıkca söylüyorlar.
Mustafa Armağan – Bulutları Delen Kartal(Cemil Meriç ile Konuşmalar)
